Son Kış

154 10 1
                                    

Veagir - Svadya ittifakının haberi Tulga'ya adeta yıldırım gibi düşmüştü. Hızlı ve etkili bir şekilde. Ayrıca Nelag kalesi civarındaki Veagir devriyeleri, gözcülerin dikkatini çekmişti. Komiser Miles de Consuqror ve Muhasebeci Audrey Milencor kralın huzuruna çağrılmıştı. Ayrıca Lonca Başkanı Gildor da alelacele çağrılmıştı. Üstü açık salonun altındaki salonda toplanan bu kurul kralın ne diyeceğini merak ederken Yafes odasında gözcülerden rapor alıyordu. Son raporlarla savaş haberi doğrulanarak hemen salona gitmişti Yafes. Komutan Rolf'ü de içeri alarak söyleceklerini duymasını istemişti. Yafes odaya girerek tahtına oturmuş ve masadakilere oturmasını işaret etmişti. Hizmetçiler içecekleri getirip servis edince çıkmalarını istemişti. Hizmetçiler çıkmış ve kral savaşın yaklaştığını ve Veagirlerin Nelag kalesine hamle yapacağını anlatmıştı. Komiser Miles de Consuqror'a, Muhasebeci Audrey Milencor ile beraber ordunun tüm eksiklerini gidererek bir kale savunması için Nelag kalesinin güçlendirilmesini emretmişti. Ayrıca ordunun kış şartlarında bir savaşa hazırlıklı olmalarını da istemişti. Lonca başkanı Gildor ve Vekil Baheshtur'a ise kervanlara ve köylere koruma birliklerinin gönderilmesini istemişti. Özellikle Narra şehri civarındaki köylere daha çok dikkat edilmesini emretmişti. Son olarak Rolf'e verdiği emirde Mareşal Lord Lakhem ile Nelag kalesi lordu Lord Tulug'a haber vermesini istemişti. Lakhem'e önce Tulga'dan gelen birlikleri Distar'da bekleyip daha sonra Nelag'a yola çıkmasını emrederken, Lord Tulug'a saldırıya hazır olmasını emretmişti.

Kısa sürede kış şartlarında bir sefere hazır olan ordu Tulga'dan çıkıp yarım gün geçmeden Distar'a varmış, oradan da bir gün bir gecede Nelag'a varmıştı. Kendilerini karşılayan Lord Tulug hemen askerlerin istirahat etmesini istemişti.

Khudan şehri hareketli bir günde Veagir lordlarının yarısı toplanmıştı. Mareşal Boyar Naldera emredildiği üzere orduyu toplamış ve yolculuk hazırlıklarına girişmişti. Kış şartlarına her daim hazır olan ordu 10.000'i geçkin askerden oluşuyordu. Kuşatma kuleleri ve mancınıklar kış olduğu için alınmamış ancak koçbaşı ve duvar merdivenleri mecburen alınmıştı. Boyar Naldera, erzak temini ile uğraşırken oğlu Boyar Marmun'a ise ordunun geçeceği yolun ve kuşatılacak kalenin etrafında keşif yapmasını istemişti. Bunun üzerine yanına 150 kadar süvari alan Marmun, Nelag'a doğru yola çıkmıştı.

Svadya tarafında ise Kont Montewar kraliçenin emri ile topladığı 1000 kadar askeri Narra garnizonuna götürmüş ve babası Kont Ryis ile birlikte Narra'ya konaklamaya kalmıştı. Svadya, Yafes'i iki taraftan sıkıştırmanın hesabını yaparken temkinli davranıyordu. Beklemedikleri bir savunma ile karşılaşmaktan çekiniyordu. Her ne kadar küçümseler de büyük bir orduya ve eğitimli bir halka sahipti. Halkın oluşturacağı Milis kuvvetleri Svadya askerlerini zor bir duruma sokma ihtimali vardı. Aynı zamanda Svadya lordları, Sarranidlerle çıkacak bir savaş için de yavaştan hazır yapıyorlardı.

23 Kasım günü yola çıkan Veagir ordusu, zorlu kış şartlarında geçen üç günlük yolculuğun sonunda Nelag kalesi önlerine varmıştı. Ordunun başında bulunan Boyar Naldera hemen ordugah kurularak ateşker yakılmasını emretmişti. Bir yandan kar atıştırırken diğer yandan Hanun köyü civarına ordugah kurulmuştu. Kalradya askerleri zırhlarının içine giydiği yün kıyafetlerle ve yaktıkları ateşle ısınmaya çalışırken, en yüksek kuledeki gözcü geldiklerini haber vererek hazır olmalarını işaret etmişti. Bir anda deri eldivenli ellerine mızrakları alan askerler surların üzerine dizilmiş, önlerine ise yay ve arbalet alan okçular dizilmişti. Kale kapısı tamamen kapatılarak tahta ve taş bloklarla desteklenmiş, iç kalenin üstüne ve avluya birer mancınık yerleştirilmişti. Lord Tulug'un ve krallığın sancakları surlarda dalgalanırken kalabalık ordugahda da ateşler yakıldığı gözlenmişti. Tahmini 12.000 civarındaki ordu zaten boşaltılmış olan Hanun köyüne yerleşmişti. Köydeki her şey ahalisi ile birlikte kaleye alınmıştı. Tulbuk kalesinden gelmesi beklenen erzak yardımı gece gelmiş ve gizlice kaleye sokulmuştu. Gece kar yağışı durmuştu. Geriye açık bir gökyüzü ve sessiz bir ortam bırakmıştı. Kaledeki asker sayısı 5000'i aşıyordu. Bu sayının 3'te 2'si piyade, kalanı ise okçuydu. Kuşatmanın başlaması beklenen sabah düşman ordusunun bir kısmı sanki eksilmiş gibiydi. Kale lordunun odasında Lord Tulug ve Lord Lakhem tartışırken bir haberci odaya girerek Bhulaban köyünün yağmalandığını ve Sungetche kalesinin abluka altına alınarak giriş çıkışların engellendiği haberini getirmişti. Şaşıp kalan lordlar düşmanın gece rahat durmadığını ve eksikliğin nedenini anlamıştı. Bu haber hiç hoşlarına gitmemiş ayrıca bu haberi tez krala ulaştırmak gerektiğini düşünmüşlerdi.

Düşman askerleri öğleye doğru havanın azıcık ısındığı vakitte sıralanmış ve kuşatma için vaziyet almışlardı. Veagir askerlerin kenarı kürklü, ucu sivri miğferleri sıra sıra diziliyken, okçuların uzun yayları mızrak gibi görünüyordu. İçlerine kalın kıyafetler giyildiği belli olan zincir zırhlar, zayıf güneş ışığında parlarken askerlerin kalkanları üzerindeki semboller dikkat çekiyordu. Ondan fazla farklı sancak bulunan ordu, zırhlı atının üzerinde gelen Boyar Naldera ile hazır ola geçmişti.

Okçular Naldera'nın emri ile atış yapmaya başlamıştı. Seri atış yapan Veagir okçuları dakikada 15 ok atabiliyordu. Kalede ise askerler kalkanlarını yan yana getirerek adeta bir çatı oluşturmuş ve kurulan mancınıklar kaya fırlatmaya başlamıştı. Mareşal Lakhem surun üstünde, piyadelerle omuz omuza dururken Lord Tulug kulenin üstünde okçularla beraber atış yapıyordu. Ancak kaleden atılan oklar düşmanın okuyla kıyaslanamayacak kadar zayıftı. Düşman piyadeleri hemen merdivenleri surlara yaklaştırmak için harekete geçmişti. Koçbaşının ise yanında birer bölük okçu ve piyade hücum ediyordu. Merdiven dayamaya hazırlanan askerler yolu yarılamışken mancınıklardan zor sıyrılıyordu. Okçular kale surlarındaki deliklerden de atışlar yaparak piyadelere ağır zaiyat verdiriyordu. Bu şartlar altında daha fazla ileri gidilemeyeceğini farkeden Naldera tüm piyade hücum emri vererek kendi de harekete geçmişti. Birden 6000 kadar piyade hücuma kalkmış ve 3000 kadar okçu da peşlerinden yavaşça ilerlemeye başlamıştı.

Merdivenler dayanmaya başlamış hatta bazı askerler tırmanmaya çalışıyordu. Surda merdivenler geri itilirken yenileri geliyordu. Koçbaşı kapıya dayanmış zorlarken içerdeki askerler tutmaya çalışıyordu. Kapı taş blokların desteğiyle hareket dahi etmezken surdaki okçular koçbaşını hedef almışlardı. Merdivenlerin etrafına toplanan düşman piyadeleri tırmanmayı beceremezken üstüne kayıp üstüne kayıp vermişti. Boyar Naldera en arkada askerlerine hücum diye bağırırken oğlu Marmun da okçularla beraber atış yapıyordu. Mareşal Lakhem dayanmalırını ve içeri kimseyi sokmamaları için bağırırken kendi de merdivenleri tırmanan askerleri öldürüyordu. Koçbaşının yanındaki askerlerin yarısı ölürken kuvvetli vuramadığı için geri çekilmişti. Merdivenlerdeki askerler de yorulmuşlardı. Askerlerin cesetleri sur dibine düşerken kalede fazla kayıp yoktu. Okçuların da okları bitmiş ve geri çekilmeye başlamıştı. Tüm bu şartları göz önünde bulunduran Naldera geri çekilme emri vermişti zira kış olduğu için hava da erkenden kararmıştı.

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin