İddia

452K 14.2K 2.1K
                                    

...Poyraz...

Telefonu kapattıktan sonra yemekhaneye doğru yürüdüm. Bu kız beni delirtecekti. Zaten babam ve Oktay'ı çekerken Azra'nın boş yere attığı tripler ve gereksiz tavırları çok sıkıyordu. Ona gerçeği söyleyip rahatlamıştım, âşık değildim, âşık olacak biri de değildim. Ona da diğer kızlara baktığım gibi bakıyordum. Tek fark daha masum ve saf olmasıydı. Kafayı sanal alemle ve şu Wattpad denilen uygulamayla bozmuştu, tavırları fazla çocuksuydu. Bir kabuğun içindeydi sanki ve dışarıya çıkıp gerçek hayatını yaşamaya korkar gibiydi. Bu yüzden kendi yarattığı hayal dünyasından dışarıya çıkmak istemiyordu. Çıkarsa kırılacağından emin gibiydi ufaklık. Ben de emindim, ondan da diğerleri gibi sıkıldığımda kırılırdı ve kaldıramazdı. Zaten son zamanlarda beni bayağı sıkmıştı. Yol yakınken kurtulmak en mantıklısıydı. Ayrılıkları kaldıramıyordu bu kız.

Uzaktan duyduğum bağrışmalarla odaların olduğu kısma yöneldim. Daldığımın farkında değildim. Kampta ambulansın ne işi vardı ki? Kalabalığın Azra'nın odasının önünde toplandığını fark ettiğimde, hiç hissetmediğim kadar kötü duygular benliğimi kapladı. Kötü bir şey olduğu düşüncesi kalp atışlarımın hızlanmasına neden olmuştu. Koşarak odanın önüne ulaştım.

"Ne oldu?" diye sordum korkuyla. İsminin Ege olduğunu düşündüğüm çocuk üzüntüyle cevap verdi.
"Azra sinir krizi geçirdi, sakinleştiremiyorlar. Hastaneye götürmeleri gerekiyormuş."
Çocuğun söyledikleriyle kalbimde tanımlanamaz bir acı oluştu. Çok garipti ama korkuyordum. Ona bir şey olmasından korkuyordum. Hayatımda hiç korkmadığım kadar korkuyordum. Azra'yı sedyenin üzerinde baygın bir şekilde görmek bana daha çok acı verirken, sertçe yutkundum ve elimde olmadan "Azra," diye fısıldadım. Sedyenin üzerinde bilinci kapalı bir halde yatıyordu. Cem, elini sıkıca tutmuş bırakmıyordu. Cem onunla ilgili her şeyi bilip anlarken, ben Azra ile ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Onu anlayamıyordum. Duygularım alt üst olmuştu. Sadece şu geçen son on dakikayı geriye almak istiyordum. Ona o sözleri söylemezdim, fazlasıyla kırıcı konuşmuştum, abartmıştım. Görevliler sedyeyi çekiştirirken ne yapacağımı bilemiyordum. Gidip Azra'ya sımsıkı sarılmak ve bırakmamak istiyordum. Ben donmuş kalmışken Cem ambulansa bindi. Hemen ardından Azra'nın yakın arkadaşı İrem de binince kapılar kapandı ve ambulans kamp yerinden uzaklaştı. Kalabalık dağılırken ben öylece durmuş, boş bakışlarla yola bakıyordum. Azra'nın nesi vardı? Onunla ilgili gerçekten hiçbir şey bilmiyordum.

        Hiçbir şey yapamamak beni öldürüyordu. Ne yaptığımı bilmeden hızlı adımlarla odama ilerledim. Eren büyük ihtimalle orada olmalıydı.
Odama ulaştığımda Eren kanepede oturmuş, telefondan biriyle konuşuyordu.
"Tamam Cem, lütfen habersiz bırakma. Kendine gelince ara." Telefonu kapatıp bana döndü ve öfkelenerek konuştu. "Ona ne yaptın?" Kanepeye otururken "Ayrıldık," dedim kısık sesle. Daha çok öfkelendi. "Madem onu terk edecektin, neden sevdiğine inandırdın?"

"Eren bunları konuşacak zaman değil. Sana başka bir şey soracağım."

Sor, der gibi bir bakış atınca konuştum. "Azra'nın bir
sorunu mu var, neden böyle oldu?"

Ellerini saçlarından geçirdi. "Çocukluğunda psikolojik sorunlar geçirdi ve şu an bile bu tür durumları kaldıramıyor. İlk çıktığı, ilk sevdiği ve ilk öptüğü bendim."

Ona kötü bir bakış attım. Azra'nın ilkleri olmak isterdim, kötü bakışlarımı hiçe sayarak devam etti.
"Küçükken babasıyla ilgili sorunları varmış, tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama onu o zamanlardan kötü etkilemiş ve bazı fobileri oluşmuş. Fazla duygusal mesela, bu tipte bir durumu kaldıramayacak kadar zayıf, onu bıraktığım dönem kendine gelmesi birkaç ayını almıştı."
Eren'in söyledikleri bana sadece acı ve pişmanlık veriyordu. Keşke söylemeseydim, diyordum. Şimdiden piş- man olmuştum. Azra bunu kaldıramadıysa diğerlerini hiçbir zaman öğrenmemeliydi. Yerimde duramıyordum.

YAZ AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin