Prens Ve Casus

83 7 0
                                    

Kara Şövalyelerin yenildiği haberi tüm diyara, hanlara, kasabalara yayılıyordu. Diğer devletler için önemsiz görünse de Kalradya Devleti ve halkı için önemliydi. Köylüler zafer haberi ile yavaş yavaş evlerine dönmeye başlamıştı. En yakın kalelere ve şehirlere sığınan köylüler, yaşlılar önderliğinde geri dönüyordu. Arta kalan şövalyeler devriyelerce tek tek avlanıyordu. 15-20 süvariden oluşan bir devriye ölümüne kaçan bir şövalye birliğini takip ediyordu. Malayurg yakınındaki ormana kadar takip edilen şövalyeler hiç düşünmeden ormana dalmışlardı. Atlarından inen devriye askerleri kılıçlarını çekmiş ve ormana dalmışlardı. Başlarındaki komutanı takip eden askerler giderek sıklaşan ormanda şövalyelerden bir iz arıyordu. Siyah siluetler veya kara botlarla bırakılmış ayak izlerini görmek için her tarafa dikkatlice süzüyorlardı. Bozkır çamlarının seyrekleştiği ve çalıların hakim olduğu bir yere gelmişlerdi. Askerlerden biri uzaktan parlayan bir şey görmüştü. Hemen sesli bir şekilde:
-Komutanım. Şurada parlayan bir şey var. Siyah bir zırh parçasına benziyor." demiş ve hızlı adımlarla parlayan cisme gitmişti. Eline alarak komutanına siyah şövalye miğferini göstermişti. Biraz daha ilerlediklerinde yerde yatan aradıkları şövalyeleri bulmuşlardı. Komutan keyifle kılıcını kınına sokmuş ve öldüklerini teyit etmek için yakınına gelmişti. Elini şövalyenin miğferine attığında omzundan tutan şövalye onu yere düşürmüştü. Bir anda ne olduğunu anlayamayan askerlerin etrafını şövalye ve milis kıyafetli adamlar sarmıştı. Komutanı tutan şövalye kılıcını çekmesine fırsat vermeden bacağından çıkardığı hançeri boğazına saplamıştı. Göğsüne boşalan kanı aldırış etmeden hızlı bir hamleyle çıkarmıştı. Kılıçları kınlarında olan askerler milis ve şövalye arasında can vermişti.

Çalıların arasından çıkan temiz kıyafetli bir adama bakan milis:
-Komutan Ratorem. Hepsi öldü efendim. İşte komutanları da burada." demiş ve yerde yatan boynunun aşağısı kıpkırmızı olmuş askeri göstermişti. Habere pek sevinmediği belli olan Ratorem:
-Sizi aptallar. Fazla kan akıtmayın demiştim size. Bayıltın yeter demiştim. Şimdi ne işimize yarar bu kıyafetler. Neyse sağlam olanları alın ve milisler giysin." demişti. Kıyafet değiştirme işlemi yapılırken çalıların arasından kahverengi saçları kapüşonunun altından belli bir kadın çıkmıştı. Kadını gören Ratorem gülümsemiş ve nazikçe elini uzatarak:
-Leydim Catrix. Tertibimiz yavaş yavaş işliyor. Akşama kalmadan bu milislerle Tulga'ya gideriz." demişti. Sinsi bir gülümseme ile abisine bakan Catrix:
-Nazik olma işini beceremiyorsun. Askerlerin senden de aptal sanırım. 20 kişiden 8-9 kişiyle mi geri dönecek bu devriye. Tanrı yardım etsin, senin gibi bir aptal ile Kalradya'nın en önemli sarayına girmek zorundayım." demişti. Kardeşinin bu tür konuşmalarına alışkın olan Ratorem kabalaşmış ve:
-Bu kadar kolaysa sen yapsaydın küçük fahişe. Yarım akıllı askerlere kuyruk sallamaya benzemez bu iş. Sen hazırlan işte akşama yola çıkar sabaha saraya varırız. Toprak rengi kafanı kraliçenin yanına nasıl gireceğini düşünmekle meşgul et." demişti. Akşam olduğunda devriye kıyafeti giyen milisler, Ratorem ve Catrix yola koyulmuştu. Asil bir aileden geldiklerimi göstermek isteyen iki kardeş zengin kılığına bürünmüştü. Tulga surlarına yaklaştıklarında şehirdeki hareketlilik iyice artmıştı. Zira Kral savaştan sonra ilk defa başkente gelecekti.

Reindi kalesinden yükselen duman uzaklardan görünür olmuştu. Yıkık surların ve parçalanmış kapının arkasında Yafes'in askerleri nöbet tutuyordu. Esir alınan askerler kalenin zindanına götürülüyorken cesetler de temizlenmeye çalışılıyordu. Kapısı ağır hasar alan lordun salonunda oturan Yafes, Lord Belir ve Lord Ayyam son durum değerlendirmesini yapıyordu. Yafes:
-Reindi ve Rindyar Svadya için sadece bir başlangıç. Ordumuz Dhirim surlarına sancağımızı diktiğinde Tardus ihanetin bedelinin ne olduğunu öğrenecektir." demişti. Lord Belir:
-Rindyar'dan da iyi haber geldi majesteleri. Lord Meltor kalenin kontrolünü almış. Sizden emirleri bekliyor." diyerek Meltor'un gönderdiği mektubu uzatmıştı. Yafes mektuba bakarken Lord Ayyam:
-Hedefimiz direk Dhirim olacak majesteleri?" diye sormuştu. Mektubu masaya bırakan Yafes:
-İlk önce Tulga'ya gitmeliyim. Kraliçemin doğum vakti yaklaştı. Ama arkaplanda savaş hala devam edecek. Lord Meltor birliklerinin bir kısmını Dramug'a, Lord Tonju ve Nuwas'a göndersin. Dramug muhasarası uzamamalı. Onlar Reyvadin için Mareşal ile harekete geçtiğinde biz de Dhirim'e varmış oluruz. Siz ordugahı orada kurun ben em hızlı şekilde dönmüş olurum." diyerek ayağa kalkmıştı. Lordlar da ayağa kalkmış ve kale avlusuna giden krallarını takip etmişti. Atına atlayarak Baş Muhafız Praes ile kaleden ayrılan Yafes en hızlı şekilde Tulga'ya varmayı hedeflemişti. 

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin