9-) Ama Korkak Gözlerin...

10.3K 755 226
                                    


Nuri hoca  dünyanın en saçma hocası olabilirdi. Hatta bu adamın hoca olduğundan da şüpheliyim. Torpille akademisyan olduğuna emindim. 

 Hangi akedemisyen yeni araba aldım diye marketteki tüm  çikolataları sırtlayıp üniversitede dağıtır? 

 Vizyonsuz herif. 

 Bu adamın anlattığı dersten benim başarılı olmam bekleniyordu. 

 Şükürler olsun ki sürekli ders dinleyen ineklerdenim. Canım ben. 

Ama bu gün ders çalışmayı bırak ayakta duracak halim yoktu. Uykum vardı. Kendimi halsiz ve bitkin hissediyordum. Hocanın anlattığı hiç bir şey beyin duvarlarımı aşamıyordu. Günün benim için başlamadan bittiğini anladım. Gidip biraz uyumam gerekiyordu. 

  Ayben'e mesaj atıp eve gideceğimi söyledim. Ardından telefonumu kapattım. Geri zekalı elli kere arayacak ve beni sinir edecekti. 

 Otobüs durağında beklerken uyumamak için kendimi zor tutuyordum. 

 Durağın önünde siyah bir spor araba durduğunda bile bakmak için gözlerimi zorla açmam gerekiyordu. 

"Selam." Tanıdık ses kulaklarıma ulaştığında gözlerimi aniden açtım. Bu yavşak herifin burada ne işi vardı? 

 "Ne var?" Diye sordum. 

"Seni görünce selam vermek istedim. Sen iyi misin solgun görünüyorsun?" 

"Sana ne? İşine bak!" Onu terselemeyi bir kaç ay öncesine kadar asla hayal edemezdim. Behlül Utku benim için dünyanın en iyi adamıyken bir an da dünyanın en şerefsiz insanı oluvermişti.

 "Bu şekilde beni terslemeye devam mı edeceksin?" 

"Sen ne zaman siktirip gideceksin?" 

  O cevap vermeden otobüsün geldiğini gördüğümde ayaklandım.  Daha fazla konuşmak istemiyordum. Onunla konuştuğumda o gece olan tüm şeyler bir bir aklıma geliyordu ve ben aciz insanlar gibi ürperiyor etkileniyordum. Onun öyle olmadığı o kadar belliydiki benimle rahatça konuşabiliyordu. Bu canımı sıkıyordu. 

 "Biraz konuşsaydık." Dediğinde onu duymazdan geldim. Otobüs durduğunda başım dönmeye başlamıştı. Tutunmaya ihtiyacım vardı. 

 Kendimi yere bırakmak üzereyken biri düşmeme engel oldu. Behlül Utku'nun parfüm kokusunu alıyordum ama aklım onun bunu umursamayacağını savunuyordu. Tüm bu çatışmanın içinde bilincim beni terk etmişti bile. 

  "Uyuyor şimdi. Napsaydım amına koyayım? Onu bırakıp tanımazlıktan mı gelseydim? Kapat amına koyayım sinirlerimi bozuyorsun. Senin yüzünden uyanacak şimdi!" 

 Sinirli sesi kulağıma dolarken gözlerimi açtım. Bilmediğim bir odadaydım. En son bilmediğim bir odada uyandığımda yumruk yemiştim. Bu berbat anıyı hatırlamak bana hiç keyif vermiyor gerçekten. 

 Yataktan doğrulduğumda Behlül Utku "İyi misin? Nasıl hissediyorsun kendini?" diye sordu. 

Bir tane ağzına vursam ya şunun ben. 

"İyi." Dedim. Odanın içine şöyle bir göz attığımda sadelik karşıladı beni. Ona bakmak yerine odayı süzmeyi tercih ederdim. 

 Yanıma oturduğunda nefesimi tuttum. Ne oluyor be? 

"Aramızda barış imzalamamızın zamanı gelmedi mi sence? Bana bu kadar kötü davranmanı istemiyorum." 

"Neden bu kadar takıyorsun? Salak mısın nesin? İbne dediğin çocuk sana kötü davransa ne iyi davransa ne?" 

 "O gün söylediğim şeyler için gerçekten üzgünüm. Ama gece söylediklerim için üzgün değilim. Çünkü teninin sıcaklığı, beyazlığı hakkında söylediğim tüm şeylerde ciddiydim."

"Ne saçmalıyorsun sen?" 

"Daha fazla kndime engel olamıyorum." Dedi ve kafamı ona çevirdiğimde dudaklarıma kapandı. 

 Sıcak yumuşak dudakları usul usul dudaklarımın üzerinde hareket ederken ben sadece nefesimi tutuyordum. 

 Tüm vücudum titremeye başlamıştı. Yine abuk subuk rüyalar görmeye başlamıştım. Bu hiç hayra alemet değilidi. 

 Ellerimi sıcak elleriyle kavradığında rüya olmadığını anladım. Sikeyim herif alt dudağımı yalıyordu. 

 Ben sağlıklı bir erkektim. Hem de çok fazlasıyla sağlıklı bir erkektim. Etkilenmem çok normaldi. Aşağıdaki hareketlenme bundandı. 

 "Aç ağzını." Çeneme sulu öpücükler konduruken fısıldadı. 

 Yutkundum. "Neden?" diye sordum parçalanan sesim ve irademle.

"Ayık kafayla tadına bakmak istiyorum." Tekrar dudaklarımız birbiriyle buluştuğunda dillerimiz üstünlük mücadelesi veriyordu. 

  Sıcak elleri tşörtümün altından karnımı okşadığında kasıldım. 

 Kendime engel olmalıydım. Orospu muamelesi görmek istemiyordum yine. 

 Sertçe onu üzerimden itip doğruldum. 

 Şaşkın mavileri beni bulduğunda "İçinde ibnelik varmış seninde bak." deyip kapının yanında duran çantamı alıp hızla odadan çıktım. Onun afallamış suratı biraz olsun iyi hissetmemi sağlasada hemen uzaklaşmam gerekiyordu. 

 Şükürler olsun ki ev büyük değildi ve kapıyı bulmam zor olmamıştı. 

 Oradan, o yataktan, o odadan, o evden, o sokaktan Behlül Utku'dan uzak durmam gerekiyordu. 

 Sarhoşken yapılan şeyleri ayıkken yapmamıza ramak kalmıştı. Sonuçlarının ne olabileceğini biliyordum. Katil olmak için fazlasıyla yakışıklı ve mükemmeldim. 

***

Kamu spotu: Büyük konuştuysanız eğer ölseniz bile tükürdüğünüzü yalamayın. Rezillik aq.

Yamuluyorsan İçmiycen BaşkanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin