Hiçbir zaman otuz yedi sayısının asal bir sayı olduğuna inanmadım. Çünkü düşünsenize, otuz yedi gerçekten de herhangi bir sayıya bölünebilecek bir sayı gibi gözükmüyor mu? On yedi mesela. En olmadı on dokuz. On üç de mi değil? Matematik ne derse desin, otuz yedi sayısını kendi literatürümde asal sayı kategorisine sokmayı asla ama asla düşünmüyordum. Matematik bile bir şekilde yanılabilirdi fakat ben yanılmazdım. O kadar güzel bir sayı, asal sayı gibi bir sınıf içerisinde kategorize edilemezdi. Otuz yedi özeldi.
Okuduğum kitaplarda otuz yedinci sayfaları renkli kalemlerle işaretler, kenarlarını kıvırırdım. Herhangi bir seçim yapamadığım zaman otuz yediye kadar sayar ve rastgele birini seçerdim. Otuz yedi tane pul, gezmek istediğim otuz yedi ülke (ki o kadar ülke olup olmadığını bile bilmiyordum), her sabah odanın kapısının önünde bir yere hareket etmeden yerimde attığım otuz yedi adım...
Ve her gece ışığını en son söndüren o oğlan ile tanışmamdan önce geçen otuz yedi gün...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sönen son ışık﹔ lty
Fanfiction" tamamlandı ✔️„ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀hana 37 sayısına, taeyong ise edgar allan poe şiirlerine aşıktı. hana'nın en sevdiği hayvan kelebekti, taeyong ise ispanyolca bilirdi. hana her gece taeyong'un ışığını söndürmesini beklerdi, taeyong ise ışığını bir türlü sön...