Bölüm 3

10 2 0
                                    

Tefrika işi için çok düşündüm acaba nasıl bir hikaye yazmalıydım. Semayla okul kantininde aynı şeyleri konuşmaya devam ettik. Kendi hikayesini çoktan bulmuştu:

"Bir kız çocuğunun küçüklükten kaçırılıp başka bir aileye verilmesiyle ilgili bir hikaye olacak."

Şu zengin aile zırvaları...Sema'ya içten içe kızıyordum ama asıl kızdığım kişi bendim tam üç gündür düşündüğüm halde bir hikaye bulamadım çünkü. Hem bulsam da kendi adımla çıkarmaya pek cesaretim olmayacak.

Matematik dersinde uzaklara dalmışken hoca bana seslendi.

"Kalk şu soruyu çöz bakalım."

Ses tonu aynen şunu diyordu

"Madem bu okulda bedava okuyorsun acaba buna değecek misin"

Soruyu tahtaya gitmeden çözmüştüm ama yine de çözüyormuş gibi göründüm çünkü eğer bir hocanıza ondan daha üstün olduğunuzu belli ederseniz size kafayı takar ve sizle uğraşır. İnsan olmanın gereği budur. Benlik duygusunu besleyen ego olmadan bir hiçtir insan.

"Aferin geç yerine ve dersi dinle." dedi sırama geçerken.

Okul çıkışında Sema yanıma geldi. Her zaman heyecanlı ve hayat doluydu.

"Sinemaya gidelim."

"Olmaz" dedim babamın bana bisiklet alamadığını söylediği hali aklıma geldiğinde.

"Sen bilirsin üst sınıftan çocuklar da geliyor ve tabi Gizem de."

Gizem Sema'nın idolüydü. Dünya üzerinde hayran olunacak Muhammet Ali, Al Paçino, Yahya Kemal gibi binlerce isim varken Sema gidip pırasa saçlı eski moda kıyafetler giyen Gizem'e hayran olmuştu Sema ve geri kalan herkes. Tüm okulun gözdesi olmasını sağlayan şey -şerefim üzerine yemin ederim- parası ve güzel görünmesiydi.

"Yarın görüşürüz" dedim ve adımlarımı hızlandırdım. Neredeyse 1 kilometrelik yolu yürüdüm. Bisikletim daha çok geliyordu aklıma böyle zamanlarda. Parka kadar yürüyüp tamirciye gittim henüz 5 gün olmamıştı ama sormak istedim. Tamirciye geldiğimde içeriden sesler geliyordu. Tedbirli bir şekilde içeri girdim. Geldiğimi haber verircesine boğazımı temizledim.

"Daha 5 gün olmadı ama halletmek üzereyim"dedi aniden.

"Ben olduğumu nasıl anladın"diye sordum yüzünü bana döndüğü sırada. Yine o soğuk ifade ve donuk bakışları vardı.

"Buraya pek kimse uğramaz insanlar artık bisiklet sürmüyor."

"Neden bu işi yapıyorsun o zaman."

"Sevdiğim için." dedi gülümserken. O an bir sessizlik oldu.

"Bisikletin tezgahın arkasında istersen alabilirsin"dedi ve gitti.

"Ne kadar?"

"Sorun yok. Eğer senden para alırsam bisikletini kıran kişinin ben olduğunu düşünebilirsin"

"Böyle bir şey aklımdan geçmedi bile."

"Aptal olabilirsin o zaman."

"Neden? Sen mi yaptın?"

Güldü çok içten bir gülüştü.

"Hayır ama mahalledeki tek bisiklet senin, ben olsam böyle düşünürdüm. Hem hiç merak etmedin mi nasıl bu hale geldi diye."

"Ettim ama bulamayacağımın farkındayım. Eğer bisikletimin katili şu an tam karşımda oturmuyorsa."

"Bir katil neden öldürdüğü şeyi tekrar hayata döndürmeye çalışsın?"

"Pişman olmuştur."

"Yok hayır pişmanlıktan dolayı yapmadım dalgalı saçlı 1.70 boylarında esmer, çok zayıf olmayan kızlardan çok hoşlandığım için yaptım."

Tarif ettiği kişi her gün aynada gördüğüm kızdı. İçimde çok büyük bir heyecan belirdi. Bir şey diyemeden gözlerimi kaçırdım.

"Farkındayım" dedi

"Etrafından pek fazla ilgi gören biri değilsin. Ama bir erkek sana açıldığında böyle tepkisiz kalırsan gururu çok kırılır."

"Küstah bir erkeğin gururu pek umrumda olmaz. Hele de bisikletimi parçalamışken."

"Sana gelmenin bir yolu yoktu ancak sen bana gelebilirdin. Bisiklet için özür dilerim ama eskisinden daha iyi oldu." derken çoktan yanıma gelmiş karşımda dikiliyordu.

"Sana geldim doğru ama bisikletimi yaptırmak için bu yüzden benimle ilgili boş hayallere kapılma çünkü sana çok sinir olmuştum ilk gördüğümden beri." dedim ve hemen bisikletimi alıp dükkandan çıktım. Orada öylece duruyordu suratındaki garip ifaddeyleve hiçbir şey söylemiyordu.

Eve döndüğümde babam yemek hazırlamıştı. Pencereden bisikletimi görünce bir oh çekti ki sesi dışarıdan bile duyuldu. Sinirim hala geçmemişti ama içimdeki heyecanı da yatıştıramıyordum. Yemek yedikten sonra odama gittim babam arkamdan seslendi

"Duş alsan iyi olacak bisikletini kendin tamir etmiş gibisin." dedi gülerek. Ayna da kendime baktım alnımdaki siyah yağ lekesini farkedince istemsiz bir şekilde güldüm. Ne kadar kaba biri olsa da tahmin edilemez bir şey yapmıştı ve hayatımda uzun zamandan beri -yaklaşık olarak ilk okul zamanlarıma denk geliyordu- ilk defa biri beni beğendiğini söylemişti. Tüm gece onu ve bana söylediklerini düşündüm. Uyuduğumda ise saat çoktan 3 ü geçiyordu.


TEFRİKA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin