Sabah babamın beni aramasıyla uyandım. Yıllar sonra ilk defa beni arıyordu. Açmayacaktım. Açamazdım. Hemen Mi Cha'nın yanına gittim. J-Hope u uyandırmadan çıkmayı başardıktan sonra bahçeye çıktık.
-Ne oldu bu saatte uyanmazdın?
-Babam aradı.
-Bir dakika ne? Baban mı? Yıllar sonra. Hangi yüzsüzlükle.
Diğerlerinin de bahçeye geldiğini tepkilerden anlamıştım.
MinJee- Beni de aradı. Dün.
Haneul- Abi hangi yüzle arıyorlar anlamadım.
NamKyu- İşte yüzsüz oldukları için arıyorlarya.
MiRae- Lan yetmedi mi şuana kadar olanlar.
ChaeRi- Açacak mısın?
-Tekrar ararsa açacağım. Ve bu sefer ben konuşacağım.V'den
Uyandığımda uzaylı'm yanımda yoktu. Normalde uyandırmak için saatlerce didindiğim Soo-Yun um yoktu. Hemen Jimin'in yanına gittim. Yolda J-Hope ile karşılaşmıştım.
V- Soo yok.
JH- Mi Cha da yok.
JM- Min Jee de yok.
RM- Lan Nam Kyu yok. Gördünüz mü?
JK- Mi Rae de yok. Napacağız.
Suga- Anlaşılan beraberler. Bakalım bir etrafa.
Evin içini dolaşırken Suga bir anda bahçedeler diye bağırmıştı. Koşa koşa oraya gittik. Ama konuştuklarını görünce dinlemeye karar verip bekledik. En azından duyuluyordu.
Soo'm birisi ile konuşuyordu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu belliki. Ama neden? Dinlemeye başladım.
Soo- Ben senin kızın değilim! Duydun mu beni! Benim senin gibi bir babam olamaz! Ne oldu da aradın? Aklına mı geldim? Sanmıyorum! Çıkış yaptığımı gördün değil mi! Yalan söyleme! Allah senin belanı versin! Bir daha beni ararsan hiçte iyi şeyler olmaz! Siktir git hayatımdan!
Kızı mı değildi? Babam değilsin? Neler oluyordu? Ama ağladığını görünce dayanamayıp kucakladım onu. Omzumda ağladığını görmek, hissetmek. Böyle olmamalıydı. Ne olduğunu öğrenmem gerekiyordu.
Ağlaması durunca
-İçeri geçiyoruz. Hepiniz.Soo-Yun'dan
Hepsinin bize olan meraklı bakışları her şeyi açıklıyordu zaten. Başlıyorduk.
V- Sizi dinliyoruz.
-Şuan konuşacak hâlde değilim TaeTae.
V- Öğrenememiz gerekiyor artık. Çok bile bekledik.
-İyi kızlar anlatsın o zaman ben hava alacağım.
Evden çıktığımda nefes nefese kalmıştım. Cidden. Neydi bu kadar zor olan?MiCha'dan
V'nin bu kadar meraklı olması iyi bir şey miydi çözemedim açıkçası. Öğrendikten sonra ne yapardı kestiremiyordum. Son ısrarı üzerine konuşmaya başladım.
-Bakın. Anlatıyorum ama kesmeden dinleyeceksiniz. Soo-Yun~shi. Küçükken. Biz daha Kore'ye gelmeden önce ortaokulda yani. Daha önce yaşamasına rağmen bize o zaman anlatmıştı. 5 yıl sonra öğrenmişik bizde. Nasıl sakladığı sır gibi. Şimdi. Ah. Anlatmak çok zor. Soo amcası tarafından tecavüze uğramıştı. Daha bunu atlamamışken annesi ve babası ayrıldı. Ve hâlâ annesi ile babası bilmiyor. Ama bunu yıllarca bizden sakladı. Okulda ya da beraberken melek gibiydi. Mutlu,huzurlu,şebekti. ama hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş işte. Eve gittiğinde her gece ağladığını öğrendik. 5 yıl sonra. Cidden nasıl saklar aklım almıyor ama yaptı işte. Birgün patlak verdi. Okulda yine. Dayanamadı. Bana anlatacakken titriyordu. Hâlâ aklımda. O adamı öldürmek istemiştim. Ayrıca babası annesini aldattığı için boşandılarda. Erkeklere güveni tamamen kırıldı böylece. Asıl şey se ayrılmadan öncede babasının olmamasıydı. Çok kez böyle milyonlarca her gece ama her gece gitmek istediğini yazıyordu. Ölmek istediğini. Kollarını kesiyordu. O zaman bir de okul vardı. Hocalar bir yandan sınav bir yandan. Bir gün gerçekten gitti sanmıştım. Sabaha kadar yazdım. Ama gitmedi. Sonra bana söz verdi. Gitmemiz gerektiğininde beraber gidecektik. O gündür söz hâlâ geçerli. Babasıyla da yıllardır konuşmuyor. Güveni kırıldı bir kere işte. Böyle arayınca bir anda helede çıkarı için kötü oldu. Bu kadar.
V ağlıyordu. Bildiğin ağlıyordu. Diğerleri şoktaydı. Kimseden çıt çıkmıyordu. Ama merak eden sizsiniz. Konuşmanız gerekiyor. V'nin koşarak evden çıkması son damlaydı. J-Hope'un bana sarılması ile içim rahatlamıştı.V'den
Onu bulmam gerekiyordu. Nereye gideceğimi bilmeden koşuyordum. Bulmak zorundaydım. Yandaki parkta dondurma yiyen bir kız görünce ona çok benzettim. Hemen yanına gittim. Oydu. Olmak zorundaydı. Değilse bile olacaktı. Çünkü gücüm tükeniyordu. Ama oydu. Tanrım. Hemen arkadan sarıldım. Benim olduğumu biliyordu ki ses çıkarmadı. Elini tuttum ve deniz kenarına indirdim. Öylece duruyordu. Ağlamıyor, gülmüyor... Duruyordu.
V- Neden böyle duruyorsun? Durmalısın! Bir Uzaylı asla durmaz. Nasıl sakladın bunca zaman? 5 yıl. Benim öğrendiğim zamandan bakarsakta... hesaplayamadım. Annen ve baban neden bilmiyor? Sormak istediğim o kadar çok soru var ki! Ama sadece ağlamakla kalıyorum. Cidden! Soo! Kafayı yiyeceğim cevap ver!
Koynuma sığınmış bir kız çocuğu. En son babaannemden sonra böyle olmuştum. O da gidemezdi. Asla izin vermezdim. Mi Cha ya da teşekkür borcum vardı. Hayal kurmuyordu,mutlu olmuyordu,yorgundu. Mi Cha kendisi söylemişti. Ama şuan ayaktaydı. Ve bu büyük bir mucizeydi. Ondan öğrenmem gereken çok şey var. Ve bugün doğum günü olduğu gerçeği aklımdan nasıl çıkardı? Gizliden bizimkilere yazdım. Hazırlıkları halletsinler diye.
-Hadi bakalım. Gidiyoruz.
Pilotunuz daima yanınızda. Atlayın prenses.
Sırtımda onu taksiye bindirmiştim.Soo-Yun'dan
Eve girdiğimizde karanlıktı. Ama içeriden gelen tıkırtılar bir şey yapıldığını bildiriyordu. Tanrım. Bugün doğum günümdü! Unutmuştum. Şimdi hatırlamam ayrı bir ironiydi tabikide. Sürpriz olaydı da şaşırsaydım. Lanet çomak. En azından numara yapmak bile bir işti. Değil mi?
Girdiğimde koltuğun arkasından fırtlayan bir adet deli çete görmek gülme krizine girememe bedeldi.
Taki RM'in pastayı üzerime devirmesine kadardı tüm krizim. Hayır kızamıyordum da. Bu çocuk çok tatlıydı.
Jin- En azından yedek pastam var. Sana güvenmeyince yaptım.
MiCha- NamJiiiiin!
JH- Mi Cha?
MiCha- Şey ya hep Avrupa'nın oyunları bunlar. Gaddemit.
Hepsiyle tek tek sarılmak ayrı bir zordu tabi. Bir yandan pasta yiyor bir yandan müzik dinliyor dans ediyorduk. Geçirdiğim en güzel doğum günü olmaya adaydı. Hatta öyleydi. Bugünü tekrar yaşamak için her şeyimi verebileceğimi fark ettim. PD bile katılmıştı. Az daha dans etseydi o sevimli göbeği de eriyecekti. Allah Korusun.
Hep beraber bahçeye çıkmıştık. Çimlere oturmuştuk. Kafamı V nin omzuna koymuştum. 5 dakika sonra titreyen telefonum ile tüm büyü bozulmuştu. Aslında hayır!Bu fotoğraf sağolsun kalbim erimişti.
V- Sonsuzluğa...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Queens
FanfictionAşk tesadüfleri sever mi? Yoksa tesadüfün kendisi miydi aşk? Bir zamanlar hayalini kurduğun şey gerçek olunca mıydı aslında olduğun en mutlu an? O muydu tüm gerçeğin,acıların,hayallerin,hayatın.. Evet,oydu. Tüm bedenin oydu. Her şeyin o'iken gitmesi...