Bölüm 6 - GÜVEN

595 10 6
                                    

Burada hava baya sıcaktı.Hem de ne  sıcak.Nem olmayınca kupkuru iğrenç bir hava oluyor Mardinde.Sevemedim bu havasını.Üstelik ekimin sonlarındayız ama hala çok sıcak gündüzleri,geceleri ise gündüzün sıcağını ,kasvetini , boğuculuğunu unutturacak kadar serin,sakin ve dingin.Bu sakinlik huzur veriyor gerçekten insana.Yine böyle bir akşamda Boranla buluştuk.Ee malum tanıyacağım adamı.Beni nehir kenarında çok sakin bir yere getirdi.Şaşırmıştım böyle yere gelince.Ben yine ağamız paşamız bir mekan kapattırır diye düşünmüştüm.İndik arabadan.Etrafıma bakındım baya karanlıktı.Birden araba yürüdü geri gitmeye başladı.Şaşkınlıkla izledim onu eyvah dedim beni atıp buraya gidecek herhalde derken arabanın yönünü oturacağımız yöne doğru çevirip uzun ışıkları yaktı.Sonra arabadan inip yanıma geldi.Beni kibar bir hatun falan sandı galiba önden gidip beğendiği yeri seçince arkasını dönüp bana elini uzattı.Ee bize buralar düz yol yahu.Onun elini tutmadan direk geçtim oturacağımız yere.Bu adamı bozmaya bayılıyordum.E napayım elbise yok topuklu yok ,spor ayakkabısını icat etmişler ,kot pantolon icat etmişler değil mi ama?Ama o bildiğin takımla oturdu.Bu adam hiç başka bir şey giymez miydi gerçekten?

-Neden hep takım giyiniyorsun?Bari akşamları değiştir üstünü.

Güldü. - Ee ağayız değil mi bir ağırlığımız olmalı.Hem eskiden şalvar giyerdim ben bu halim yine iyi.

-Neee? Şalvar mı?

Öyle bir gülmeye başladım ki durup baktı sadece.Resmen adamın kolunu yumruklamıştım.Ne kadar güldüm bilmiyorum ama sonra biraz sakinleştim.Onu kafamda hayal ettim böyle renkli desenli çiçekli şalvarlarla sonra yine aldı bir gülme.

-Tamam artık abartma istersen.Hem burada çok normal dikkat ettiysen erkeklerin çoğu giyer.Düz siyah ama.

-Yok birde çiçekli giyselerdi.Ya Diyarla konuşmuştuk biz bu konuyu da senin giydiğini düşününce komik geldi.Birde o kafalarına taktıkları var ne onun adı?

-Puşiyi diyorsun sen galiba.Kafamıza bağlarız ya da belimize.

-Ne? Fuşi mi?

-Hayır Puşi.

-Ne enteresan halksınız siz yaaa.

-Biz hep böyle gördük,böyle bildik,böyle yetiştik.Bana da sizler değişik gelirdiniz ama İstanbul'a üniversiteye gelince bakış açım değişti.

-Aaaa! Sen üniversite de mi okudun?

-Evet.Niye okuyamaz mıyım?

-Yok yani okursunda şaşırdım sadece.Ağasın falan ya.Nasıl oldu yani nasıl izin verdiler okumana?

-Babamla çok önceden konuşup anlaştım ben üniversiteye gidicem diye,o da tamam demişti,hiç karşı çıkmadı ve destekledi.Bende kazandım ve İstanbul üniversitesi işletmeyi bitirdim.

-Vay güzel bölüm.Helal olsun ağam.Hahaha okumuş ağa mı oluyorsun sen yani?

-Evet.

Alınmıştı biraz sanki.ama ben onu hiç böyle düşünmemiştim ve şaşırmıştım ne var yani.

-Eeee.Nasıldı İstanbul?Anlatsana?

-Zordu.Alışmak zamanımı aldı biraz.Senin gibi olmuştum işte her şey çok değişik geliyordu.Ama zamanla kendimi buldum,kendimi geliştirdim.Her türlü şeyi araştırıp öğrendim.Aklımda,içimde ne varsa yaptım.

-İyi yapmışın.Burada birilerine yardım etmekten ya da ne bileyim işlerden filan sorumluluklarından sanki kendine zaman ayıramıyorsun.

-Evet.Üstümü bundan değişemiyorum işte.Zamanım yok çünkü sürekli bir şeyler için koşturuyorum.

BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin