Hayır yani hala daha anlamıyorum nasıl olur? Bu muhallebi çocuğuyla adımızın aynı olması yetmiyormuş gibi bir de o haklı çıktı ve şu an cama yaslanmış sırıtıyor. Allah'ım, şeytan diyor ki vur bir tane o dişlerin hepsi tek tek yerinden dökülsün. Oysa ki ben özellikle cam köşesi demiştim. Ama artık hayıflanmanın bir gereği yok. Olan oldu. Otobüs yeni kalktı bu otobüs yolculuğu ne kadar sıkıcıymış arkadaş. Biraz müzik mi dinlesem? Gelsin Orhan Gencebay, gelsin Müslüm Gürses derken tabii ki de ciddi değildim. Şu an içime bir yabancı müzik dinleme hevesi geldi. Al işte yine sıkıntı kimi dinleyeceğim. Buldum, tabiki de John Newman- Love Me Again. Bu aralar favorim olmuş durumda. Güzel bir şarkı ama. Ya bu arada hanım evladının sesi de hiç çıkmıyor ya da bana mı öyle geliyordu. Cama yaslanıp uyuya kalmıştı. O cama yaslandın ya boynun tutulur inşallah da o camla yapışık yaşarsın bundan sonra emi. Uff acaba sınavdan kaç alacağım. Omuzumda bir ağırlık mı var yoksa bana mı öyle geliyor? Bana öyle geliyodur ya. Acaba sınava çalışmamanın sonrası üzerime inen yük mü yaptı bunu. Yok canım o bile bu kadar ağır olamaz biri bildiğin omzuma kaya koymuş. Hem bu ağrı niye diğer omuzumda yok ki. Baksam belki neden olduğunu görebilirim. Bu kafa yormaktan daha iyi bir fikir. Kafamı çevirmemle çığlık atmam bir oldu.Boşuna demiyorum omzuma kaya koymuşlar diye.
"Ne yapıyorsun ya, gerizekalı mısın sen? Niye omzuma yaslanıyorsun?"
"Ha-hanımefendi çok özür dilerim. Bilerek olmadı, çok pardon. Uyuyordum anlamadan olmuş."
"Bir de anlayarak yaslansaydın. Neyse daha fazla konuşma yaslan camına bir daha omzuma yaslanayım deme. Bu sefer bağırmakla kalmam kafanı dağıtırım. Hem sen o kafanın içinde ne taşıyorsun öyle? Doğru söyle o kafa neden o kadar ağır?"
Nefes almadan konuşmuştum ve bu beni hayli yormuştu. Çocuk şaşkın bir şekilde bana baktı ve ses çıkartmadan dönüp kafasını cama yasladı.Bence de o an için yaptığı en doğru şey cevap vermemekti. Çünkü her ne derse desin karşı çıkacaktım. O neydi öyle... En karşı olduğum şeydi bir kere. Neymiş yanlışlıkla çocuk kızın omzuna kafasını koyar, kız çocuktan hoşlanmaya başlar. Hayır, anlamıyordum hemen tanımadan nasıl hoşlanabilirdi. Çok saçma ama bende de elektriklenme olurdu. Öyle bir elektrik alırım ki başımdan dumanlar çıkar o çocuğun kafasını kopartırdım. Zaten aşka da inanmıyordum. O zaten ayrı bir alem vıcık vıcık. Iyk sevgilimmiş, aşkımmış, böceğimmiş. Ne iğrenç şeyler. İşte bende böyle biriydim. Zaten beni herkes kabullenmişti ve yanımda bu davranışlardan uzak dururlardı yoksa başına geleceklerden bir haberlerdi. Off be nerden nerelere geldim. İçim sıkıntılı be a dostlar. Bende diyordum ki ben niye böyleyim. Öyle bir şiddetli düşüncelere dalmıştım ki Müslüm Baba çalmaya başlamış felekten benim haberim yoktu. Evet değişik bir insandım. Değişik bakış açılarım ve değişik müzik zevklerim vardı. Aslında değişik değillerdi her tür de müzik dinlemeyi seviyordum. Değişiklere ve yeniliklere açık bir insan olmuştum her zaman ve bu yönümü her zaman severdim. Hala daha da seviyordum arkadaşlarımın alay konusu olmama rağmen. İlk zamanlarda biraz garibime gitmişti. İnsanların zevkleri değişebilirdi sonuçta ama sonra zamanla onlar da kabullendiler. Neyse ki çok uzun zaman olmadan müziği değiştirmiştim yoksa bu içimdeki dahadan adını verenediğim şey daha çok konuşur benim de başımı şişirirdi.
Aslında ben daralıyordum böyle yerlerde siz biliyor muydunuz? Sanki benim özgürlüğümü kısıtlıyordu kalabalık ortamlar. Ne de olsa belli bir süreliğini sessiz olmamızı gerektiriyordu ve benim özgürlüğüm konuşmaktan geçiyordu. Eğer konuşmazsam kendimi ucu bucağı olmayan belli belirsiz bir okyanusta sanki boğuluyor gibi hissediyordum. Sanki o okyanus beni en derinlerinde esir almak için içine çekiyordu. Kurtulmak için çabalıyordum çığlık atmak istiyordum ama içimdeki bir ses bunun yanlış olduğunu ve yapmamam gerektiğini söylüyordu. Oysa ki ne gerek vardı ki içimde tutmamam gerekirdi değil mi ya da ben öyle bilmek istediğim için öyle düşünüyordum ve onu yapıyordum. Bence o an için en doğru şey içinden ne geliyorsa onu yapmaktı. O zaman da olduğu gibi. Ama bir şey daha öğrenmiştim bir şeyi fazla düşünmeyecektin. Bilemezdim ki kaderin karşıma bunları çıkaracağını. Bir süre daha müzik dinledikten sonra sıkıldığımı anladım ve kulaklıkları çıkarmakta karar kıldım. Çıkardım çıkarmasına da pek bir fark olmadı aksine daha sıkıcı bir hal aldı. Uçağı karçırmamış olsaydım orada o rahatsız koltukta süklüm püklüm oturmayabilirdim ve çoktan İzmir'e ulaşmış olurdum. Elimde kalan tek seçenek gidenin arkasından ağıt yakmaktı. Çok acıklı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakışan Yollar ☮
Mizah"Burnunuz mu akıyor? Peçeteniz mi yok? Endişelenmeyin. Hemen bir fırt çekmeniz yeterli."