"Sen seks yapmışsın! İnanmıyorum—"
LaFayette'in karnına dirseğimi sertçe geçirip anlık olarak nefesinin kesilmesini sağladığımda karnını tutup birkaç kez öksürdü. Nefeslerini düzenlemek için derin derin soluklar alırken, ben de nasıl bu kadar sert vurduğumu anlamamıştım. Sadece o anda beni deşifre etmek ister gibi heyecanla haykırınca, çıkmaz sokakta ikimizden başka hiç kimse olmamasına rağmen bu beni anlık bir öfke dalgasına sürüklemişti.
Sweet Brooklyn'in arkasındaki çıkmaz sokaktaydık. LaFayette sigarasını içiyordu ve ben de onun yanında duruyordum. Gece Clifford bizi acilen çağırdığını söylemişti, bu yüzden Luke'la apar topar dairesinden çıkıp buraya gelmiştik. Ama son anda onun gidip Jack'i alması gerektiği için ben ve LaFayette şimdi onların gelmelerini bekliyorduk.
Kollarımı göğsümde kavuşturup tüm ağırlığımı tek bir bacağımın üzerine verdim. LaFayette soluklarının düzenini bulduğunda sigarasını içmeye kaldığı yerden devam etti.
"Elin çok ağır."
"Çeneni kapatır mısın?"
"Kedicik utandı mı yoksa?" Güldü. "Merak etme benden laf çıkmaz. Tam aksine sevişmek için geç bile kaldınız."
"Aman tanrım! Seninle yakın olmam cinsel hayatımı da paylaşacağım anlamına gelmiyor."
"Neden ama, ben hepsini anlatıyorum—"
"LaFayette!" dedim yüzümü buruşturup. Bu konuşmanın sonu hiç iyi yerlere varmayacakmış gibi hissediyordum. "Sen anlatıyorsun ama bana hiç sordun mu bakalım acaba ben dinlemekten memnun muyum?"
LaFayette, çıkmaz sokağın duvarlarında yankılanabilecek kadar güçlü bir kahkaha attığında istemsizce ben de güldüm. Bazen zekasına hayran kalabilirken bazen de geri zekalılığına hayran kalabiliyor olmak benim için iyi bir çelişkiydi.
Brooklyn her seferinde biraz daha sert hava koşullarına ev sahipliği ederek beni şaşırtıyordu. Hava en son bu kadar sert bir soğuğa sahip olduğunda Noah'ın cenazesindeydik. O zaman da havanın nasıl bu kadar ten yakıcı olabilecek bir soğuğa dönüştüğü benim için son derece şaşırtıcı olmuştu. Bizim bulunduğumuz sokağa kadar şehrin her tarafına sis bulutları çökmüştü. LaFayette'i bile zar zor seçebiliyordum.
"Bir tane kız vardı, hatırlıyor musun? Benim okulumdaydı." Alaycı bir şekilde güldüm. "Sana çok fena tutulmuştu."
Bir süre kaşlarını çatıp boşluğa bakarak düşündü. LaFayette, kadınlar konusunda Luke'un sahip olduğu kadar uzun bir listeye sahip olan adamlardan değildi. Daha çok... uzun ilişkilerin adamı diyebileceğimiz türden biriydi.
Bazen balataları sıyırıp Luke gibi bir adi olabiliyordu, kabul ediyordum. Ama neyseki bu çok uzun sürmüyordu. Aradığını bulabilme çabasında olduğunu düşünüyordum. Zaten o da böyle düşünüyordu. Randevulara giderdi - ki onun azılı bir çete üyesi olduğunu öğrenmeden önce onu romantik bir adam olarak hayal etmek çok daha kolaydı.
"Yüzünü hatırlıyor gibiyim. Neydi adı— Anastasia gibi bir şey..."
Gözlerimi devirdim. "Emma, seni geri zekalı."
"Cidden mi? Sanki Anastasia da vardı. Yok muydu?" Sanki dünyanın en şok edici şeyini söylemişim gibi hayretle bana baktı.
"Sanırım bir dönem Luke'la gece hayatına fazla atıldığın zamandan kalma isimler bunlar."
"Doğru." Başını sallarken dumanlar burnundan çıkıyordu. "Senin deliler gibi Luke Hemmings'i kıskandığın ama kimseye söyleyemediğin zamanlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lover and the Loved || hemmings
Fanfiction"Bu gece günceme yazacağım." "Neyi?" "Ateşten eli yanan çocuğun ateşi sevdiğini."