GİRİŞ

607 31 6
                                    

Artık her şeyin iyi olacağına inanıyordum. İnanmak zorundaydım. Bütün kalbimle bunu istiyordum. Bunu diliyordum. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. O eski yaşamımızdan kurtulmuştuk. O ezik liseden - aslında tamamen liseden- kurtulmuştum. Üniversiteye gidecektim. Hem de en güzeline. Önümüzde güzel günler bizi bekliyordu. Biz. Yani annem ve ben. Onu seviyordum. Aksi mümkün olabilir miydi zaten. Annemdi o benim. Kim annesini sevmezdi ki ??

Tıpkı ona benziyordum. Görünüş olarak değil tabi. Güçlü oluşum tıpkı onun gibiydi. Kendimi bildiğimden beri yanımdaydı. Benim için her şeyi yapardı. Bunu biliyordum. Gece gündüz çalışıyordu. Bir şirkette çaycılık yapıyordu ve ayrıca eve dikiş işleri getiriyordu. Akşamları okuldan eve gelince - ve tabi ki derslerimi yaptıktan sonra- bende ona yardım ediyordum. Uykumuz gelinceye kadar yapmaya çalışırdık. Her sabah gözlerimin kan çanağı olduğu günleri daha dün gibi hatırlarım.

Hayat zordu. İkimiz için de. Hele babasız olmak.. Bir erkeğe ihtiyaç duyduğumuzdan değil ama baba figürü farklıydı tabi. Güven de hissetmek. Annemle de güvende hissediyordum ama baba.. Bilemiyorum işte farklı hissettirebilirdi. Ama dünyanın sonu değildi ya. Babam.. Babamın kim olduğunu bilmiyordum. Annem hep tek gecelik ilişkiden olduğumu söylerdi. Söylerdi dediğime bakmayındaha yeni söyledi sayılır. Ondan önce hep öldü demişti. Yani sanırım annemde kimin olduğunu bilmiyordu. Ya da bana öyle demişti.

Bir gün karşıma çıkacağına inanıyordum hep. Hani filmlerde veya kitaplar da olurdu ya. Hep bir ümidim vardı. Bir gün yolda yürürken ya da bir alışveriş merkezinde -kim bilir- ya da bir kafede ansızın annem onu tanıyacaktı. Gerçekten fazla hayalperesttim. Ama içimden hep öyle geçiyordu. Buna engel olamıyordum.

Vee bana gelince ben Erin . Annemin soyadıyla Erin Deniz. Ve yeni babamla birlikte Erin Soysal. Hayır hayır gerçek babam değil. Annemin evlendiği adam. Bunu duyduğumda şok olmuştum. Lisemin bitmesine yaklaşık bir ay vardı annem bunu söylediğinde. Heyecanını görmeliydiniz. Benim yapmam gereken erkek arkadaş muhabbeti gibiydi. Bunu hiç bir zaman ona yapmamıştım. Çünkü ciddi bir ilişkim olmadı. Koca bir lise bitmişti. Bir çok arkadaşım vardı. Hatta popüler bile sayılabilirdim. Tabi öyle kötü kızlardan değildim ama çoğu kişi beni tanırdı. Ama hiç aşık olmamıştım. Gözüm hep yükseklerdeydi. Lisedekiler bana hep çocukça gelirdi. Üstünden bir asır geçmiş gibi.

Halbuki sadece 1 sene geçti. Bir çok güzel şey yaşadım. Hayatım baştan aşağı yenilenmişti. O kötü hayattan kurtulmuştuk. Duvarların sıvası dökülmüş o yıkık dökük lisemden kurtulmuştum. İlgisiz öğretmenlerin , hayattan hiç bir beklentisi olmayan başıboş öğrencilerin olmadığı yepyeni bir okula başlayacaktım. Üniversiteme.

Her şey bir anda gelişti. Okuldan eve döndüğüm gün annemin ciddi bakışlarıyla karşılaştım. Bir şey olduğunu anlayıp usulca yanına gittim. Yutkundum. Büyük ihtimalle işten ayrılmıştı. Zaten geçen gün kavga ettiği birinden söz etmişti. Başıma kaynar sular döküldü. Şimdi napıcaktık ?

"Bir şey mi oldu anne?" Lütfen bu olmasın lütfen !

"Seninle konuşmam gereken çok önemli bir şey var." dedi masadan kalktı. Koltuğa oturdu.

"Dinliyorum." Nefes alışım en aza inmişti. Bu olamazdı. Zaten zor geçiniyorduk. Başka bir iş nasıl bulacaktı. Ve ben daha üniversiteye gidecektim. O an gidemeyeceğimi düşündüm ve bir işe girmem gerek dedim. Ben bu düşüncelerle boğuşurken "Uzun zamandır hayatımda biri var."

Uzun zaman? Aklımdan geçen ilk soru buydu. Hayatında biri olduğundan çok bana söylememesine kırıldım sanırım. "Gerçekten mi?"

"Evet sana daha önce söylemek istedim ama okulunun bitmesini bekledim." Ne alakaydı ki ? Bu ebeveynlerin aklı gerçekten çok tuhaf çalışıyordu. Birbiriyle olan bağlantısını çözemedim. Bir neden olamayacak kadar saçmaydı. Ama bunun üstüne gitmemeye karar verdim. Daha sonra konuşabilirdik.

BEYAZ KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin