Mert kupürleri ni okuması kafasından milyonlarca karma karışık soru oluşmasına neden olmuştur , ve aklına ilk gelen şey 10 sene önceki cinayetler ile
bu gece olan olayın bir bağlantısı olup olamayacağı dır .
10 senelik bir zaman dilimi geçmesine rağmen o cinayetler ile bu olayın bir bağlantısı ola bilir miydi gerçekten ?
Mert kitaba biraz daha göz atar ama başka bir şey bulamaz böylece , kupürleri cebine soktuktan sonra kitabı da yerine koyarak içeri salona geçer , kızlarda WC den henüz gelmiştir.
Buse Mert'e bakınca suratının bembeyaz olduğunu fark eder merakla Mert e sorar
Buse : Mert bir şey mi oldu ?
Mert dalgın bir şekilde cevaplar
Mert : yo yok
Buse : emin misin ? yüzün bembeyaz olmuş
Mert :gerçekten yok bir şeyim e ben üst kata çıkacağım battaniye falan bakayım sonrada şömineye ateş getiririm .
Eylül : biz getiririz Mert sen pek iyi gözükmüyorsun
Buse : evet sen otur ( bu sırada ayaklanır )
Mert : yok arkadaşlar iyim endişelenmeyin ben hemen geleceğim ...
Buse : sende bir haller var ama geldiğinde konuşuruz ...
Mert : tamam
Mert üst kattaki odalara yönelirken .
Buse ile Eylül de Mert'in durumunun kötü olduğunu ve bu olayın en az kendilerini etkilediği kadar onuda etkilediğini konuşuyorlardır .
Mert üst kata çıkınca koridorun sağ tarafındaki en son odaya doğru yönelir , bir kaç adım attıktan sonra ise koridorun diğer ucunda bir hareketlilik sezer ve hızlı bir refleks ile
arkasına dönünce birde ne görsün, pencerenin orada bir erkek çocuk öylece durmuş Mert e bakıyor .
Mert şok olmuştur içinden bu çocukta nereden çıktı şimdi neler oluyor ( küfürler savurur içinden ) bir bu eksikti şimdi .
ve cesaretini toparlayıp çocuğa seslenir
Mert : sen kimsin?
çocuk : tutsak
Mert ne nasıl yani ?
Çocuk : burada tutsağım
Mert: ne diyorsun olum sen kim tutsak tutuyor seni? ismin ne senin ?
Çocuk : ALİ benim adım
Mert : peki Ali bura damı yaşıyorsun ? ne işin var burası terk edilmiş ?
Ali yarı hüzünlü bir şekilde başına geleni anlatmaya başlar
Ali : 2002 de Ailem buraya taşındı benim 2003 te ben doğdum ilk başta her şey güzel gidiyordu Taki o geceye kadar .
sonra çocuk bir ara duraksar hızlı hızlı nefes almaya başlayınca
Mert : iyi misin Ali gel aşağı inelim istersen orada anlatırsın
Ali şiddetle karşı çıkarak anlatmaya devam eder
Ali :hayıııır fazla vaktim yok anlatacaklarımı iyi dinle sözümü kesme
Mert çok şaşırarak başını evet anlamında aşağı yukarı sallar
Ali : o gece Babam her zamanki gibi dışarı odun getirmeye çıkmıştı bizde annem ve kardeşim ile tv izliyorduk kısa bir süre sonra elektrikler gitti
biz korkmaya başlayınca Annem bizi sakinleştirmeye başladı .
daha sonra kocaman bir taş salonumuzun camını kırarak içeri girdi .
ama biraz yakınlaşınca fark ettik ki bu taş değil babamın kesik başı idi ohan annemin çığlığı neredeyse kulak zarımızı patlatacaktı biz dehşet içerisinde alıyorduk
daha sonra bir den evimizin içerisine meş'ale-ler atıldı dört bir tarafımızı ateş sarmıştı annem şoku atlatıp hemen bizi kucakladığı gibi arka kapıya yöneldi fakat
dışarıda 5 siyah giyimli ve keçi başı maskeli kişiler bizleri yakaladılar . Annem ve kardeşime inanılmaz işkenceler yaparak onları öldürdüler en sonunda eritilmiş alüminyum ile
onların vücudunu kapladılar tıpkı cansız mankenler gibi öyle şekil aldılar beni ise işkence yapmadan direkt ellerine aldıkları balta ile başımı keserek öldürdüler sonra
vücudumu parçalara bölerek farklı farklı yerlere gömdüler
Mert hemen Alinin sözünü keserek ,
Mert: dur bir dakika az önce sen beni öldürdüler mi dedin lan olum şaka mısınız lan siz manyak mısınız neyin kafasını yaşıyorsunuz lan ?
Ali bozuntuya vermeden devam eder
Ali : bu cinayetleri katliamları yapan bir tarikat bu tarikat çok uzun zaman önce kuruldu inanışa göre bir varlık kışın en sert zamanların da bu yöreye gelerek kasaba halkına korku sallıyormuş
ve bazılarınıda öldürüyormuş . hayvanları ise telef ediyormuş
bunun üzerine kasabanın ileri gelenleri bir gece büyük bir ayin yaparak bu varlığı çağrılırlar niyetleri anlaşma yapmaktır .
bu varlık gelir ve anlaşmayı kabul etmek için bir şart öne sürer bu kasabanın halkına dokumamasının tek şartı çeşitli yerlerden kurban seçmeleri ve bu kurbanların ruhlarını
kendisine hediye etmeleridir, aksi takdirde , bu kasabanın üzerine bir felaket gibi çökeceğini ve sonsuza kadar da kasabayı lanetleneceği söyler.
kasaba büyükleri bu varlığın şartını düşünemeden kabul ederler . varlığın ismi KARAKONCOLOS dur kasaba büyükleri ilerleyen yıllarda KARAKONCOLOS isimli tarikat kurar ve
çocuklarına bu işi öğretirler . bu çocuklar gittikleri yerlerde arkadaşlar edinip 0 ikna kabiliyeti ile onları kandırıp buraya yaylaya getirerek Karakoncolosa kurban ederler .
işte burada olan şey bu sizi buraya kim getirdiyse oda kişide bu tarikata üye .
Mert öfkeden kızarmış bir şekilde söylenir
Mert : Ardaaaa seni şerefsiz köpek
Ali : dikkat edin kurtuluşun tek yolu bu döngüyü kırmaktır aksi taktirde sizinde sonunuz böyle olacak ...,
ve çocuk gmözden kaybolur .
Mert Aliye seslense de artık Ali yok olmuştur .
Mert zaman kaybetmeden aşağı iner ve olan biteni kızlara anlatır ve karşılıklı uzun tartışmalardan sonra kızlar büyük şok içerisinde Mert e inanmayı seçerler ve Mert in planını
uygulamayı kabul ederler .
plana göre Eylül kapın önüne çıkıp yalandan yardım isteyecektir ve bu sese kulak verip gelen her kim olursa olsun Mertte onu silahı ile etkisiz hale getirecektir
akabinde Eylül kapın önüne çıkar Mert pencereden etrafı izler Biraz zaman geçer ama ses seda yoktur .
Buse Mert e yaklaşarak
Buse : başaracağız dimi
Mert : seni yarı yolda bırakmayacağım söz veriyorum
Buse ile Mert göz göze gelir bir anlığına Ve Mert Busenin dudaklarına doğru yakınlaşır bu durum Eylül ün çığlığı ile bozulu verir Mert pencereden bakınca o kişilerden birisinin
Eylül e dopru koşmakta olduğunu görür , hemen nişan alarak ateş eder ve kurşun o kişini tam başına isabet eder .
Mert sevinir ve alaycı yarısına hırslı bir hal ile
Mert : hani şek-ilsiniz ya ( küfür )
daha sonrada sevincin vermiş olduğu heyecanla Buseye sarılı verir ve gene Eylül ün çığlığı ile irkilir .
PART 7 SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAKONCOLOS VAKASI
Horroryurdumuzun genelde karadeniz bölgesine ait bir inanıştır kış cini kışın zemheri ayı da kuzeyli soğuk rüzgarlar ile denizden karaya geldiği veyahta kuzeyli rüzgarlar ile ormandan geldiğine inanılır . bende bu miteolejiden yola çıkarak...