Mert Eylülün yaptıklarından habersiz Ardaya işkence yapmaya devam ediyor . Arda ise artık tükenmiştir .
Mert te bunu fark ettiği için , Arda ya son bir acı vermek adına eline aldığı neşterle yüzünün kenarları keser ve elleriyle açılan eti tutup .
kuvvetli bir şekilde çeker . Ardanın yüz derisini koparıp Ardaya gösterir . Ama artık Arda bilincini kaybetmiştir. Mert eline satırı alarak Ardanın
boynunu vurur...
Artık Arda ölmüştür Mert yaptıklarına inanamayarak hala hırslı bir şekilde şunları söyler
Mert : her şeyi hesaplamış tın dimi bunu da hesaplamış mıydın soysuz ..^^^^
Eylülde orgazm olmuş ve Mert görmesin diye hemen toparlanmış öylece duruyordur.
Mert arkasını dönerek Eylül e bakar ve Eylül ün yorgun ve soluk soluğa kaldığını görür .
Mert : ne oldu Eylül terlemişsin soluk soluya kalmışsın sanki kuyudan su çekmişsin adamla cebelleşen bendim sen yorulmuşsun ..
Eylül : yo yok bir şeyim sadece daral geldi hadi inelim aşağı ve gidelim bu lanet yerden
Mert : nereye gideceğiz kızım plan yapmadan Buse s.. kaçtı gitti ne malum buraya birilerini getirip getirmeyeceği ..
Eylül : o'zaman dediğin gibiyse burada neden duracağız ne yapacağız ?
Mert : tek çaremiz ormandan gitmek mutlaka kurtulacağız Eylül onlar zeki ola bilir ama bu şansımız olmayacağı anlamına gelmez ..
öncelikle burada gördüğün kesici zarar verebilecek ne kadar alet varsa almaya çalış bende diğer eve gidip eşyalarımızı ve erzak alacağım ..
Eylül : sen iyi misin Mert dışarı ne kadar güvenli ? öyle bir şey yok beraber gideceğiz ...
Mert : seni tehlikeye atamam sen ve ben kaldık sadece her zaman olduğu gibi yıllar boyunca hep bir birimizi kolladık , sen benim hen kadim dostum sırdaşım
kader arkadaşımsın , bu güne kadar sana karşı verdiğim sözleri hep tuttum biliyorsun , bu seferde öyle olacak, Eylül ben seni dostumu bırakmayacağım .
Eylül duygusallaşarak ağlamakla ses tonu ile
Eylül : olmaz öyle şey beraber gideceğiz ..
Mert : pekala ama ne dersem onu uygulayacaksın kaç dersem kaçacaksın saklan dersem saklanacaksın , söz mü ?
Eylül saçmala dercesine Mert'e bakınca .
Mert : eylül sana diyorum ? aksi takdirde tek giderim bak bana bir şey olursa gideceksin , yoksa yaptığımız işin bir anlamı kalmaz ...
Eylül rızasız bir şekilde kabul eder ve söz verir, ^^ daha sonra önce bulundukları yerdeki , işe yaraya bilecek bütün eşyaları alırlar .
Mert ile Eylül evden çıkmak üzereyken Mert son kez Eylüle tedbirli olmasını söyler ve dışarı adımlarını atarlar, yaklaşık 100 metre ileride yanmış ve kül
olmuş . o eve doğru hızlı hızlı ilerleyi verirler .^^^^ Evin yanına geldiklerinde şöyle bir bakarlar eve .
Ev hemen hemen darma duman olmuştur sadece giriş kat yarım yamalak ayaktadır , zaten eşyalarda bu kattadır .
Mert ve Eylül dikkatli bir şekilde eve girip diğer evden aldıkları eşyaları girişe bırakarak . sağ solu kolaçan etmeye başlarlar .
Eylül koridora Mert ise salona doğru gider , hemen hızlı bir şekilde eşyaları toparlamak istiyorlardı da çoğu kullanılmaz hal-delerdi.
Mert etrafı kolaçan ederken arkasında birisinin fark eder hemen dibinde .
Mert bu kişinin Eylül ola bileceğini düşünerek hiç arkasına bakmadan şöyle der .
Mert : bir şeyler bula bildin-mi ?
-- ses yok
Mert cevap alamayınca arkasını döner ve döndüğü anda sol göğsünde keskin bir acı ve sıcaklık hisseder .
Mert büyük bir acı ve şokun etkisi ile dizlerini üstüne çökerek başını kaldırır Karşısında Buseyi görürnce şaşırır ,
Mert : Se se sen
Buse : evet ben ne zannettin abime yaptıklarını yanına mı bırakacaktım ...
Mert : iyice güçten düşerek yere yığılır .
BU sırada Hala Mutfakta olan Eylül sesleri işitince Busenin buraya geldiğini anlar ve eli ayağına dolaşır , hemen bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu .
Mert'in yaralandığından habersiz .
Eylül : sessizce mutfaktan salon kapısına gelir , gördüğü manzara onu çok derinden sarsar , çığlık atmamak için tepkisel olarak elini ağınıza götür .
Sonra kendini toparlayıp telaşlı bir şekilde yere Bakınır , yangın sebebi ev zarar görmüş olduğu için yerde bir sürü kalın tahtalar ve taş yığınları doluydu.
Eylül bunlardan bir tanesini alır ve yavaş yavaş Buse ye yaklaşarak Elindeki tahtayı sert bir şekilde Busenin başına vurur .
Buse olduğu yere yığılarak etkisiz hale gelir ,Eylül hemen mert'in yanına gelerek Mert'in başını dizlerinin üstüne koyar .
Merti bu şekilde görmek Eylüle gerçekten çok ağır gelir hemen gözleri dolar , sanki tüm kanı çekilir ve tüm vücudu titremeye başlar .
Mert Eylül'ün yüzüne bakar ve hafif tebessüm ile şöyle söyler :
Mert : Son nefesime kadar seni koruya cam demiştim , şimdi senden tek isteğim var ( öksürmeye başlar )
Eylül ağlamalı bir şekilde sus daha fazla yorma kendini iyileşeceksin sus
Mert : Eylül verdiğin sözü unutma buradan gideceksin
arkana bile bakmadan ve işte o'zaman gözüm arkada kalmaz ( daha güçlü öksürür ve kan-kaybı hızlı bir şekilde devam eder )
beni bırakacaksın bırakmalısın
Eylül : çocukluk arkadaşım , okul arkadaşım -, sen benim hayatım da bir dağ gibisin , bana güven veriyorsun seni görünce içimden diyorum-ki ,
bu adam yanımda iken bana kimse bir şey yapamaz ve öylede en zor zamanımda yanımda oldun , en mutlu günümde sen geldin .
işte o yüzden bugüne kadar beraber geldik. eğer hikayemiz bitecekse yine beraber bitsin .
dostumu yarı yolda bırakamam ..
Mert : o günlerin hatırına kardeşim bırakacaksın .
Mert kısa bir süre daha konuşmaya devam eder ama artık titrek bir sesle konuşur ve kan kaybının yaratmış olduğu etkiden dolayı üşümeye başlar .
Eylül : ağlayarak Mert'in ölümünü seyreder .
Mert in solgun suratında ufak bir tebessüm berilir ve zoraki konuşmaya başlar .
Mert : üşüyorum çok çok soğuk .
Eylül çaresizlk içerisinde Mertin saçını okşamaya başlar .
Mert : hatırlıyormusun saçımla ne zaman oynasalar uyuya kalırdım uykum geliyor ( bilinci kaybetmeye başlar ve sürekli geçmiş günleri sayıklar )
Eylül : Mert bırakma beni ben sensiz ne yapacağım
Mert bilincini kaybeder
Mert : üşüyorum hava çok soğuk ( titrerr sürekli )
ve kısa bir süre sonra gözlerini kapatır ..
Eylül : Mert Mert Merttttttttttt ( bağırır )
Eylül bütün yaşamı alt üs olmuştur en sevdiği dostunun ölümü o asla bitmez gibi görünen beraberlik son bulmuştur . bunun acısı Eylülün kalbini okadar çok yakmıştır ki
sanki orada yanan her neyse kalbinide küle çeviyordu ama şuda bir gerçektir ki .
Eylül artık tek başına en iyi dostu olmadan yola devam etmek zorundadır .
ama üstüne düşen ağır yükü taşımak istemez Mert ile olan güzel anılar aklına gelir sürekli ve boş gözler ile Mert in Cansız bedenine bakar .^^^^
Dışarıda ise hareketlenme var hemen yanan bu evin bahçesinde .
PART 10 SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAKONCOLOS VAKASI
Horroryurdumuzun genelde karadeniz bölgesine ait bir inanıştır kış cini kışın zemheri ayı da kuzeyli soğuk rüzgarlar ile denizden karaya geldiği veyahta kuzeyli rüzgarlar ile ormandan geldiğine inanılır . bende bu miteolejiden yola çıkarak...