Pazartesi sabah ilk iş olarak edebiyat ogretmenimin yanına gittim. Ona güzel bir şekilde aklıma hiçbir fikir gelmediğini bunun yerine başka ödev yapıp yapamayacağımı soracaktım.
"Bu mümkün değil eğer öyle olursa kimse yapmak istemez ödevi"
"Haklısınız hocam ama yaklaşık 10 gündür kafamı patlatsam da hiçbir şey bulamadım. Bu konuda yeterliligim yok malesef."
"Evet ancak sayısal derslere kafan çalışsın senin zaten." dedi. Hocamın yumuşadığını anlayınca ardı ardına hamleler yapmaya başladım
"Evet ama sizin dersiniz herkesin harcı değil. Matematik basit ama edebiyat öyle değil."
"... "
"Lütfen hocam lüüütfen"
Biraz durakladı gözlerini uzaklara dikti. Sonra bana dönüp heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı
"Bir şartla kabul ederim:Kimseye bahsetmek yok sadece sen ve ben bileceğiz."
"Tabi hocam siz nasıl isterseniz ama hikayem gazete de çıkmayınca arkadaşlarım anlayacaktır."
"Yok anlamazlar gelen hikayelerin çoğu isimsiz zaten sen de isimsiz yazmış gibi davranirsin."dedi. Yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi.
"Çok teşekkür ederim hocam hakkınızı nasıl öderim"
"Hak değil, zaten sana ödev olarak uygun gördüğüm bir sey yapacaksin"
"Nedir"
"Okul gazetesinde çalışacaksın. Sana gelen hikayeleri ayırıp yazım hatalarını düzeltip el ile yazılmış olanları bilgisayara geçirip bana mail olarak atacaksın."dedi. Ne kadar çok şey yapmam gerekiyordu ama herhangi bir fikriniz yokken bir hikaye yazmaktan daha kolaydır.
"Peki hocam."
"Tamam o zaman her gün okuldan sonra 1 saat gazetecilik klubunde calisabilirsin." Dedi ve gitti.
Ben de hemen derse gittim. Dersin tam ortasında telefonum çaldı. Sessize aldığım için sukrettim. Tenefuste babamı geri aradım. Müdürün odasına gelmemi istedi. Oraya gittiğimde karşılaştığım manzara açıkçası beni biraz şaşırttı. Yusuf 'u gomlek ve kravatla görmek gerçekten ilginçti.
"Kızım"dedi babam müdüre beni işaret ederek.
"Evet Aslı'yı çok iyi tanırız. Kendisi okulumuzun en çalışkan öğrencisi." dediğinde Yusuf kahkasini az da olsa tutmaya çalışarak güldü.
"Ahu"efendim dedim alçak sesle. Çok fazla bozulmustu ama pek bir sey demedi. Babam sessizliği bozdu
"Evet Yusuf bundan sonra bu okulda. Ikisi de benim evladım bu yüzden lütfen ikisine de çok iyi bakın."
"Siz hiç merak etmeyin emin ellerdeler. Ahu kızım agabeyine 12/D sınıfını göster de derse geç kalmayın."
Ağabey diyince Yusuf'a baktım. Gerçekten artık sonsuz yalnizligima bir nokta koyup onunla kardeş olabilecek miydim?
"Tabi" dedim. Beraber merdivenleri çıkmaya başladık. Henüz zil calmamisti. Koridorlardaki kızlar dönüp dönüp Yusuf'a bakıyorlardı.
"Senin sınıfın hangisi"diye sordu.
"11/A"
"Tamam tenefuste yanıma gel yalnız kalmak istemiyorum." Diyip saçlarımı karıştırdıktan sonra sınıfa girdi. Yüzümde hafif bir tebessümle ben de kendi sinifima gittim.
Öğle yemeğini ben Sema ve Yusuf beraber yiyorduk ki ani bir şekilde Gizem ve Hazal da yanımıza oturdu.
"Selam"dedi Gizem.
"Aaa selam" dedi Sema heyecanla
"Naber Ahu? "
"Iyi senden"dedim ama verdiğim cevabı ve sorduğum soruyu hiç umursamadan sadece Yusuf'a bakıyordu ikisi de.
"Arkadaş kim? " diye sorunca Yusuf odaklandığı yemekten başını bile kaldırmadan tısladı ama bunu sadece ben duymuştum.
"Ben Gizem"dedi elini uzatarak. Yusuf'unda elini uzatmasini bekledim ama hiç Gizem'e bakmadan konuşmaya başladı
"Ben gidiyorum Ahu son dersten sonra bahçe de buluşalım"diyip masadan kalktı.
Gizem boşta kalan eline şöyle bir baktıktan sonra sanki elini saklamaya çalışır gibi ensesine götürdü. Hazal ve Sema gülmemek için kendisini zor tutarken benim aklimda Yusuf'un neden böyle davrandigiyla ilgili düşünceler vardı.
"Sert çocuk" dedi Hazal alaycı bir şekilde
"Neyin oluyor? " diye devam etti.
Biraz durup düşündüm. Yusuf benim neyim oluyordu? Ben onun neyi oluyorum?
"Babamla annesi... Yakında evlenmeyi planlıyorlar." dedim. Gizem kahkaha patlattı
"Bu yaştan sonra bir ağabeyin oldu desene hem de... "
"Hem de taş bebek gibi mi yani. Sakın Asaf duymasın"dedi Hazal gülerek.
"Sahi siz geçen gün Fıratla ne yaptınız? " diye konuyu değiştirdi Sema.
"Ne yapacağız? Eve bıraktı beni o kadar. "
"Kedi katili yakalandı mı? "
"Hayır hiç iz yok gören duyan kimse yok."
.................
Okuldan sonra sozlestigimiz gibi bahçede Yusuf'u bekliyordum. Sema yanıma gelip:
"Yarın akşam bir şeyler yapacağız sen de gelsene" dedi
"Kim kim? "
"Bizimkiler işte Gizem Taha... "
"Bilmiyorum Sema ne yapacaksınız? "
"Fıratların evde toplanacağız hem Yusuf da gelmek isterse onu da getir."
"Tamam ben sorarım. "
"Tamam görüşürüz"diyip el salladı. Sema'nin hemen ardından Yusuf yanıma geldi. O yürürken ben de yanında bisikletimi ağır ağır sürüyordum.
"Okulu sevdin mi? "
"Pek sayılmaz."
"Nasıldı diye sormayacagim zaten annen sana soracaktır."
Gülümsedi yüzünde acı vardı.
"Ne oldu? "
"Bir şey olmadı"
"Yalan söyleme"
Biraz durakladı ve konuşmaya başladı
"Ben garip hissediyorum...Sanki Ben ben değilmişim gibi."
"Neden ki? Bir sebebi var mı?"
"Bilmiyorum"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEFRİKA
Misterio / SuspensoOKUL GAZETESİNDE TÜM AYRINTILARIYLA ANLATILAN SERİ CİNAYETLER... TÜM YAŞANILANLARIN ORTASINDA KALMIŞ BİR GRUP ÖĞRENCİ BU CİNAYETLERİ ÇÖZMEYE ÇALIŞIRKEN GECMISLERINDEKI BÜYÜK SIRLAR GÜN YÜZÜNE ÇIKMAK ÜZEREDİR AMA ASIL SORU:KATİL KİM