İnsanların sesleri asabımı bozuyor ve onlara öldürücü bakışlar atmama sebep oluyordu. İlk üç derse girmiştim ve şu an moladaydım. Bahçedeydim ve insanların açtığı sergi büyük kalabalığa yer vermişti. Biraz hava almak istemiştim ancak sesler cidden sinirlerimi bozuyordu. Zaten Hoseok da yoktu üzgündüm bunlar da üstüne tuz biber olmuştu.
Hoseok sınıfa gelmemişti çünkü sanırım sabahki dersi almamıştı. Oturduğum ağacın altından gelen geçen insanlara bakıyordum, hepsi bir telaş içerisinde sanki bir yerlere yetişmek ister gibiydiler. Bıkkınlıkla nefes verip gözlerimi fakültenin kapısına diktim.
Dikmez olaydım. O da neydi?
Hoseok saçlarına ne yapmıştı? Tanrım çenem ağrıyordu çünkü ağzım 5 dakikadır açık Hoseok'a bakıyordum. O da beni fark etmiş olacaktı ki yanıma yürümeye başladı. Anında toparlanıp kendimi düzeltip ayaklandım. O bana yaklaşırken kalbim depara koşuyor gibi atıyordu.
Kızıla boyadığı ve perma attırdığı saçları ona ayrı bir hava katmış onu afetlikten nirvanaya çıkarmıştı. Benim permalı saçlara zaafım vardı, neden böyle yapmıştı ki şimdi?
"Selam Yoongishii. Ne yapıyorsun burada?" Sanırım ölmüştüm ve cennetteydim. Bu kadar güzel gülüp bir de üstüne ismime o eki eklemesi beni fena devirmişti. Yutkunarak elimi havaya gelişi güzel salladım. "Hiç, derse girmeden önce soluklanayım dedim, beynime oksijen daha fazla gider diye ama oksijen bende ters etki yapıp karbonmonooksit gazına dönüştü ve şu an kanımdaki demirle iş birliği yapıp nefes almamı engelliyor."
Son sözlerimi mırıldanarak söylediğimde Hoseok sözlerimi anlamadığını belirten birkaç garip bakış atmıştı. Yutkunup salak bir sırıtışla geçiştirdim. "Yok bir şey iyiyim ben." Külliyen yalan. "Saçların çok yakışmış Hoseok." Hem de nasıl.
O ise söylediklerimle kızarmış ve gözlerini kaçırıp gülümseyerek saçlarını karıştırmıştı. Ben de o saçlara dokunmak istiyorum. Ağlayacaktım. "Teşekkür ederim Yoongishi. Sınıfa gitsek mi artık ders 3 dakika sonra başlayacak." Saatine bakıp söylediğinde başımı sallayıp önden yürümeye başladım. O da yanımda yerini aldığında heyecandan titrediğimi fark ettim.
Hislerime bir türlü engel olamıyordum. Bu kadar çabuk olması garipti ancak ne yapardınız insanoğlu böyleydi. Güzel yüzüne bakarak sınıfa girdiğimizde tüm gözler bize çevrilmiş Hoseok'un kız sınıf arkadaşlarından bazıları fangirl gibi çığlık atarak yanımıza gelmişlerdi. Ne yani, ben daha çok beğenmiştim ve eriyordum ancak ben çığlık atıp garip garip hareketler yapıyor muydum? Hayır ve bu kesinlikle haksızlıktı.
Hoseok gülümseyerek benim sırama geçtiğinde ben kızlara kıskançlık dolu bakışlar atmakla meşguldüm. Dejavu yaşadım bir saniye, ne dedim ben? Hoseok benim sırama mı oturmuştu? Şaşkınlıkla Hoseok'a dönüp yanına yürüdüm. "Hoseok?" Kitaplarını çıkarırken bana bakıp devam etmemi isteyerek hm'lamıştı. "Sen ön sırada oturmayacak mıydın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctors | Sope
FanfictionBeyin cerrahı Min Yoongi, kalp cerrahı Jung Hoseok'un kalbine beyninden vurulmuşçasına aşık olur. @btsfan01suga'ya ithafen ♥