Direnç
Arda ile birlikte bugün de küçük buzdolabımıza koyabilecek bir şeyler bulmanın huzuruyla karanlık sokakta ilerlerken duydum sesi.
Genç bir kız tiz sesiyle "Yardım edin" diye bağırıyordu.
"Arda duydun mu? "
"Duydum, hadi yardım edelim kıza,"
Daha sonra onun sesini bastıran başka sesler duydum. Bu sesleri biliyordum. Sarhoş sokak serserileri. Arda ile hemen dikkat kesildik ve poşetlerimizi bir kenara bırakıp seslerin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladık.
İkimiz bu ürpertici sokakta bunun gibi şeylerden korkmamamızı sağlayacak yeterince şey yaşamıştık ama gitmek için pek fazla altarnatifimiz de yoktu.
Sokağın sonundaki boş arsadaydılar. İki sarhoş şu an yüzünü göremediğim bir kızın başında dikilmişlerdi. Ama birden irkilip geri çekildiler. Kızı o sırada gördüm.
Eğer birazcık göz zevkiniz varsa bu kızı güzellik kraliçesi falan seçerdiniz. Uzun boylu, kusursuz fizikli ve sarışındı. Üzerinde pembe bir bluz, onun üstünde önü açık siyah bir ceket ve altında uzun bacaklarını saran bir kot pantolon vardı.
Bebek yüzünden beklenmeyecek şekilde sert bakıyordu. Ya da bakmaya çalışıyordu. Titreyen elinde de küçük bir bıçak tutuyordu. Ya da tutmaya çalışıyordu. Korkusuz korkak lafına uyan bir tipti. 'Her neyse' diye düşündüm. En azından cesur görünmeyi deniyordu.
Arda'ya doğru eğildim. "Valla ben de erkek olsam bu kıza asılırdım."
Arda "Direnç lütfen, dalganın sırası değil" diye beni uyardı ama onun da etkilendiği belliydi. Biraz daha yaklaştık.
Arda öne çıkıp "Rahat bırakın kızı" diye bağırınca serseriler bizi ancak o zaman farketti. Arkalarına dönüp sırıtmaya başladılar.
Uzun boylu olan bize doğru bir - iki adım attı. "Bırakmazsak ne olur? "
Arda koyu mavi kazağının kollarını sıvadı. "Ben şimdi gösteririm size"
Arda ve ben dövüşmeye hazır halde kollarımızı kaldırdığımız anda garip bir şey oldu. Gökyüzünü aydınlatan ve kulaklarımızı sağır eden bir şimşek çaktı. Ondan tuhafı iki sarhoş birden sertçe yere düştüler.
Arda şaşkınlıkla ellerine baktı, sonra gözlüklerini çıkarıp temizleyip yeniden baktı. "Onlara dokunmadım bile"
Ben de şaşkındım ama kendimi topladım. Bir elimle kızı, diğeriyle de Arda'yı tutup hızla oradan uzaklaştırdım.
Kendine gelmişe benzeyen kız minnettarlıkla Arda'ya döndü.
"Çok teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın"
Arda kızı hayranlıkla seyretmekten cevap veremedi. Ben de sadece ona teşekkür ettiği için kızmıştım. İğneleyici bir şekilde "Bir şey değil" dedim.
Ama beni duyan kim? İkisi aptal aptal birbirlerine sırıtırken o hallerini görmemek için gözlerimi oymak istedim. Arda gibi zeki biri az önceki tuhaflığı nasıl unutabilmişti. Çocuklara biz dokunmamıştık, yıldırım çarptığını da görmemiştim. Ama arkadaşlar bunu tartışacak durumda değillerdi. Allah'ım kızın adını bile bilmiyorduk.
İkisinin arasına elimi uzatıp sallayarak dikkat çekmeye çalıştım. "Adın ne ve gece vakti, tek başına bu aptal sokakta ne yapıyorsun?
Bakışmalarını böldüğüm için sinir olmuştu galiba. Dik dik bakarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERSİZLER
Genel KurguKaybettikleri ailelerinin sırları ve buldukları tuhaf yeni ailenin getirdiği belalar arasında tek tutunabildikleri yine kendileri olacak dört gencin fantastik hikayesi. Macera dedikleri, fantastik bir takım oyunudur. Takım arkadaşlarına güvendiğin...