SÖZ

502 26 3
                                    

--FLASHBACK--

Havanın güneşli olması enerjimi daha çok artıyordu. Kışın doğmama rağmen kesinlikle sıcak havaları daha çok seviyordum. Yağmurlu ve bulutlu havalarda asla dışarı çıkmak istemezdim. Böyle havalarda kendimi hep depresif hissederdim. Daha soğuk havalar gelmemişti. Bizde son bahar günlerinin tadını çıkarıyorduk. Bahçedeki bankta oturmuş ders notlarımızı gözden geçiriyorduk. İlk sınavlarımıza az kalmıştı. Korku içinde daha şimdiden çalışmaya başlamıştık. Aslında yeni çalışmaya başlayan bendim. Buse ise nerdeyse her gün çalışıyordu zaten. İpleri elinde tutmayı her zaman severdi. Beni de ders çalıştırmaya alıştırmıştı. Bunun için ona hep minnettardım.

" Bugün buluşacak mısınız ? " Buse kafasını nihayet ders notlarından kaldırabilmişti. Kolasından bir yudum aldı.

" Evett " diyerek cevap verdim. Bugün Savaş beni dışarıya çıkaracaktı. Sınavlardan önce kafa dağıtmaya karar vermiştik.

Savaşla ilk buluşmamızdan nerdeyse 1 ay geçmişti. Beni ani öpüşünden sonra işleri biraz yavaşlatma kararı almıştım. Bu kararı ben kendi kendime almıştım. Onun haberi yoktu. Öpücükten sonra her ne kadar şaşırsam da hoşuma gitmişti. Ona bu kadar yakın olmak özel hissettirdi. Ona aşıktım. Bunu inkar edemezdim. Ama yine de her şeyin hızlı ilerlemesini istemiyordum. İlk buluşmamız güzel geçti. Bana güzel bir yemek ısmarladı. Götürdüğü restorant oldukça şıktı. Görür görmez bayılmıştım.  Hoş bir sohbet ettik. Bana karşı bu kadar iyi olabileceğini düşünmemiştim. Kibar davranıyordu. Şaşırmıştım. Çünkü uzaktan öyle birine benzemiyordu. Daha sert ve kaba duruyordu. Kendinden ve biraz ailesinden bahsetti. Bir tane abisi varmış. Fazla yakın değillermiş. Zaten yurtdışında yaşıyormuş. Lisenin ilk yıllarında o da İngiltere deymiş. Benimle ilgili de bir kaç şey biliyormuş. Öncelikle Sadi abiyi babası dolayısıyla tanıyormuş zaten ve annemle ilk taşındığımız zamanlarda -yani yazın başlarıydı- beni görmüş. İsmimi öğrenmiş. Benimle tanışmak istemiş. Bunları bana anlattığında yüzümün kıpkırmızı olduğundan eminim. O da anlattıkça gülmeye başlamıştı. Ben de daha çok kızarmıştım.

Ve şimdi aramız iyiydi. Ona kalsa daha yakın olabilirdik ama ben kendimi biraz çekiyordum. Bu durumla alakalı henüz konuşmadık. Gün geçtikçe ona karşı hislerim çoğalıyordu. Aklımda her an o vardı. Güzel bir şey gördüğümde onunla paylaşmak istiyordum. Hep onun yanında olmak istiyordum. Sanki şu ana kadar hayatımda hep o varmış gibi hissediyorum. Benim için yeni duygulardı bunlar. Daha önce hiç tatmamıştım. Çok güzel bir histi. Onun için nefes alıyormuş gibiydi.

" Çok geç kalma ama " Buse yine annem gibi konuşmaya başlamıştı.

" Beni de düşünürmüş canım arkadaşım." dedim ve yanına gidip ona sarıldım. Mutluluğumu herkese yansıtıyordum. Bundan en çok nasibini alan da Buse oluyordu.

Cevap vermedi. Bir haftadır canı sıkkın gibiydi. Sınavlar konusunda endişelendiğini düşünüp hiç sormamıştım. 

" Senin neyin var bakıyım ? " Kafasını kaşıdı. Ne zaman böyle yapsa benden sakladığı bir şey olurdu.

" Yok bir şey " dedi. Belli ki geçiştirmek istiyordu.

" Benden saklayabileceğini mi sanıyorsun acaba ? " 

" Sınavlar konusunda annem çok baskı yapıyor." Bir şey olduğunu biliyordum.

" Endişelenme. Hepsini geçeceğini biliyorum. "

" İnsan düşünmeden edemiyor. Hadi gidelim derse geç kalıcaz."

" Tamam. Akşam istersen bize gel. Kafa dağıtmış oluruz biraz.

BEYAZ KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin