Hata

441K 11.6K 1.1K
                                    


O an tüm hayatım gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmişti. Ben ise öylece izlemiştim. Rezilliğimi saymazsak acıya dayanabilirdim ama rezillik baskın geliyordu, gülünç durumdaydım. O kadar yakışıklı erkeğin arasında kafama top yemiştim. Gözlerimi yavaşça araladım. Beyazlarla döşenmiş olan revirdeydim. Kampın reviriydi ve baş ucumda ağlak durumda olan İrem, endişeli Cem, Eren, Ege, Yaser ve kalabalığı görüp gelmiş gibi duran Yeşim vardı. Ancak benim içimde tamamen bir burukluk vardı. Çünkü Poyraz yoktu. Dudaklarımı büzerek etrafıma baktım.
Cem gülümsedi. "Ahh çirkin, uyandın sonunda. Bizi çok korkuttun."
Gülümsemeye çalıştım. "Cem ben kimim? Cem burası neresi? Cem, o topu atan imansız kimdi Cem?" Cem kahkaha attı. "Benim adımı ve kafana top çarptı- ğını biliyorsun da adını mı bilmiyor musun çirkin? Güldürme bizi."

"Tamam Cemo, niye bozuyorsun ki?"
Yaser buruk bir gülümseyle lafa atladı. "Topu Ersenler'den Poyraz attı ve biz de onu revirlik ettik." Lan, benim bu arkadaşlarım niye bu kadar mal? Gözlerimi pörtleterek yattığım yerden doğruldum. "Ne yaptınız, ne yaptınız?"

Yaser gururla gülümsedi. "Ömer, ben, Cem ve nereden geldiğini anlayamadığımız on kişi Poyraz'a daldık. O da yan odada yatıyor."

Öksürmeye başladım. "Manyak mısınız lan! Dağdan mı geldiniz, on kişi ne demek! Çocuk yaşıyor mu? Bilinci yerinde mi?"

Cem şüpheyle beni incelerken Yaser cevap verdi. "O iyi, sadece gözü morardı. Pansuman yapıyorlar."

Cık cıkladım. "Basket sahasında volta atan benim, siz gidip Ersenli Odun'a dalıyorsunuz."

Cem rahatsızca öksürdü ve beni susmam için "Azra," diye uyardı.

"Tamam Cemo susuyorum, ama içimden konuşmuyorum demek değil."

Birden odanın kapısı büyük bir gürültüyle açıldı ve Poyraz'ın yakın arkadaşı olan Sevinç odaya girdi. Kimseye bakmadan Cem'in karşısına geçti ve sertçe konuştu.

"Kamptaki odunları örgütleyip kankamın üzerine salan sensin demek!"

Bunu dedikten hemen sonra hepimizin ağzının şaşkınlıkla açılmasını sağlayan darbeyi vurdu ve Cem'e yumruk attı.
Yumruk. Attı. Sevinç'e hak veriyordum. "Helal be sarışın," diye bağırdım.

Bana başıyla selam verip gülümsedi ve odadan çıktı. Cem ise yumruk yediği gözünü tutarak "Yaktın be sarışın," diye yakındı.
Kahkahalarla gülüyordum, zonklayan beynimi hiçe sayarak gülmeye değerdi, cidden çok komikti. Yorgun bir hal takınıp duyuru yaptım. "Hadi arkadaşlar, herkes odalarına. Yalnız kalmak istiyorum, yorgunum."

Hepsi teker teker dağılırken memnuniyetle gülümsedim, çünkü çok yorgun hissediyordum ve bunun üzerine ergen ordusu çekilmezdi. Herkes gittikten sonra başımı yastığa gömüp uyumaya çalıştım ama sıcak dudakların burnumun ucunu ve alnımı öpmesiyle gözlerimi açtım. Poyraz karşımda mahcup bir tavırla duruyordu. Moraran gözüne bakarak "Poyraz," diye mırıldandım.
Gülümsedi. "Özür dilerim sevgilim."
Öksürmeye başladım. Bana sevgilim demişti.

"Sevgilim mi?" diye sordum.

Güldü. "Şu 100-96=4 olayı yetmez mi? Ben seni özlüyorum ve artık sevgilim olmanı istiyorum, sadece benim olmanı istiyorum."
Bu odun arada böyle romantikleşiyor ama bir gün kalbime inecek.

"Olalım o zaman," dedim gülerek. Afalladı. "Ne?"

Bu cevabımı o da beklemiyordu ama ömrüm boyunca Turabi'yi bekleyecek değildim. Fazla naz âşık usandırırmış, Poyraz usanmasın Allahım lütfen. Sorusuna cevap bekliyordu, gülerek yanıtladım. "Ama sanırım bizimki biraz yasak aşk olacak Ersenli."

Gülümsemesi genişledi. "Sen yanımdaysan gerisi boş be gülüm." Pekâlâ Turabi'yi bekleme fikrini gözden geçirebilirim. Çünkü karşımdaki odun beni soğuttu ve ben ısınmak için onu yakacağım. Benim ona koca gözlerle baktìğımı fark edince güldü. "Ah Atalı Küçük, şaka yapmıştım."

YAZ AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin