Beyaz ışık hüzmesi her yeri aydınlatıyor ve evin içindeki tarikat üyeleri de etrafa kaçışıyorlar .
Buna Karakoncolos ta karşı koyamaz ve geri çekilmek zorun da kalıverir.
Eylül ise hiç bir şekilde etkilenmez sadece o ışık üzmesine bakarak ne olduğunu anlamaya çalışır.
Daha sonra ışık söner etraftaki her şey bom boştur ev eski ve terk edilmiş bir ev görünümünü alır .
Camlar kırık eşyalar darma duman ve kapıda da genç bir delik anlı durmaktadır .
Eylül artık hiç bir şeye şaşırmaz ve delikanlığa seslenir .
Eylül : sen kimsin burası nasıl bu hale geldi ?
Delikanlı : burası 10 yıldır bu haldeydi az önce yaşadıkların birer tekrardı ?
Eylül : nasıl yani ne saçmalıyorsun sen ??
Delikanlı : her şeyi anlatacağım lakin buradan çıkmalıyız ...
Eylül : sana niye güveniyimki ?
Delikanlı : gerçekleri öğrenmek istiyorsan ve dahi kurtulmak . Benimle gel , istemiyorsan da burada kala bilirsin . Ama benim fazla zamanım yok , acele karar ver .
Eylül kararsız bir duruma düşer ama biraz düşündükten sonra Merak ağır basar ve Delikanlı ile gitmeye karar verir.^^^^ patika bir yoldan yürüyü verirler , yayana sessiz sedasız yürürlerken Eylün aklında da bir ton soru işareti dönüp duruyordur.
Eylül : ismin ne ?
Delikanlı : uğur
Eylül : uğur az önce olanlar neydi bana hepsini anlat hemen .
Uğur : bunları duymaya hazırmısın?
Eylül hüzüntü duyarak .
Eylül : daha ne olacak ki her şeyimi kaybettim artık hiç bir şey beni şaşırtamaz .
Uğur : Eylül zamanım çok az o yüzden sözümü kesme ve beni iyi dinle anlayarak dinle ...
Eylül : pekala
Uğur: ben 1999 da Bingöl de asker iken tekere almama 2 gün kala şehit oldum .
Kısaca hikayem bu , bun dan sonra Allah tarafından bir hikmet ki yaşayanların arasında dolaşa biliyorum hiç bir fani beni göremez Rabbim izin vermedikçe ve ,sadece bünyemi (Araf) de sıkışan ruhlar beni göre bilir .
Bu alemde sıkışıp kalan ruhlara yardım ederim .
Bu ruhlar iki kategoridedir 1. Si kendini ölü olduklarını bilirler ve çaresizce bu alemde gezinirler azap çekerler 2. Si ise yine bu alemde sıkışıp kalmış tır ama onlar ölü olduklarını bilmezler ve bir kaza sonucu yada cinayete kurban giderek öldüler ise bu olayları tıpkı kaset gibi tekrarlayarak yaşarlar ..
Eylül : ne demek istiyorsun sen ?
Uğur : gel sana bir şey göstereceğim .
Uğur Eylülün elini tutar ve etraf bembeyaz olur .
Daha sonra farklı bir mekanda bulunurlar .
Burası bir kasaba ama terk edilmiştir .
Dur bir dakika burası Eylüle tanıdık gelmektedir .
Burası Yaylaya gelirken geçtikleri kasabadır
Uğur : burası Maçka kasabası 10 yıl önce yaylada beş gencin cinayeti ile akabinde yaşanan katliamlar sonucunda burası karantinaya alındı .
Halk dışında kendilerine kara koncolos diyen bir tarikat kaldı . Onlarda burayı tekrar eski neseli günlerine kavuşturmak için farklı şehirlerden gelen geçleri öldürüyordu.
Ve sizde bu tarikatın kurbanısınız, eğer ben seni bulmasaydım .
Seni kasaba meydanında ateşe verdikleri hanı tekrar yaşayacaktın .
Seni yıllar önce bu meydanda Kara koncolosa kurban verdiler.
Eylül : ya arkadaşlarım lanet olsun ben ölmedim buradayım işte buradayım pislik.(-yere atar kendini ve ağlar)
Uğur: Eylül seni bulmadan önce arkadaşlarını buldum hazırsan onların yanına götürecem seni ve istersen bu dünyada kala bilirsin bir ruh olarak artık kaset gibi tekrarlama yok .
Ama istersen arkadaşların ile diyer aleme geçe bilirsin .
Eylül : hemen Arkadaşlarını Görmek ister. Bunun üzerine Uğur Eylülün yine Eylülün elin den tutarak yem yeşil bir ova ya ışınlanırlar .
Gökteki güneşin altında iki gölge bu iki gölge yaklaştığında bunların Mert ile Ceyda olduğu görülür.
Eylül : gördüklerine artık hiç bir şey diyemez ve çekin gen bir tavır sergilesede en sonun da arkadaşlarına doğru koşmaya başlar .
PART 13 SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAKONCOLOS VAKASI
Horroryurdumuzun genelde karadeniz bölgesine ait bir inanıştır kış cini kışın zemheri ayı da kuzeyli soğuk rüzgarlar ile denizden karaya geldiği veyahta kuzeyli rüzgarlar ile ormandan geldiğine inanılır . bende bu miteolejiden yola çıkarak...