Bölüm şarkıları ;
Andrea Bocelli - La Vie En Rose *Beril'in söylediği*
Kodaline - All I Want
Bastille - Things We Lost In The Fire
Tarkın Berat
Huzurumu bozan bir telefon sesiydi... Beril'in güzeller güzeli yüzünü incelememi yarıda kesen ses, lanet telefonumdu.
Mısra ve Yavuz'u yolcu ettikten sonra biraz daha sohbet etmiş ve gün ağrımaya başlayınca, yatma kararı almıştık. Beril, beraber yattığımız zamanların aksine bugün daha bir yakınlaşmıştı, bana. Bu sayede uykum kaçmış, kollarımda yatan güzeller güzeli kıza odaklanmıştım, saatlerdir. Lâkin gelin görün ki, lanet bir telefon, ilk defa doğru dürüst huzur hissettiğimde içine etmişti.
Sinirle ve Beril'in uyanmaması için alelacele telefonu elime alıp, kimin aradığına dikkat etmeden kulağıma dayadım.
"Alo ?"
"Ne var ?!"
Bu kadar da kaba değildim, normalde. Beril'in rahatsız olmuşcasına kıpırdanıp, kollarımdan çıkmasına daha çok sinirlenmiş, sinirimi konuşmama yansıtmıştım.
"Efendim, yeni aldığımız projeye bir rakip çıktı."
"Bu rakip denen ucube de kimmiş, Berat Holding'e kafa tutulamayacağını bilmiyor mu ?"
"Türkmen Holding'in sahibi Bilal Türkmen, rakip olan kişi."
"N-ne dedin sen ?"
Sesimin titremesi, Beril'in babasına işkence edeceğimi öğrenmesi karşısında vereceği tepki içindi. Belki beni bırakmaya, buradan kaçmaya çalışırdı ?
Kendimi toparlamalı ve adamıma taviz vermemek için düzgünce konuşmalıydım...
"Neyse, Bilal ile yarın öğle saatlerinde bir randevu ayarla. O'nunla konuşmak istediklerim var, Selim."
"Peki, efendim."
Bir şey demesine izin vermeden telefonu suratına kapattım, Selim'in. Hoş ne diyebilirdi ki ?
Salak saçma düşünmek yerine, Beril'i kollarıma hapis ettim, bir kaç uğraş sonucunda. Derin bir nefes aldım ve yapacaklarımın, Beril'i nasıl etkileyeceğini düşünmeye başladım...
Ben düşüncelerimin girdabına kapılırken, saatler geçtiğinin ve öğlen vaktinin geldiğini fark edememiştim. Beril'in kollarımda kıpırdanıp, usulca gözlerini açmasını hissedemeyecek, göremeyecek kadar dalmıştım ki; uykulu ve güçsüz bir mırıltı kulaklarıma erişti.
"Günaydın..."
Bedenimi silkeleyip, bakışlarımı Beril'in pürüzsüz yüzüne çevirdim. Bir kız yeni uyandığına rağmen bu kadar güzel görünebilir miydi ?
"Günaydın... Acıktın mı ?"
Yanakları pembeleşti ve yataktan kalkarak, odaya bağlı banyoya gitmek için ufak adımlar atmaya başladı.
"Hemde kurt gibi !"
Tebessüm ettim ve Beril'in peşinden bende kalkıp, elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Banyo ne kadar büyük olursa olsun, benim iri bedenimin yanında cılız kalan Beril ile iç içe durumdaydık. Ama Beril, yakınlığımızı önemsemeyip, yüzünü yıkıyordu. O'nun kadar becerikli değildim bu konuda. Aynanın yanındaki beyaz çekmeceyi açıp, raftan traş aletlerini çıkarırken, kolumun Beril'in omzuna temas etmesi değişik bir his uyandırıyordu, içimde. Önemsemedim ve derin bir nefes alıp, uslu biri olmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✗ 20 Saniye ✗
Teen FictionSevgi duygusu ile harmanlanmış bir hissin içinde boğulacağını sanan genç bir kız... Beril Türkmen. Bu hissin alışığı olmadığı her halinden belli genç bir adam... Tarkın Berat. Duygularını gizleme. Hissettiklerinden pişmanlık duyma ve hayatını doyas...