Uzun uğraş ve dil dökmelerim sonucu Hoseok'u aynı eve taşınmaya ikna edebilmiştim. 2 hafta geçmişti ve biz çok hoş, mini minnoş bir ev bulmuş, dün itibariyle taşınmıştık.
Şu an bir elimde kitabım diğer elimde temizlik bezi ile son kalan kitaplarımın tozunu alarak kitaplığıma yerleştiriyordum. Bugün pazar günüydü yani bizim için tatil ve bolca dinlenme demekti.
Birkaç dakika sonra kitapları dizmeyi bitirdiğimde temizlik bezini ve spreyi alarak odamdan çıktım. Banyoya geçip elimdekileri bırakıp ellerimi yıkamaya başladım. Aynadan bakarken birden Hoseok'u görmemle şaşırsam da gülümsedim ve ellerimi durulayıp ona döndüm. Bu görüntüye çokça kez şahitlik yapacaktım buna eminim.
Ben havluyu almış ellerimi kurularken o, bedenini kapı pervazına yaslamış, kollarını birleştirmiş ve bana bakarak konuşmuştu. "Evde hiç yiyecek yok. Alışverişe mi çıksak?"
Söyledikleriyle alt dudağımı ısırarak elimdeki havluyu yerine bıraktım ve Hoseok'a yaklaştım. "Kesinlikle gitmeliyiz Hoseok. Hatta bugün aldığımız yiyeceklerle beraber bir akşam yemeği hazırlayabiliriz. Ne dersin?"
Hoseok güzel gülümsemesini bana lütuf ederken ben de gülümsedim ve banyodan çıktık. "Olur tabi. Eğleneceğiz gibi hissediyorum."
Hoseok şu an o kadar güzel gülümsüyordu ki bir an varlığımdan şüphe ederek cennette olup olmadığımı kontrol etmiştim. Sanki onu bu eve gelmek için hiç zorlamamışım gibiydi. Bu evi kendisi beğenmişti, eşyalarını taşırken ve yerleştirirken de oldukça memnun görünüyordu.
Hislerim artık tarif edemeyeceğim düzeye gelmişti. Sadece oturup saatlerce Hoseok'u izleyebilirdim. Onun yanında hiçbir şey yapmadan ayakta dursam bile mutlu olurum gibi hissediyordum.
Salona geçtiğimizde koltuğumuza oturduk ve birbirimize doğru döndük. "O zaman şöyle yapalım. Birazdan hazırlanıp çıkalım, ileriki semtte bir pazar var. Adına Hwagae Market deniyor. Alışverişimizi orda yapar sonra eve döneriz. Ardından yemeklerimizi hazırlar ve yeriz. Sonrasında da akşam mısır patlatır film izleriz. Uyar mı?"
Hoseok tek nefeste bunları söylediğinde gülerek başımı sallayıp onayladım. Hoseok heyecanlı görünüyordu ve bir şapşaldan farksızdı. Evimizdeki maceralarımızı açıkçası merak ediyordum ve ilk günümüzün çok iyi geçeceğine emindim.
İkimiz de ayaklanıp odalarımıza geçtik ve hızlıca giyindikten sonra çıkıp holde buluştuk.
"Hoseok ikimiz için de bisiklet alsak mı?"
Hoseok bu dediğimle şaşırsa da gülümsemesini eksiltmemişti. Hırkasını giydikten sonra botlarını da giyip bana baktı. "Aslına bakarsan iyi bir fikir. Hastaneye bile bisikletle gidebiliriz."
Hoseok bisiklet fikrini benimserken ikimiz de hazırlanmış ve evden çıkmıştık. Sonbahar mevsiminin sonlarındaydık, hava güneşliydi ancak soğuk kendini hissettiriyordu. Yanımda yürüyen Hoseok'tan gözlerimi bir saniye olsun ayırmıyordum.
Onunla beraber olmak farklı hissettiriyordu. Aşk tıpkı divan şiirlerinde anlatılan şarap gibiydi. Sizi sarhoş ediyordu. Ben çoktan bir ayyaş olmuştum ancak Hoseok'un duygularının aşk olduğundan henüz emin değildim.
Hoseok, önümüzde bizim tarafa doğru yürümekte olan yan komşumuzu selamlamak için başını eğdi. Bu yaşlı teyze çok tatlıydı ve biz dün evi taşırken bize Japon mantısı getirmişti. Bu yaşında elinin lezzetinin eksilmemiş olması şaşırtıcıydı.
Yaşlı teyzeye ben de gülümsedikten sonra bana bakan Hoseok'a baktım. "Yoongi deniz ürünleri alalım mı? Canım karides çekti."
Minik bir çocuk gibi söylediği sözlerden sonra gözlerim kısılarak gülümsedim ve başımı salladım. "İstediğin her şeyden alabiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctors | Sope
FanfictionBeyin cerrahı Min Yoongi, kalp cerrahı Jung Hoseok'un kalbine beyninden vurulmuşçasına aşık olur. @btsfan01suga'ya ithafen ♥