| 13. Bölüm - 2.SEZON

1K 79 25
                                    

#GazzedeKatliamVar!

Tarkın Berat

Yere çökmüş bir şekilde, Beril'in bacaklarına sardığım kollarımı kıpırdatmadan; bütün cesaretimi topladım ve konuşmaya başladım.

"Beril... lütfen; gitme. Ruhumun, bedenimde olmayınca düştüğümü hissettiğim boşlukta tek bırakma, beni. Hayatının iplerini sarkıt ve kurtar, lanet çukurdan; erken yaşlılığın esiri, güçsüz bedenimi... ama istemezsen; böyle bir şeyi, anlarım. Yine de yeterki bırakma beni. 'Zorla gittim ve kurtulma ihtimalim var,' de... ne bileyim? Sadece nefes almama sebebiyet verecek bir kelime dökülsün, dudağından. Yalvarıyorum, artık... sensiz olmanın nasıl hissettirdiğini bilemezsin. Acı bana; sevgilim."

Kafamı, cılız bacaklarına yaslayıp; söyleyeceği tek bir harfi, merakla bekledim.

Merak ve telaşla...

Ama O sustu ve benim hata yaptığımı düşünmemi sağladı. Yine de pişman olmadım... en azından; aşık olduğum kadın uğruna yapıyordum, bunları. İleri de bir gün; 'Aşık olduğum kadın için savaştım,' diyebilmeli ve 'keşke'lere maruz kalmamalıdım.

Hayatımın son zamanlarında biraz dramatik düşüncelerle boğuştuğumu fark ettim; Beril'in konuşmasını beklerken... aynı zamanda; bu pozisyon ile Ceren'e meydan okuyor, gibiydim.

Dişlerimi sıkmasam, kıkırdar veya kahkaha atardım düşüncelerim yüzünden. Bu da; az önce söylediğim şeylerin ciddiyetini küle dönüştürürdü. Neyse ki öyle bir şey olmadı ve Beril, beni şaşırtarak; dizlerinin üstüne oturdu.

 Böylece boylarımız aynı hizaya gelmişti... bakışlarını, yüzümde hissediyordum ama inatla, O'na bakmıyordum. Gözlerimin dolduğunu fark etmesini istemiyordum...gözlerimiz iletişime geçtiğinde; aramızdaki büyü bozulacak ve Beril kırıcı kelimeler ile aramıza buzdan duvarlar örecekti, sanki.

Ama bu sefer buzdan duvarları yıkıp, geçecek güce sahip kardelen olmayacaktı. En çokta bu düşünce nefesimi kesti ve gözümden asi bir damla akıttı, yanağıma.

İçten içe lanet ederken, Beril'e fark ettirmeden yanağımı kurulamaya çalıştım.

"Bana bak; Tarkın kılıklı, sahtekar... gerçek Tarkın seni fark etmeden, kendine gelmelisin. Yoksa sonun hayır olmaz... ve beni de yakarsın, arada."

 Fısıltıdan ibaret ses tonu; Beril'den beklenemez bir şekilde güven verici ve kararlıydı. Şaşkınlıkla O'na baktım... gözlerimiz iletişime geçtiğinde büyü bozulmadı veya Beril bir tepki vermedi. Sadece sarıldı. Kolları, belimi sıkıca kavradı ve başı, boynuma gömüldü.

Ne olduğunu, az önce ne yaptığımı, Beril'in ne dediğini hatırlayıp; olayı kavramam geç olsada acele ile gerçekleşti. Ben birine yalvarmış ve ayaklarına kapanmıştım.

Lanet olsun ki bunu yapmıştım. Pişman değildim, onun yerine; saf bir öfke bedenime hüküm sürmeye hazırlanıyordu.

Beril'in belime sarılı kollarını tutup, bedenimle iletişimini kestim. Gözlerinin içine, en boş bakışlarımla baktım. İçimdeki kardelen; benliğimde hissettiğim fırtına ile üşüyor ve bana baş kaldıracak gücü, toparlamaya vakit bulamıyordu.

İşime geldiği için sesimi çıkarmadım. Beril'in; saniyeler içinde korku dolan bakışlarına karşılık sadece boş bakışlar attım.

Ben O'na yalvarırken, O; buna inanmamış, sahte olduğuna kendini alıştırmıştı. Neden böyle yapıyordu? Neden hayallerimde hep kardelenken, gerçekte aşık olduğum kişi sıfatının önüne geçemiyordu?

✗ 20 Saniye ✗Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin