part seven

2.9K 201 65
                                    

"Ciddi olamazsın, değil mi?"

Başımı çevirip bütün şaşkınlığıyla yüzüme bakan Noah'a baktım. Kaşlarımı çatıp sanki bu tarz bir kararda bulunacağımı neden bilmiyormuş gibi davrandığını anlamıyordum. Kitapları çantamın içine yerleştirmeye çalışırken kararımda kesin olduğumu anlaması için sessiz kaldım.

"Kış Balosu'na gelmiyorum da ne demek?" dedi tekrar sesini yükselterek. "Bu bizim hayalimiz değil miydi aptal kız?"

"Noah gerçekten gelmek istemiyorum. Fakültenin hepsi geri zekalı."

"Tamam ama, tanıştığımızdan beri ikimizin de Long Island adına en çok istediğimiz şeylerden birisiydi." Gözlerini devirip bana tavır almaya başladı. Sitemkar bir ses tonu kullanarak kollarını göğsünün altında birleştirdi. "Beni yarı yolda bırakacağını tahmin etmemiştim."

Çantamın fermuarını kapattıktan sonra ağzım tavırları yüzünden hayretle açılırken ne diyeceğimi bilemedim. Çünkü Noah'tan bahsediyorduk. Eğer bir şeyi o an anlamak istemezse üstüne milyon dolarlık meblağlar yatırın yine anlamazdı.

"Boşuna bana kızıyorsun," dedim sakince.

"Hayır, boşuna kızmıyorum. Otuz iki tane geri zekalı için beni ve hayallerimi satışına kızıyorum."

"Pardon ama senin ne hayalin vardı?" Sonra düzelttim. "Hayalimiz?"

Ayaklarını küçük bir çocuk misali yere vurup sesini yükseltti. "Summer Buffay'i baloya götürecektim ve sen de bana yardım edecektin."

Noah söyleyince aklıma gelmişti. Tamamen unutmuştum.

Summer Buffay, ben buraya üçüncü sınıfın başında geçiş yapıp geldiğimde kızlar tuvaletinde tanıştığım ilk kızdı. Noah, Long Island'da eğitim almaya başladığından beri umutsuzca ve de çaresizce Summer Buffay'e aşıktı. Ve kız zaten çok güzeldi. Esmer tenliydi ve boya olmadığına emin olduğum kadar doğal siyah dalgalı saçları vardı. Gözleri hafif çekikti ve parlak yeşil rengindelerdi.

Tüm Long Island, Summer Buffay'den hoşlanırdı. Bu kampüsün maskotu olmak gibi bir şeydi. Üniversitenin bir yerde adı geçtiğinde herkesin ilk sorduğu soru "Summer Buffay'i tanıyor musun?" olurdu.

Veya herkes ne kadar güzel saçları ve yine ne kadar güzel fiziği olduğundan bahsederdi.

Tüm bu dedikoduların kampüste dönüyor olmasına rağmen Summer gerçekten iyi bir kızdı. Kimseyi dışlamaz, herkesle iletişim kurmanın bir yolunu bulurdu. Hatta bazen fakültenin züppe erkekleriyle dalga geçerdi ve bu bir bakıma hoşuma giderdi. O zevzek heriflerin yüzlerinde oluşan ifadeye şahit olmak ruhumda tatminlik hissiyatı oluşturmak için fazlasıyla yeterliydi.

"Ah," dedim elimi enseme götürüp. Bu Noah için gerçekten çok önemliydi. Üniversite hayatı boyunca bütün sadakati ve sessizliğiyle sadece bir kızı sevmişti. Onunla baloya gitmek istemesi kadar doğal bir şey yoktu, büyük ihtimalle ona açılacaktı.

"Noah... ben çok özür dilerim. Unutmuştum."

Noah buruk bir şekilde gülümsedi. Onu kırmayacağımı, kıramayacağımı çok iyi bildiğinden bana olan kızgınlığı yavaş yavaş çözülmeye ve yüzündeki ifade ses tonuyla birlikte yumuşamaya başladı.

"Sorun değil prenses." Kolunu omzuma atıp beni kendisine çekti. "Luke etkisini küçümsememiştim."

Bir ara kıkırdadım ama karnına vurmayı da ihmal etmedim. Kolunun altından sıyrılırken heyecanla parıldayan gözlerine baktım.

"Ben biraz küçümsemiş olabilirim."

&

Barın tezgahını dikkatle silerken artık ayaklarım dizlerimi kesinlikle taşımıyordu. Buradan çıkınca eve gidip ders çalışmam gerekecekti ama bu yorgunlukta o kadar eforu bir de evde nasıl sarf edeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Bildiğim tek şey eve gidip kendimi yatağıma atmak ve huzurlu bir uykunun kollarına bırakmak istememdi.

Lover and the Loved || hemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin