Bölümü medyadaki şarkıyla birlikte okumanızı tavsiye ederim, iyi okumalar:')
---------*
Alt kattaki depoda sadece parasını ödeyerek getirttiğimiz alkol şişelerini muhafaza ettiğimizi zannediyordum. Ne çok soğuk ne de çok sıcak diyebileceğimiz bir sıcaklıkta ve yeterince neme sahip olmasından dolayı LaFayette onları burada koruduğunu söylerdi. Ben daha önce hiç aşağıya inmemiştim. Genellikle biten şişelerin yenisini getirmek benim görevim değildi. Daha önce bunun nedenini düşünecek kadar kafama takmamıştım ama şimdi aşağıya indiğimde, nedenini çok iyi anlıyordum.
Merdivenleri kullanıp alt kata indiğimizde evet, alkol mahzeni gibi bir yer karşımıza çıkıyordu. Ama LaFayette, istemeye istemeye dolapların bir tanesini duvarın diğer köşesine iteklediğinde başka bir kapı daha ortaya çıktı. Clifford belki de şu anda izleyiciler ve Alessia dışında keyifli sayılabilecek kişilerden birisiydi, kapının sürgüsünü seve seve açtığında gizli odanın ışıklarının bununla aynı anda açılıp etrafı aydınlatması neredeyse aynı anda oldu diyebilirdim.
Luke bana gerçekten çok kızgın bakıyordu. Ama görmezden gelmeye çalışıyordum. Hiçbir şey olmayacaktı sonuçta. Bu gerçek bir dövüş olmayacaktı... sadece öğrenecektim.
Tabii öğrenme kavramı kişiden kişiye göre değişen bir şey değilse.
Çetenin üyelerinden birkaçı seyretmek için peşimize takılmıştı. İçerisi gerçekten de boştu. Sadece birkaç eskimiş pet şişe ve kenardaki çöp kutusunun içinde taze olduklarını bağıran kanlı sargı bezleri dışında hiçbir şey yoktu. Zaten fazlasıyla döküntü sayılabilecek türden bir yerdi. Eğer burayı dövüşmek veya daha farklı türden eğlence anlayışları için kullanıyorlarsa, böyle olmasını normal karşılayabilirdim.
Michael ceketini üzerinden sıyırdıktan sonra parmaklarını sarı saçlarından geçirdi. Burnunun kenarını kaşıdıktan sonra beni işaret edip "Üstünü çıkart," dedi.
Derin bir nefes alıp verdim. LaFayette benim yanımda, Luke arkamda ve diğer yanımda da Jack duruyordu. Bir yandan tereddütsüz görünmek istemeyip diğer yandan da deliler gibi heyecana kapılmak bu durumu sadece zorlaştırıyordu. Dudağımın kenarını ısırıp çiğnerken, yanlış yapıp yapmadığımı düşünmeye çalışıyordum. Muhtemelen Luke ve LaFayette için fazlasıyla yanlıştı.
"Sanırım kedicik biraz korktu," dedikten sonra Alessia, yapmacık bir tavırla alt dudağını dışarıya büktü. "Sen de haklısın aslında, daha önce filmler dışında bunları nerede görmüş olabilirsin ki?"
Öfkelenmeye başladığımı hissettiğim anda Luke'un sert göğsünü sırtımda hissetmem aynı anda olmuştu. Omuzlarım düzensiz soluklarımla bağlantılı olarak inip kalkarken LaFayette "Seni kışkırtmaya çalışıyor," diye mırıldandı.
"İşe yaramadığını söyleyemem."
Clifford'ın dediğini yapıp üzerimdeki kalın kapüşonluyu bir anda gövdemden sıyırdım. Sadece siyah ip askılı bluzumla kaldığımda, bedenime göre soğuk olan odanın havası omurgam boyunca bir ürpertiyle sarsılmama neden olmuştu. LaFayette hiç düşünmeden elimdekini alıp kenara attı. Sanki Luke konuşma hakkının tamamını LaFayette'e devretmiş gibiydi. Öfkeli bakışlar haricinde ondan hiçbir tepki almıyordum.
"Sikeyim şu salağı, benden öğrenebilirdin-"
"Geri adım atamam."
"Atabilirsin," dedi Jack. "Zaten adil olmayacak, hiçbir şey bilmiyorsun. Sana korkak denilmesi mantıksız olur."
Evet, öyle olurdu. Ama ben daha çok elimdeki şu fırsatı teperek kendi kendime korkak diyeceğimi biliyordum. Üstelik Alessia'nın bakışları içimde alevlenip duran hırsıma kıvılcımlar ekliyordu. Duracaksam bile şu an olmazdı artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lover and the Loved || hemmings
Fanfiction"Bu gece günceme yazacağım." "Neyi?" "Ateşten eli yanan çocuğun ateşi sevdiğini."