Savaş Çanları

46 4 3
                                    

Bekletmeden dolayı özür dileriz iyi okumalar.

Uzun bir sessizliğin ardından mutlak gelen felaket bu sefer kimin için geldiği belirsiz bir şekilde ilerliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uzun bir sessizliğin ardından mutlak gelen felaket bu sefer kimin için geldiği belirsiz bir şekilde ilerliyordu. 

Kimin duvarlarına çarpacağı ise meçhuldü. 

Cehennemde savaş için son hazırlıklar yapılırken Cennete oraya ait olmayan bir beden nefes almaya başlamıştı. Ve cehenneme ilerleyen o bedene can veren, öfkeyle doluyken hiç bir şeyin farkında değildi.

Uzun taş kapının açılmasıyla bakışlarımı Armonie'den çekerek kimin geldiğine baktım. Brando. 

Saçları gereğinden uzundu ve uykusuzluktan şişmiş gözlerini saymazsak gayet iyi görünüyordu. Vücudunu saran petrol yeşili bir savaş kıyafetiyle gerinerek bize doğru yaklaştı. Gözleri kucağımda ayakkabılarını bağlayan Armonie'e kaysa da hızla toplanmıştı.

Salonda ki şöminenin yanında ki tekli koltuğa oturup yüzünü ovuşturdu. 

"Cidden bugün başlayacak mıyız?" Armonie sandaletlerinin dizlerine kadar çıkan iplerini bağlamaya devam ederken cevap verdi.

"Peşine cadı takılan sen değilsin Brando. Ayrıca acele etmek zorundayız. Gözlerini korkutmalı ve Alanzo'yu almalıyız." Brando'nun kaşları hızla çatılmış duruşunu dikleştirmişti. 

"Alanzo'mu?" Armonie bağcıkları bağlamayı bitirip gerinerek bana sarıldı. Başını boyun girintime gömerken parmakları ensemde ki saç tutamlarıyla oynuyordu. 

"Evet. Kardeşimin doğumu yakın ve doğan çocuk bir melez olacak. Eğer cennete kalırlarsa ikisi de bize karşı kullanılacaktır. Karşı gelirler ise ölecekler. Bu yüzden Alanzo'yu alacağız. Senden bahsetmiyorum Brando merak etme. Ben ikisinin de sorumluluğunu üstleniyorum." Gerildiğini elimin altında ki kaslarından fark ediyordum. Cennet olayı onu hala geriyordu oradakileri görmek bile onun için bir kabus haline gelmişti. 

Cadıyı bulmadan önce cennete ufak bir baskın yapmayı uygun görmüştük. Benim planım Cressida'nın kafasını kesip cennetin kapılarından içeriye atmak olsa da Armonie ilk önce baskın daha sonra cadı demişti. 

Kendimizi göstermemiz onları telaşlandıracak ve cadının üstünde baskı kurmalarını sağlayacaktı. Hem kendileri hem de cadı açık vermek zorunda kalacak ve biz cadıyı öldürüp onların içine saf korkuyu salacaktık.

Armonie'nin planı oldukça basitti. Onu cennetten dünyaya sürgün ettiklerinde kullandıkları kapıdan içeriye girecektik. Düşüşü sırasında fark etmediği daha sonradan idrak ettiği bir şey vardı. Kapıyı açmak için hiç bir güç kullanmamışlardı. Bu da demek oluyordu ki bizim girişimiz de olaysız ve kolay olacaktı. Ardından cennette ki en görkemli sarayının içinden cehenneme ait bedenler korku salacaktı. Sırıttığımı fark eden Armonie doğrularak bana baktı. 

Yanlış TarafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin