Dava Günü Geliyor

35 7 10
                                    

Ilk duruşmam böyle mi olacaktı? Tam karşı taraf BTS sevin kızı  dedim ama lanet olsun ki yanlış bir şeyi savunuyoruz.Bizim şirketin kurduğu grup olan  Boyfriend canım aşklarımın şarkısını çalmış bende Boyfriend Beyimizin şarkısıymış gibi gösterecem.Of,Allah'ım,of.Ne yapacam benn? Tanrım kurtar beni.Evet belki akıllarında kalacaktım ama sevmedikleri belki hatta belki army yerine bile koymadıkları biri olarak.Umarım akıllarında kalmam.Evet doğru duydunuz ben BTS'in aklında kalmak istemiyordum.Şirket avukatının seslenişiyle kendime geldim:
"Hadi daha çalışmalıyız,bu davayı almalısın yani daha net olarak almak zorundasın."
"Ya alamazsam o zamam ne olacak?"
"Bir iki  dava bakarız ki olmuyor,masterina son vermek zorunda kalacaksın."

         Bu son cümle beni hepten helak etmişti.Ya aşkitolarım kazanacak ya ben kazanacaktım of bu acı  hayat hep bize götüyle gülüyor.Ama ne olursa oşsun onların bu şarkıyı kaybetmesine izin veremem.Hem sadece ilk şansımdan olurum.Kaybetmeyi göze almış ama kazanmayı asla istemiyordum.Çünkü ben kaybedince üzülecektim ama onlarda kaybederse hepten mahvolurum.

          Şirket Avukatının bana seslenmesiyle kendime geldim:
"Hadi çalışmaya başlayalım ki sen davayı kazan."
  Davayı almaya hiç niyetim olmasa bile kalkıp çalışmaya başladım.Çalışıyormuş gibi görünsemde bu dava çalışmıyordum.Haksız bir dava olmasıyla birlikte karşı taraf BTS'imdi.Dalgın olduğumu ya da doğrusu çalışmadığımı fark esen avukat bana soran gözlerle baktı.Bunu fark edince:
"Şey ben galiba kendimi iyi hissedmiyorum eve gidip dinlenmeliyim."
"Her şeyin farkındayım.Bak onları çok seviyor ve davayı almak istemiyorsun ama bu davayı almalısın.Çünkü dava almak bir avukatın alnının akıdır.Bunu lütfen bil."
"Tamam."bunu demekle yetindim.Bana dönerek:
"Şimdi gidebilirsin."

         Hemen ış yerinden ayrılıp eve doğru yol aldım.Eve vardığımda ise sokak boştu yani BTS bugün buralarda yoktu.Ben asansörden indiğimde telefonum çaldı.Arayan Merve idi.Kesin nerde olduğumu soracaktı,ben de açtım:
"Nasıl böyle bir dava alırsın?Nasıl onlara bunu yaparsın?Nasıl ya nasıl?"
"Merve beni dinler misin?"
"......."Telefonu yüzüme kapamıştı ve bana çok kızgındı.Ne yapacaktım ben?Iki arada bir derede kaldım resmen.Eve girip bir duş aldım.Duşumu bitirince canım sıkılmasın diye kalkıp televizyonu açtım.Baktım ondan da hayır yok dava dosyalrını inceledim.Bu dava üzeeine o kadar çok düşünmüşüm ki
Merve'lerin kapıyı açmalarıyla kendime geldim.

      Yemek bile yapmamıştım.
Merve:
"Bakıyorum da dava için bayağı sıkı çalışıyorsunuz.Ama sizde haklısınız davayı kazanıp parayı almak sana daha önemlı değil mi?"
Bu son cümleye o kadar kızmıştım ki dosyaşarımı toplayıp odama çıktım.Eda da aramızı toplamaya uğraşır gibi:
"Ebru çık odadan lütfen.Biliyorsun BTS kilit noktası o yüzden sana böyle davranıyor.Yoksa yumuşacık kalbi vardır onun."
"Yumuşacık kalbi vardı.Şu an o kalpten eser bile yok."

     Eda'nın ayak seslerini duyunca gittiğini anladım.Kendimi yatağıma atıp uzunca düşünmeye başladım fakat bir kapıya çıkamayınca Ebru klasiğimi yapıp ağlamaya başladım.O kadar sıkılmıştım ve gözümde yaş kalmamıştı ki aşağı inip depresyon çikolatamı alıp acılarımı anlattığım bir kitabı wattpad'de yayınlama kararım üzerine yayınladım.

   Kararımı vermiştim ve şirket avukatı haklıydı.Birini ne kadar seversen sev ama mesleki olarak dava kazanmak alnımızın akıdır.Telefonuma gelen mesajla irkilip sonra da açtım.Mesaj Mert şerefsizindendi:
"Davayı kazanmak istemiyorsun,bunu çok iyi biliyorum.Demek ki Türkiye'ye çabuk döneceğiz."
     O kadar bıkmıştım ki Mert'in saçma mesajlarından içime atmaktan bıkıp cevap yazmaya karar kıldım:
"Sana öyle geliyor,kaybetmeye hiç ama hiç niyetim yok haberin olsun."
      Cevap beklediğimden erken geldi:
"Beni kandırmana gerek yok,her şetin farkındayım."
Bilmiş konuşmaları üzerine daha iyi bir cevap verip:
"Davadan sonra görüşürüz." diye yazıp telefonu sessize aldım.Çünkü o Mert şahsından gelecek bir mesaja daha verecek cevabım yoktu.

       Odada çok sıkılınca  kızların yanına inmeye karar verdim.Ben daha merdivenleri katederken Merve bana sarılarak:
"Özür dilerim.Sonuçta işini sen seçmiyor ve yazdıkları şarkıyı sen çalmıyorsun.Beni affet nolur anlık sinirden oldu her şey."
"Affetim seni merak etme.Merve alınmazsan ben karşı tarafın kim olduğuna bakmaksızın davayı almak istiyorum."
"Sen nasıl ostersen öyle yap."
"Ama çok canalrını yakmayacağım ve tanzimat istemiyeceğim."
"Ay bu çok iyi bir haber."

   Kızlarla iki saate yakın film izleyip odalarımıza çekildik.Çünlü yarın özellikle benim için çok yorucu olacak.Sabah routin olarak yine Merve'nin beni kahvaltıya çağıran çığlıklarıyla uyandım.Üzerimi hızlıca değiştirip aşağıya indim.Bir şeyler atıştırıp hızlıca evden çıktık.Seul'ün trafiğini öğrenmiş ona göre önlemimizi alıyorduk.Biz aşağıya indiğimizde taksi bizi bekliyordu.Ama Türk taksiciler gibi taksimetre çalışır durumdaydı.Taksideki yorum ve yolculuğumuz bitmiş iş yerine varmıştık.

    Avukatın tempo ve disiplin dolu çalışmayla dolu bir gün geçirdim ve o kadae yorgundum ki üzerimi değiştirip kendimi yatağa attım.Çalışma sırasında aklıma gelen bazı dıyaloglar sırıtmamı engellemiyordu.Bazen o kadar zorlanıyordum ki ingilice cümleyi anlamakta bizim avukatda ben çok anlıyormuşum gibi korece anlatmaya çalışıyordu.Aşağıdan Eda seslwnince aşağıya indim.

      Sürpriz.Yine lanet olası Mert gelmişti.O kadar sık uğramaya başlamıştı ki artık kızlara anlatmaya karar vermiştim resmen.Çünkü çok fazla ağır geliyordu.Ama ya aşırı tepki verir ve başta anlatmadığım iççin bana sırt dönerlerse o zaman ne yapacaktım.Of,Allah'ım,of.Ben yine sessizliğimi korumaya çalışırken o yine tehdit dolu mesajlarını savurarak konuşmama sebep oluyordu.Mert gidince uyumaya gittim.Çünkü aerık normalden kat ve kat daha çok yoruluyorduk.

      Yine routin bir günü daha bitirdik.Her geçen süre mahkeme gününe daha bir yaklaşıyordu ve yaklaşan günle benim heyecanım artıyordu.Merve ve Eda bana kazanmamı çokta istemeseler ben üzülmiyeyim diye destek olduklarını süs olarak bir kaç cümleyle belirtiyorlardı.

        Çalışma dönemim son bulmuştu ve mahkeme günü gelip çatmıştı.Ben routinimi bozup sabah en erken saatte uyandım.Önce bir saate yakın uzun bir duş aldım sonrasında ise özene bözene güzelcene giyindim.Kızlar daha uyanmadıkları için kendi ellerimle onlara kahvaltı da hazırladım.Kızlar-özellikle Merve-kahvaltıyı benim hazırladığımı görünce çok şaşırdı ve bana:
"Bu jestini neye borçluyuz?"diye sorunca
"Tabii ki de aşkitolarımı göreceğime borçluyuz."
Biraz gülüştükten sonra kahvaltımızı yapmaya başladık.Biz kahvaltı yaptığımız sırada Eda'nın cümlesiyle az daha ağzımdakileri boşaltıyordum:
"Kanka ya arada Jungkook'u ifşalasana."
"Tabii kanka,ne demek zaten ifşa çekmeye gidiyorum ya."
"Ne bileyim belki ifşası elmdedir diye benimle çıkar ha."
"Tabi canım koca dünyada  bir sende ifşası var ya(!)"
"Başkalarında da mı ifşası var yani."
"E yani hyungcuğum."

    Kahvaltımız bu konuşmadan sonra son bulunca dosyalarımı eşyalarımı kontrol ettim.O sırada Merve de kahvaltı sofrasını topluyordu.Yine trafiğe inat tam vaktinde duruşma salonunun önünde olmuştum ve o an gelmiş bizi çağırmışlardı.Bizim grup üyelerinin hepsinin burda olmasına rağmen BTS'ten kimse yoktu.Birkaç dakika bekleyişten sonra tam duruşma başlayacakken o yedi muhteşem adam alçakgönüllük ve bu alçakgönüllülüğün vermiş olduğu coollukla içeri girdiler ve ben de açık olan ağzımı kapattım.Hakimin tokmağı vurmasıyla duruşma başlamıştı.

Aşkilatalarım kendi rekorumu kırıp tam 972 kelime yazdım.Umarım beğenirsiniz oy verip,yorum atmayı unutmayın.SEVILIYORSUNUZ.😘😘😘
 

Seni Seviyorum💖Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin