Kuşatmalar Ve Savaşlar

426 44 6
                                    

Yafes artık bu büyük savaşın içine dâhil olmuş, Kalradya tahtının büyüsüne kapılmış ancak iki şeyden taviz vermemişti merhamet ve onur. Svadya Krallığı derebeyi olarak bir hayat süren Yafes diğer derebeylerinden farklı olarak hep kalede oturmuyor daha çok vaktini Ushkuru köyünde geçiriyordu. Köyünü geliştirmiş, ekinler yeniden ekilmiş ve büyümeye başlamıştı. Hayvancılıktan cüzi miktarda alınan vergi direkt olarak geri köye harcanmıştı. Değirmenin yanında bir de okul inşa ettirmiş yetenekli köylülerin yetişmesini sağlamıştı. O köyü ile uğraşırken bir ulak Kral Harlaus'dan haber getirmişti. Onu Kergitlere karşı yapılacak sefere çağırıyordu. Sarranid ve Rodoklarla bir olunup Kergit Hanlığına saldıracaklardı. Yafes 750 askerinin 100'ünü savunması için köye bırakmış ve kalan 650 askeri ile birlikte sefere katılmıştı. Mareşal Harlaus'un komutanlık ettiği Svadya ordusunu Senuzgda kalesinin yapıldığı platonun altında bulunan Tshibtin köyünde karşılamıştı. 30.000 kişiyi bulan orduyu takip ediyordu. Kısa süreli hareketin ardından, sonunda Unuzdaq Kalesi önlerine gelmişlerdi. Ancak kuşatma için Grunwalder kalesinden gelecek Rodok birliklerini bekleyeceklerdi.

Bir günlük bir bekleyişin sonunda 3000 kadar Rodok arbaletçisi gelerek orduya katılmışlardı. Ancak Sarranid ordusu henüz gelmemişti ve gelmeyecekti de. Nedenini merak eden Yafes, silahtar Alayen'i gönderip bilgi toplamasını istemişti. Gelen bilgiler pek de iyi sayılmazdı Kergit Ordusu, Sarranid birliklerini yolda pusuya düşürmüştü. Birliğin başında bulunan Emir Lakhem askerlerden çok kayıp verdiği için geri çekilme vererek savunma durumuna geçmişti. Sarranidlerden Yafes 'in tek tanıdığı olan Emir Lakhem de, Asugan Noyan'a esir düşmüştü. Bunu duyduğuna üzülen Yafes kralın huzuruna çıkarak daha çok bilgi almak için Harlaus'un huzuruna çıkmıştı. Meseleyi üzülmüş bir şekilde anlatırken Kral gülerek :
-Mesele hakkında biz de epey konuştuk. Lakin bizim sorunumuz değil. Sarranidler ve o toy Lakhem olmadan da bu savaşı kazanabiliriz. Hem Sarranidlere bir darbe indirilmesi iyi oldu. Zaten Rodoklar var diye çok fazla sıkıntı çıkarmışlardı." demişti. Yafes ise şaşkın ve sinirli idi. Nasıl bir kral yaptığı anlaşmaya uymaz da bu kadar acımasız olabilirdi. Kendi için savaşmaya gelen yabancı askerlere hiç merhamet etmezdi. Harlaus'a karşı duyduklarını doğrular nitelikte olan bu olayla sözüne güvenilmez biri olduğunu düşünmüştü. Lakhem 'in söylediklerinde haklı olduğunu anlamış, bağımsızlık fikri daha cazip gelmeye başlamıştı. Kendini şartlandırmış ve bir dahaki onursuz hareketinde tepkisini koymaya karar vermişti. Ancak savaş çoktan başlamış Yafes de canı pahasına savaşmak için bu meydana gelmişti.

Kalradya da nadiren de olsa kullanılan mancınık sistemi kurulmuş, kuşatma kuleleri ve merdivenler surlara dayanmak için hazırlanmıştı. Koçbaşı hızlı yolculuk yapılması gerektiğinden savaşa getirilmemişti. Şafakla birlikte askerler hemen sıralanmıştı. Piyadeler ellerinde kalkanları ile ön sıraya dizilmişken okçular arkada dizilmişti. Tüm lordlar da savaş meydanına gelmiş ve okçulara atış emri verilmişti. Kuşatma başlama emri verince okçular ok yağdırmaya başlamıştı Şehirde kalkanlar süzgece dönerken piyadeler kuşatma kuleleri ile meşguldü. Bir yandan da merdiven dayamak için hızlıca hareket eden piyadeler bir eliyle merdiveni taşırken diğer elindeki kalkan ile kendilerini koruyordu. Kergit ordusu elinden geldiğince savunmaya çalışırken kayıpları giderek artıyordu ancak süvarileri ile ünlü bu krallık, kale savunmasında pek başarılı değildi. Svadya askerleri merdivenlere tırmanmaya çalışıyor ancak Kergit okçuları fırsat vermiyordu. Kuşatmanın ilk hücumları adeta okların savaşı idi. Oklar yüzünden ne kuşatma kuleleri yaklaşabilmiş ne de merdivenler. 

İlk günün sonunda surlara fazla yaklaşılamamış ancak düşmana iyi kayıp verdirilmişti. Ertesi gün öğleye doğru piyadelere hücuma geçme emri verilmiş ve mancınık atışları da başlamıştı. Aralarında Yafes ve diğer lordların da olduğu grup kuşatma kulesine yerleşmişti. Merdivenler ve kuşatma kuleleri sayesinde askerler surlara çıkmayı başarmış ölümüne bir vuruşma başlamıştı. Yafes de yeni aldığı kılıcını düşman kanına boyuyordu. Önüne gelen kimse 30 saniyeden fazla dayanamıyordu. Yafes kılıcını ustaca kullanıyor, düşmanlarını biçiyordu. İlk askerlerin çıkması ile savaş daha da hiddetleniyor surların üstü ayrı altı ayrı bir savaşa sahne oluyordu. Kırmızıya boyanan surları askerlerin cesetleri ile doluydu. Mancınıklar atış yapmayı bırakmış ve kalan tüm askerler surlara koşmaya başlamıştı. Havanın kararmasına değin süren savaşta iki tarafın da kaybı fazla idi. Ancak tüm gün süren savaşın sonunda hedefe daha çok yaklaşılmış Yafes ve Svadya ordusu dış kaleyi ele geçirmişti. Sırada iç kale vardı. Ancak iç kalenin önünde içerde ve dışarda çok fazla asker vardı. Bu arada kalenin komutanı ve lordu Belir Noyan çoktan kaleden sıvışmış ve askerlerini kaderine terk etmişti. Kuşatmanın 3. ve 4. günü iç kaleye girmeye çalışılmış ancak kesin sonuç alınamamıştı. Kuşatmanın 6. günü yaralanan Harlaus yerine ordunun başına Kont Klargus ve geçmiş tüm gücüyle taarruza karar vermişti. Tüm ordu surlardan aşağıya inmiş kale kapısını zorluyordu. Yafes ve buldukları kütük parçasını koçbaşı gibi kullanarak iç kale kapısını zorluyordu. Sabah başlayan taarruz öğleye doğru sonuç vermiş iç kalenin kapısı kırılmıştı. İçeri dalan askerler birbirlerini boğazlıyor her türlü eşyayı silah olarak kullanıyordu. Muhafızların o dev mızraklarına şişe dizer gibi askerler geçiriliyor, koridorlar kırmızı halı serilmiş gibi oluyordu. En sonunda kale ele geçirilmiş, kale komutanı ve sağ kalan askerler esir edilmiş tam kontrol sağlanmıştı. Unuzdaq kalesindeki yaşlı Belir Noyan'ın beyaz bir dairenin ortasında kırmızı bir çiçek bulunan mavi sancakları indirilmiş ve yerine Harlaus'un siyah aslanlı kırmızı sancakları asılmıştı. 

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin