Tiz bir ses kulaklarıma dolduğunda huysuzlanarak başımı yastığımın altına sakladım. Sabahın köründe uyanmak zorunda değildim ve tanrı aşkına bana bunu neden yapıyordun anne?! Popoma aldığım darbeyle sızlanarak başımı yastığın altından çıkardım ve gözlerimi açıp ağlar gibi sesler çıkardım. Annem bir eli belinde yatağımın yanında dikilmiş bana bakıyordu. "Bay Min, evine arkadaşın gelecek ama sen hâlâ uyuyor musun? Kalk hemen evi toparlayıp kahvaltı hazırlamamız lazım. 5 dakikaya salonda göreceğim seni." Annem son sözünü de edip odadan çıktığında tekrar başımı yastığa gömdüm ve acıyan popomu ufaladım. Annemin eli de ne ağırdı be!
Arkadaşım dediği kişi Hoseok'tu. Buraya gelecekti ve burada ödevi yapacaktık. O geceden sonra cuma günü okulda birbirimizden numaralarımızı almış ve benim evime gelmesi için sözleşmiştik. O gece çok güzel geçmişti. Hoseok inanılmaz bir özveri ile çalışmış karaciğer dokusunun altını üstüne getirip tüm verileri ortaya dökmüştü. Benim sakarlığım tutmuş laboratuvarı biraz batırmıştım ancak ikimiz de oldukça eğlenmiştik. Hoseok ile günden güne aramız daha iyi oluyor ve birbirimize ısınıyorduk. Başlardaki fangirl havam şu an yoktu. Sadece anın tadını çıkarmaya çalışıyordum ve evime geleceği için oldukça mesuttum.
Haftasonu olmuştu ve annem evime gelmişti. Cumartesi gününü annemle iyi bir şekilde geçirmiş onunla evim için alışveriş yapmış ve gece de ona sarılarak onun istediği diziyi izlemiştik. Bu gerçekten ruhuma iyi gelmişti. Şimdi ise pazar günündeydik ve Hoseok sabah kahvaltısına bize gelecekti. Ardından ise çalışmalara devam edecektik.
Tekrar annemin sesini duyduğumda kalkmam gerektiğini anlamış ve üstümdeki örtüyü hızla atmıştım. Doğrulup esneyerek penceremden dışarıya baktım. Kapalı hava oldukça güzel görünüyordu, seviyordum bulutları. Bacaklarımı yataktan sarkıtıp geceden bıraktığım terliklerimi giydim ve ayaklandım. Saçlarımı karıştırarak odamda bulunan banyoya girdim.
Çişimi yaptıktan sonra ellerimi ve yüzümü iyice yıkadım ardından ise kağıt havluyla kurulayıp banyodan çıktım. Üstümü değişse miydim acaba? Bence Hoseok eşofmanlı olmamı dert etmezdi. Gerçi annem kızabilirdi ancak şu an çok üşeniyordum. Üstüme bir hırka alıp odamdan çıktım ve mutfakta bulunan annemin yanına gittim.
"Günaydın oğlum sonunda kalkmana sevindim. Şimdi gidip salonu ve odanı toparla. Ben kahvaltı hazırlıyorum." Dudak büzerek annemin belini sarıp yanağına öpücük kondurdum. Uzun zamandır böyle iyi hissetmiyordum, annem iyi ki vardı. "Teşekkür ederim anne. Kendini çok yorma lütfen, basit bir kahvaltı da yeterli bizim için." Annem gülümseyerek bana baktığında ben de gülümsedim ve tekrar yanağını öpüp mutfaktan çıktım. Eminim ki annem beni dinlemeyip mükellef bir kahvaltı hazırlayacaktı.
Salona geldiğimde dün annemle oturduğumuz koltuğun üstündeki örtüleri alıp katladım ardından yastıklarla beraber onları dolaplarına bıraktım. Şükür ki annem gelmeden önce evi temizlemiştim yoksa ev tozdan görünmeyecekti. Çok da dağılmayan salonu dakikalar içerisinde düzeltip kendi odama geçtim. Benim odam büyüktü ve burada çalışacaktık. Neredeyse tüm kitaplarım odamdaydı. Hoseok'u odama atacaktım, bunun için epey bir sabırsızlanıyordum.
Düşüncelerimle sırıtarak dilimi iç yanağıma bastırdım. Vakit kaybetmemek adına hızla odamdan gereksiz eşyalarımı çıkardım. Ardından önceki günden kalan kıyafetlerimi katlayıp dolabıma yerleştirdim. Masamın üstündeki kitaplarımı da kitaplık raflarına dizdiğimde yatağa geçip örtüsünü düzelttim. İşte işim bitmişti.
Banyoya geçip dişlerimi fırçaladım ve peşinden yüzümü kremleyip saçlarıma düzgün bir şekil verdim, karışık durmasından iyiydi. Parfümü de alıp her yerime döktükten sonra odama geçtim. Parfümü odama da boşalttığımda iyi iş çıkardığımı düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctors | Sope
FanfictionBeyin cerrahı Min Yoongi, kalp cerrahı Jung Hoseok'un kalbine beyninden vurulmuşçasına aşık olur. @btsfan01suga'ya ithafen ♥