-(Adın) ağzından-
Bu gün tam 6 ay 21 gün oldu. Ne günü mü? Durun açıklayayım; Suga ile sevgili olmasının 6 ay 21. günü. Kang Yoon Seok'un. (Kang Yoon Seok 👇)
Ama sorun şu ki Yoon Seok Suga'yı nasıl desem... Boynuzladı. Çocuğu tanımam etmem ama bildiğim tek şey Yoon Seok 2 erkeği elinde tutmaya çalışıyor. Düşünüyorum da Suga zeki birisi. Belki aldatıldığının çoktan farkındadır. Bilemiyorum ki. Neyse bana gelecek olursak. Ben (adın) Suga'nın platoniği. Ama normal platonikler gibi değil. Onu her daim görmek istediğim için-ya da sadece takıntılıyımdır- onu takip ediyorum. Zaten günleri de böyle hesaplıyorum. Yoon Seok benden kat be kat güzel ama benim içim güzel bikere. Neyse Suga beni fark etmedi hiç. Etmesin de zaten. Yoksa rezil olurum. Kendime saseang (böylemi yazılır bilemiyorum yanlışsa affedin😊)demiyorum çünkü onu rahatsız etmiyorum hatta varlığımı bile duyurmuyorum. Evet tam şuanda Suga evinden çıktı. Telefonla konuşuyor. Şunları duydum:
-Tamam Yoon Seok. Mause Rabbit Cafe'ye gel. (Böyle bir kafe var. Araştırdım. Hatta iyi bir kafeymiş. Seul'da tabii.)
Sonra kapattı. Sanki neşesiz veya kızgındı tam kestiremedim. Ya ondan ayrılacaksa? Üzülürüm çünkü Yoon Seok ile mutlular. Ayrılırsa tabii depresyona girmez ama üzülür! Ama bir bakıma da neden iyi olmasın? Belki kader bizi tanıştırır ve puuf! Sevgili olmuşuz! Tabii sadece bir varsayım. Neyse arabaya bindi bende taksiye. Kafenin adını söyledim ve oraya gidiyoruz. Onu geçmesini söyledim -taksiciye- çünkü onu takip ediyorum ama öyle bir izlenim vermek istemem. O nasıl olacaksa artık. Yol uzak değildi. Hemen geldik. Aceleyle cebimden 25 won çıkararak taksiciye verdim. Koşar adımlarla boş bir masaya oturdum. Pardon yayıldım. Nefes alışverişimi düzene sokmaya çalışırken Suga içeri girdi. Ne şanssa artık hemen çaprazımdaki masaya oturdu. Yani fısıldasa duyacağım. 5 dk sonra şen şakrak Yoon Seok kafeye girdi. Suga'nın yanağından öpüp:
-Selam tatlım!
Solom totlom. Pek vıcık vıcık çift. Hiç sevmem...Suga rahatsızmışcasına koltuğunda oturuyordu. Yook Seok farketmiş olacak ki:
-Ne oldu Suga?Sorun nedir tatlım? Ah yoksa çalışmalar seni yoruyor mu?
Suga derince bir nefes alıp:
-Sorun sensin Yoon Seok. Uzun zamandır bu konuşmayı yapmayı planlıyordum. Uygun zamanı ararken seni iki saat önce onla görünce doğru zamana geldiğimi fark ettim. Söyle Yoon Seok, Joon Seo kim? Yada dur ben cevabı tam olarak biliyorum. Asıl sorum şu olsun o zaman: hangimizle oynuyorsun? Doğrusu hangimizle oynamıyorsun?
Ben bu olayı sinema izlercesine izlerken Yoon Seok'un telefonu çaldı. İnanamayacaksınız ama ekranda "Seoppa😍😘💞"yazıyordu. Suga kıza acırmışcasına baktı ve kalkıp gitti. Yoon Seok'un gözleri dolarken telefonu kapattı. Bu sırada fırsattan istifade hemen Suga'nın arkasından gittim. Ama o çoktan otoparka gidip arabasını arıyordu. Bu sırada saçımın tutulmasıyla sendeledi. Yoon Seok cırlıyordu:
-Seni adi nasıl olurda aylarca Suga'mı takip edersin? Beni aptal mı sandın?
Alayla:
-Yanlış dedin canım. Suga'YI. Bu arada olan bir şeyi sanmadım. Zaten öyle.
Yı ekini bastırarak söyledim. Saçımı sadece tutuyordu. Zaten başka bir şey de yapamazdı. Uzun yılca dövüş eğitimi aldım. Sonra kız:
-Bekle seni geberteceğim!
Gülüp:
-Bencede Yoon Seok. 10 yıl dövüş eğitimi alan bir kızı sadece aptalca saçından tutarak gebertirsin. Devam böyle.
Yoon Seok burnundan soluyordu. Saçımı bıraktı. Tam tokat atacakken elini tutup ters çevirdim. Saf kız hala bana saldırmaya çalışıyordu. Tam hamlede bulunacakken ayaklarım yerden kesildi. Bir bakım ki Suga beni kaldırmış. Uzak bir yere götürdü ve:
-Senin derdin ne? Ben olmasam kızı yiyecektin!
Gözlerine bakıp:
-Üzgünüm Suga. Kaşar damağıma yapışıyor.
Suga açık sözlülüğüme afalladı ve:
-Ne biçim bir kızsın sen? Hem aylarca beni takip et sonra beni bulunca kaba davran.
Ne yani her şeyin farkında mıydı? Bu sefer ben afalladım. Sonra:
-Ne yani farkında mıydım?
Zekice gülüp:
-Ben Min Dahi Yoongi. Ne sandın?
Biraz durduktan sonra sözlerine devam etti:
-Neden beni takip ettin? İlk başlarda saseang falan sandım. Bir iki rahatsız eder gider sandım ama rahatsız etmedin. Gitmedin de. İstikrar ile beni takip ettin. Sonra kız arkadaşımdan ayrıldım yanıma koşmaya giriştin. Yapamadın ama neyse. Umarım hepsinin bir açıklaması vardır?
Derince bir nefes aldım ve her şeyi açıklamam gerektiğini anladım:
- Bak konuşacağım ama bölmeyeceksin Yoongi. (Kafasını salladı) Ben (adın) 22 yaşındayım. Kendi kendime yaşayan sakin hatta inek denilebilecek bir kızdım. Kyung Hee üniversitesinde okuyordum (böyle bir üniversite var. Zaten yer adlarını çoğunlukla araştırıp yazıyoruz) bir gün bir arkadaşım elinde telefonu ile yanıma geldi. "Bir grup keşfettim. 7 erkek ama harikalar bir baksana"dedi. Bana sizi tanıtırken ben sadece sana odaklanmış bakıyordum. O" oppam j-hope o hariç herkes biasın olabilir (adın)" derken ben senin adını sordum. Sonraları her özelliğini ezberledim. Bir okul çıkışı eve giderken tesadüf eseri bir yurttan senin çıkışını fark ettim ve o gün bu gündür seni takipteyi. Huh.
Anlatmaktan yorulmuştum. O ise:
-Tanıştığıma memnun oldum (adın). Biliyor musun eğer beni seviyorsan seni sevmeyi deneyeceğim..
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin. Votelemeyi de unutmayın!