"Hiç, saçma bir şakaydı. Rose, ne haber!?"
"Siz burada bekleyin kızlar, içeri gireceğim." dedi Rose, ve hızla kendini cama çekip açık camdan içeri zayıf bedenini soktu.
"Seni çılgın."
"Jennie, böyle bir zamanda mı?"
"Ne varmış zamanda?"
"Unut gitsin."
Jennie ve Jisoo onlara denileni yapıp, evin bahçesinden biraz da uzaklaştılar ve bir duvara sırtlarını yasladılar.
"Kulağın ve gözün evde olsun Jennie."
"Neden?"
"Çünkü Rose, Lee'yi öldürdüğünü itiraf eden bir katilin evine giriyor!"
"Fakat... Onu seven bir katilin evine giriyor?"
"Seni anlamıyorum."
Jisoo homurdanarak önüne döndüğünde Jennie her zaman olduğu gibi çapraz bir şekilde gülümseyerek önüne döndü ve gökyüzüne baktı.
"Kız kıza birbirlerini sevmelerini yadırgamıyor gibisin?"
"Uhm, bence normal." dedi Jisoo omuzlarını silkerek.
O sırada Rose, yavaşça uzun ve dar koridorda yürüyordu. Evin duvarlarına beyaz renk hakimdi ve altın sarısı motifler yapılmıştı.
"L-lisa!"
Büyük evin içinde sadece Rose'nin adım sesleri yankılanıyordu.
"Lisa!"
Salona geldiğinde etrafa baktı, kimsecikler yoktu. Salonun sonunda, üst kata çıkan merdivenlere doğru hızla adımladı.
"Lalice Manoban!"
Banyodan bir iç çekiş sesi duyduğu an adımlarını hızlandırdı, artık yürümüyor ve koşuyordu.
"Lisa!"
Banyonun kapısını açmaya çalıştığında kilidi farketti. Ve Lisa'ya ait olduğundan emin olduğu iç çekişler.
"Lisa! Tanrım, hepsi benim suçum!" diye bağırdı kapıyı kırmak için sert bir şeyler ararken.
Duvarda asılı duran yangın tüpünü aldı ve hızla kapıya fırlattı.
Tüpün çarptığı yerden delinen kapıya fazla sert olmayan birkaç tekme attı ve kapı en sonunda açıldı.
"Lisa!"
Karşısındaydı.
Daha birkaç saat önce karşısında gülümseyerek ona nasıl olduğunu soran, sekerek ve neşeli bir biçimde yürüyen Lisa'nın zayıf bedeni karşısındaydı.
Bileklerinde bulunan kanlarla.
Derin derin nefesler alıyordu ve Rose ilk defa bu kadar korktuğunu biliyordu. Lisa'nın gözlerinde ölümü görüyordu.
Kimsede bulamadığı aşkı ilk kez bulmuştu ve şuan sevdiği kişinin, karşısında can çekişini seyrediyordu.
"Biri ambulansı arasın! Jisoo! Jennie!"
Gözlerinden süzülen yaşlarla yere çöktü ve küvette, kanlar içinde olan Lisa'ya sarıldı.
Ellerine sevdiği kişinin kanı bulaşmıştı.
"Lisa... İyi olacaksın, Lisa beni duyuyor musun!? Özür dilerim, beni terkedemezsin!" diye bağırırken bir andan da lavaboya ne ara girdiğini bilmediği Jisoo'nun ambulansı arayıp telefonla görüşmesini dinliyordu.
"Lisa, beni bırakamazsın! Seni daha yeni bulmuşken, beni terkedemezsin Lalice Manoban!"
"R-ro..."
Lisa kesik nefeslerinin arasından zorla konuşabiliyordu.
"Merak etme meleğim, her şey çok iyi olacak! Beraber olacağız, biraz daha dayan. Yalvarırım birazcık daha dayan Lisa!"
Lisa morarmış gözleri ve sararmış teninde beliren yorgun gülümseme ile gözlerini kapattı.
~~~
Ee gelecek bölüm ne olmasını istersiniz? Kimse yazmazsa öldürürüm Lisa'yı ona göre dusıjsosjdo
Sizi seveyom, muah 💕🌈
![](https://img.wattpad.com/cover/144312002-288-k184316.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senpai! |Chaelisa Texting| (Tamamlandı)
Fanfiction*********19: Senpai! *********19: Beni görmezden gelmeyin senpai! Rose: Umm... Peki. Rose: Kimsin?