8

6.4K 565 673
                                    

Nefes nefese el havlumu boynuma dolayarak sahanın kenarına geçip kendimi çimlerin üstüne attım, oldukça yorulmuştum. Hoseok ile ödevimizi yaptığımız günden bu yana tam 3 hafta geçmişti. Ödevimizi teslim etmiş en yüksek notu biz almıştık. Sınavlarımızı da başarıyla atlatmış, şimdi ise okulun son günlerini yaşıyorduk.

Şu an basketbol sahasındaydım ve az önce de basketbol oynamıştım. Susuzluktan dilim damağım kuruyordu ve ben havanın sıcak olmasına gıcık oluyordum. Havluyla alnımdaki terleri sildikten sonra ayaklanmaya yeltendim ancak son zamanlardır güzelliğine aşina olduğum ses buna izin vermedi.

"Yoongi!" Sonra ise yanımda bir beden gördüm, istemsizce dudaklarım iki yana kıvrıldı. "Asfalta yumurta kırıp yiyecek bu havada kalkmış basketbol mu oynadın?" Gözlerini kısarak bana baktığında elindeki su şişesini elime verdi. "İç şunu, susuzluktan öleceksin."

Sözleriyle mutlu olup gülümsediğimde o da bana bakıp gülümsedi. "Kanın tatlı olmasa bu hallerine kanmazdım ama işte ne yaparsın bu da senin caziben." Tanrım cidden üstüne atlayacaktım hala konuşuyordu bu Hoseok!

Son zamanlarda sınavlar yüzünden sık görüşemesek bile aramız oldukça iyiydi Hoseok ile. Apaçık ondan etkileniyordum bunu inkar edemezdim ancak önümde kocaman bir engel vardı. Cinsel yönelimini bilmiyordum ve bunu öğrenmeye henüz hazır değildim.

Elime verdiği soğuk suyu bir dikişte bitirip ağzımı elimin tersiyle sildim ve derin bir nefes aldım. İyi gelmişti, tıpkı Hoseok'un bana iyi geldiği gibi. "Yoongi sıralamayı asmışlar ve tahmin et kimler birinciliği paylaşıyor?"

Hoseok benzersiz gülüşünü hiç çekinmeden bana sunarken ben merakla onun devam etmesini bekliyordum. "İsimleri Jung Hoseok ve Min Yoongi olan iki iyi arkadaş." Ellerini birleştirmiş çocuk edasıyla bana bakarken ben bir taraftan çok sevinmiş bir taraftan da Hoseok'un dediği "arkadaş" kelimesine takılıp üzülmüştüm.

Ona mutluluğumu göstermek adına diş etlerimi göstererek ve gözlerimi kısarak gülümsedim. O ise gülümsemesini genişletmiş ellerini çırpmıştı. "Buna çok sevindim Hoseok. Okulun en iyi öğrencileri biziz desene."

Hoseok şu kısacık zamanda bana öyle bir umut olmuştu ki ders çalışmadan önce hep onu düşünüyordum bu sayede sınavlara çok iyi çalışmıştım. Hislerimi tarif edecek kelime bulamıyordum. Hoseok'a olan duygularım bambaşkaydı. Beynim ve kalbim işbirliği yapmış bana daha önce tatmadığım hislerle beraber bir sürü his yaşatıyordu. Bunun adına ne deniyordu bilmiyordum.

"Evet, hadi içeri girelim üstündekileri değiş hasta olacaksın yoksa." Düşünceli halleri salak gibi sırıtmama sebep olurken bir çırpıda ayaklandım ve elimi ona uzattım. Bana bakıp gülümseyerek elimi sıkıca tuttuğunda onu kendime çekerek kaldırdım. Bir süre birbirimize bakarak geçirdiğimiz bu kısa anda gözlerinin de ne kadar güzel olduğunu aklıma kazıdım.

Tanrı aşkına bu çocuk her seferinde bunu yapıyordu! Bakıyor, bakıyor ve bakıyor ama en sonunda hiçbir şey söylemeden yürüyüp gidiyordu. Arkasından koşturup yanına yetiştim. "Şey, Hoseok bu akşam benimle devlet kütüphanesine gelsene, tek başıma gitmek istemiyorum."

Hoseok istifini bozmadan yürümeye devam ediyordu ben ise arkasından koştur koştur gidiyordum. "Olur gelirim bugün pek bir işim olduğu söylenemez zaten." Bu çocuk biraz odundu ancak bu da ona ayrı bir hava katıyordu.

Spor salonuna girip soyunma odasına geçtik, önceki saatten dolabıma bıraktığım kıyafetlerimi çıkarıp Hoseok'a döndüm. "Hızlıca giyineceğim beni burada beklesen olur mu? Çıkma dışarıya." Hoseok şaşkınlıkla karışık başını salladığında duvara yapışık uzun sandalyeye oturdu. Ben ise vakit kaybetmeden üst formamı çıkardım.

Doctors | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin