Bölüm 3 - YENİ BİR HAYAT

787 19 5
                                    

Buraya geleli nerdeyse 1 ay olmuş bile.Şaka gibi.Geçen şu 1 ayda daha çok okula gidip gelip, ortamı öğrenip ,buraya alışmaya çalıştım.Diyarla Midyat'ın altını üstüne getirdik.Çok güzel ve çok değişik bir yer gerçekten.Bir yandan gezip bir yandan da işimize konsantre olduk tabi ki.Avukatımız Diyar hanımda gönüllü olarak katıldığından bu işe 2 deli arkadaş pek eğlenceli araştırmalarımız oluyor gerçekten.Boran Ağamızı nasıl bilirsiniz diye sorduk mesela halka.Herkes pek bir seviyor bu ağayı gerçekten.Çoğu genç kız hayran ona.O yoldan geçerken sanki haremden padişah geçiyormuşçasına bir hava oluyor gerçekten.Öyle bir ağırlığı var ki adamın ve o kadar çok kişiyi yönetiyor ki gerçekten sanki buranın padişahı gibi çok değişik.Ve o padişah hazretleri tarafından bizzat gözetleniyorum!O habire önüme çıkan adam var ya hah işte adı Serkanmış.Görevi ise beni takip etmek ve ağasına haber uçurmak.Ben yer miyim?Yemem! Ona beni m istediğim haberler uçuyor da haberi yok ağamızın.

Burada ki gezmemizin bir diğer amacı ise bambaşka bir şey aslında.Başta gerçekten anlamamıştım neden Boran'ı göz önünde tutmam gerektiğini ama onu tanıyınca anladım.O çok güçlü birisi ve burada yürüyen karınca bile onun.Her şeyden ve herkes den haberi var.Bunu nasıl başarıyor bilmiyorum ama çok kıskandım gerçekten.Öyle bir güç ki elindeki aslında,birçok düşmanı da kendine çeviriyor.Bizde burada devreye giriyoruz aslında Diyarla.Görevim bir nevi onu korumak.Evet onu ondan ve yönettiği ağalardan korumak zorundayım yoksa büyük sorunlar çıkar.Her şey öyle bastırılmış ki burada isyan an meselesi.Aslında sessiz ve gözyaşlarından oluşan bir isyan var ve Boran bunun farkında.Bunu anladıktan sonra ise artık ona yaklaşmam gerektiğini daha iyi biliyordum.Ama ah inadım kurusun önce o adım atmalıydı.Bana saygısızlık eden birine asla zeytin dalı uzatmam ben.1 aydır da ondan ilerleyemedi zaten görev.Ben bir yandan böyle düşüp yere baka baka yürürken karşımda koca bir ayak belirdi.İrkilerek durdum ve kafamı kaldırdığımda Boran'ı karşımda gördüm.Yerimden nasıl sıçradım bilmiyorum.

-Kusura bakma seni korkutmak istememiştim.

Seni! Senli benli olmuşuz da haberim yok.

-Sizi demek istemiştiniz herhalde.

-Evet,sizi korkutmak istememiştim.Kabalığımı mazur görün.

Vay vay vay! Pek de kibarmış.

-Ne istemiştiniz ?

-Acaba müsaitseniz ve isterseniz sizi yemeğe davet etmek istemiştim.

-Oooo bakıyorum da biraz centilmenlik öğrenmişiniz.

Centilmen kelimesini doğru mu söylemiştim acaba.Ah bu Türkçe kelimelerin bazısı gerçekten çok zor oluyor.Bende arada bir Hürrem Sultana bağlıyorum hani.Ne vardı sanki ağa İngilizce bilseydi? Yoksa biliyor mu?

-Gelir misiniz benimle?

-Why?

Şaşırdı.Sonra gülümsedi.

-Because i want to know you(seni tanımak istiyorum).

Hönk! Biliyor.Tüh arkasından rahatça saydıramayacağım.

-Well,than we eat lunch(peki o zaman öğle yemeği yiyelim).

-Buyurun arabam ilerde.

*

Çok değişik bir restauranta getirdi beni. Özellikle yemekleri çok acayipti.Ayran aşı diye bir çorbaları var mesele,çok değişik soğuk içiliyor.Birkaç yiyebileceğimi düşündüğüm yemekleri sipariş ettim.Ağamıza da "her zamankinden" geldi.Kim bilir kimlerle gelmişti buraya.Etraf da kimse yoktu sanki özel olarak kapatılmış gibiydi.

BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin