Şövalyeler Geliyor

119 6 8
                                    

Tulga şehrine ölümden kaçar gibi at süren bir grup yaklaşmıştı. Kervan muhafızı kıyafetleri, kaynatılmış deri zırhlarıyla fevkalade at sürüyorlardı. Baş Muhafız Praes şehir kapısının üstündeki surda teftiş halindeydi. Bir eli kılıcının kınında, diğeri kemerinde sakince surun üstünde yürüyordu. Şehir dışındaki topraklara baktığında şehre gelen grubu görmüştü. Atlarını deli gibi süren askerler kapıdan yıldırım hızıyla girdiğinde Praes hemen surdan aşağı inmiş ve saray kapısında beklemeye koyulmuştu. Saray kapısına kadar gelen askerlerden en öndeki atından atlayarak Praes'e gelmiş:
-Komutan Praes. Biz gönderilen keşif birliğindeniz. Pusuya düştük. Komutan Rolf bana kaçmamı ve kervan birlikleriyle şehre gelmemizi emretti. Aradığımız şey o ormanda. Rolf esir düştü veya öldürüldü. Hemen majestelerine bildirmeliyiz." demişti bir nefeste. Praes:
-Rolf esir mi düştü? Bu çok kötü. Ancak, aradığımızı bulduk demek. Gel benimle, majestelerinin huzuruna çıkacağız. Orada her şeyi anlatırsın." demiş ve askeri de yanına alarak kapıdan saraya girmişti. Avluyu hızlı adımlarla geçerek üstü açık salona giden merdivenleri tırmanmaya başlamışlardı. Salonun kapısındaki muhafızlar kralın içerde Lonca Başkanı Gildor ile konuştuğu söylenmiş ve görüşme talebi içeri iletilmişti. Kapının açılması ile içeri giren Praes ve asker krallarına selam vermişlerdi. Praes:
-Majesteleri. Bu asker gönderdiğimiz keşif ekibinden. Aradığımızı bulduğumuzu söylüyor. İzninizle anlatsın." demişti. Yafes eliyle işaret verdiğinde asker her şeyi anlatmıştı.

Nigruma şehri hareketli bir gün geçirirken Şövalye Vasilyon masada diğer komutanları ile oturuyordu. Vasilyon
-Savaşı buradan uzak tutmak için orduyu kuzeye çekmeliyiz. Ehlerdah'ın da kuzeyine. Yafes evimizi öğrendi. Ordularını buraya sürecektir." demişti. Orta yaşlarda bir komutan:
-Ushkuru civarına yerleşebiliriz efendim. Dhirim'e de yakın olmuş oluruz. Tardus'un yakınında oluruz." diyerek fikrini belirtmişti. Ondan daha yaşlı olan bir komutan:
-Asıl dostumuz Yaroglek değil mi? Efendim bence Reyvadin'e yakın bir yere, Dramug Kalesi yanındaki ormana konuşlanabiliriz." diyerek başka bir seçenek söylemişti. Komutanlarının fikirlerini dinleyen Vasilyon haritayı inceleyerek en uygun yere karar vermişti. Komutanlara:
-Komutanlarım. Hepinizin fikri yerinde ancak yeterli değil. Yafes'in ordusu bizden kalabalık. Dağılırsak daha kolay bir hedef oluruz. Amere ovasına yerleşip tek cephede savaşmak daha mantıklı olacaktır. Hazırlıkları hemen bitirin. En kısa zamanda yola çıkacağız." demiş ve nihai kararını belirtmişti. Lord Şövalyeyi selamlayan komutanlar salondan çıkmıştı. Vasilyon Rolf'ün tutulduğu kafese giderek bilgi almak istemişti. Bir kova suyu yüzüne atan Vasilyon:
-Söyle bakalım siyah komutan. Yafes'in kaç askeri var, önemli komutanları kim, önemli kışlaları nerede. Söyle canını bağışlayıp orduma alayım. Seni umursamayan bir krala sadık olman anlamsız. " diye sormuştu . Rolf başını kaldırıp Vasilyon'a bakmış ve gülerek:
-Ooo size de günaydın sör. Bu siyah itlerinden şikayetçiyim. Kahvaltımı hala vermediler. Aslında dün akşam yemeğimi de vermemişlerdi." demişti. Kendisiyle alay eden Rolf'e sert bir tekme atan Vasilyon hiçbir şey öğrenemeyeceğini biliyordu. Ama yine de askerlerine onu hırpalayarak bilgi almasını istemişti.

Tüm ayrıntıları anlatan asker ve Praes odadan çıkarken Mareşal Alayen de aynı anda salona girmişti. Düşünceli ve sinirli olduğu belli olan krala selam veren Alayen, en uzak sandalyeye oturmuştu. Yafes:
-Mareşal. Ordularımız hazır mı? Kaç kişi var? Garnizona kaç kişi bırakıldı? " diye sormuştu. Alayen:
-Komiser Miles ile yaptığımız son toplantıda toplam 35.000 eğitimli ve sağlam askerimiz olduğunu hesapladık efendim. İlaveten sınır kalelerine 2000, iç kalelere 1000, şehirlere 4000 ve Tulga'ya da 5000 asker garnizon olarak bırakılacak. Lordlarımız ordularını hazırladı ve sefer emrinizi beklemeye koyuldu majesteleri." diyerek raporunu aktarmıştı. Yafes cevapdan memnun gibiydi. Ayriyeten 500 kraliyet muhafızın 300'ü de Tulga'da bırakılacaktı. Yafes:
-Savaş başladı mareşal. Tüm krallara destek talebi gönder. Şövaleyeleri tarihe gömmek için destekleri bize lazım. Ordugahı Dashbigha'nın güneyine kuralım. Tüm lordlara haber ver oraya konuşlansınlar." demişti. Yafes'in moralinin bozuk olduğunu anlayan Alayen nedenini merak ediyordu. Ancak sormaya cesaret edememişti. Komutan Rolf'e olanları biliyordu. Uzun zamandır kralın yanında olduğunu da biliyordu. Odadan çıkarken hala düşünceli krala bakmış ve salondan çıkmıştı.

Toplantıdan iki gün sonra siyah sancaklı ordu ormanın içinden geçiyordu. Şövalye Vasilyon ordunun başında miğferini takmamıştı. Ordu Yalibe önünde ormandan çıkmıştı. Köy halkı dışarıya çıkmamış ama pencereden izlemeye koyulmuştu orduyu. 15.000'i geçkin ordu Amere'ye kadar mola vermeden ilerleyecek ve orada Yafes'i beklemeye koyulacaktı. Rolf piyadelerin arasına elleri bağlı şekilde esir edilmişti. Aç susuz yavaşça yürürken mızrak dürtüleri ile arada bir hızlanmak zorunda kalıyordu. Ordu ilerlerken iki Veagir muhafızı önden yaklaşmıştı. Tüm orduyu durdurmak istemeyen Vasilyon yanlarına çağırmıştı muhafızları. Yanında at süren muhafızlardan biri:
-Lord Şövalye. Kral Yaroglek'in selamlarını getirdim. Kralımız size destek olacak birlikleri Amere civarına gönderecek. 5.000 süvari ve 5000 piyade emrinizde olacak." demişti. Daha sonra hızla at sürerek uzaklaşan muhafızlara bakan Vasilyon yanındaki komutanlarına:
-Bu soylu aptallar birbirlerini yok etmek için emrimize ordu bile veriyor. Yafes'i bozkıra gömdüğümüzde onları rahat bırakacağımızı zannediyor. Neyse, Komutan Barnes Reindi kalesinde Kont Plais seni bekliyor olacak. Tardus'un destekleri kalede. Erzak ve biraz birlik sözü vermişti." diyerek Reindi'ye yolcu etmişti komutanını. Komutan Barnes ve bir manga askeri ayrılarak batıya yönelmişti.

Reyvadin şehri kış bitmesine rağmen hala karla örtülüydü. Şehir halkı yavaş yavaş canlanırken saray sessizdi. Kralın büyük bir birliği savaşa göndereceği konuşuluyordu. Ancak ortada bir savaş olmadığı için dedikodudan ibaret olduğu da söylenenler arasındaydı. Tahtında oturan Kral Yaroglek gönderdiği askerlerin gelmesini bekliyordu. Bir yandan da yaptığı planları düşünüyordu. Zira Şövalyelerle olan ilişkilerini çok az kişi biliyordu. Gönderilmeye hazırlanan 10.000 askerin de saha talimi için gittiğini sanıyordu tüm krallık. Serbest kalmış Boyar Naldera gönderilecek ordunun başına geçirilmişti. Yaroglek:
-Naldera. Umarım bu kez de beni hayal kırıklığına uğratmazsın. Şövaleyelere destek veriyoruz ama aynı zamanda Yafes'i de karşımıza alacağız."demişti. Naldera:
-Geçen sefer olanların hepsi benim suçum değildi majesteleri. Gözcülerimizin hatası yüzünden ağır kayıplar verdik. Bu sefer farklı olacağını seziyorum." demişti. Yaroglek:
-Savaş kaybedilecek gibi olursa ordunun tamamıyla buraya çekil. Yafes Şövalyeleri bitirirse ilk hedefi biz oluruz. Tardus'un ordusu umurumda olmaz." demişti.

Komutan Barnes Reindi önlerine geldiğinde kale çanlarını duymuştu. Kont Plais'in beyaz üstüne siyah kırmızı kareli şeritten oluşan sancağının dalgalandığı surlarda, hiç de dostça bakmayan askerler şövalye grubunu izliyordu. Orta yaşlı ve kısa saçlı Komutan Barnes top sakalıyla oynarken kapı açılmış ve iki muhafız dışarı çıkmıştı. Ellerinde uzun ve sivri mızrakları tutan muhafızlardan biri:
-Komutan Şövalye. Kont Plais sizi burada karşılayacak. Bir önlem olarak düşünüp özürlerini sunuyor." demişti. Daha sonra kapıdan bir muhafız grubuyla Kont Plais çıkagelmişti. Sarışın ve genç olan Kont atının üstünde gelerek:
-Hoş geldiniz Lord Şövalye. Biz de sizi bekliyorduk. Casuslara, gözcülere mahal vermemek için dışarıda buluşmamız daha uygun olurdu. 3.000 okçu ve 2.000 piyade ile size destek olacağız. Ayrıca iki kervan dolusu levazımat da yola çıkmayı bekliyor." demişti.

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin