Pekala, ne yazdığımızı bizde bilmiyoruz.
İyice uzamaya başlamış olan saçlarımı ellerimle düzeltmiş oturduğum yerde biraz daha yayılmıştım. Yüzümde ise silemediğim bir sırıtış vardı. Yaklaşık bir saat önce Gualtier beni aramış ve buluşabileceğimiz güvenli bir yer söylememi istemişti. Her zaman gittiğim yer altı barında onları bekliyordum.
Bana muhtaçlardı, ayaklarıma geliyorlardı. Ve ah, bu tat zafer öncesi içilen şarap gibi damağıma yerleşmişti. Cebimde ki paketi çıkartıp bir dal sigarayı kalın dudaklarımın arasına yerleştirdim.
Sigarayı ara sıra içerdim ve şuan buna içilirdi. Daha üç duman çekmişken girişten yayılan enerjiyle kafamı çevirdim. Gualtier ve yanında ki melek sevgilisi beni arıyorlardı. Buz mavisi ve kan kırmızısı gözler beni bulunca bana yaklaşmaya başladılar. Nezaketen ayağa kalkarken oldukça sarhoş kas yığını bir adam sarsak adımlarla çıkışa doğru ilerliyordu.
Düşündüğüm şey olmasın diye ileri atılacakken adam Gualtier'a çarpmış ve Gualtier'da, Armonie'nin üstüne düşmüştü. Kaslı herif ise şanslıydı ve bir sandalyeye devrilmişti. Yerde uzanan ikiliden yayılan enerjiyle hızla yanlarına gittim. Bedenleri alev almak üzereyken elimi Gualtier'ın omzuna yerleştirdim. Onlardan yayılan enerjiyi emerken Armonie'nin yüzünde ki acı ifadesi yerini şaşkınlığa bırakmıştı. İki göğsünün arasından beyaz bir ışık huzmesi çıkmış şekillenerek camdan bir küreye dönüşmüştü. Zihnimin içinde ise tek bir kelime dönüyordu.
Siktir.
Küre parlayarak onlardan yayılan enerjiyi emmeye başladığında Gualtier'ı hızla ayağa kaldırdım. Cam küre hala yerde olan Armoni'nin üstünde süzülüyordu. Küreyi dikkatli bir şekilde sol elime aldıktan sonra sağ elimi de ona uzattım. Kısa bir kararsızlığın ardından elimi tutarak o da ayağa kalktı. Bana hala tam olarak güvenmiyordu. Eh, haksız da sayılmazdı.
Kardeşini baştan çıkartıp hamile bırakmış, kanatlarının kesilmesini sağlamış ve benim yüzümden cennetten kovulmasına sebep olmuştum. Az değildim hani.
İkisinin de gözeleri elimde ki kürede iken beyaz kürenin içinde dönüp duran ateşin gücünü kendi bedenime aktardım. Pekala.
"Size de merhaba. Bir rahat duramıyorsunuz." Gualtier tehditkar bakışlarını üstüme dikince anlatmaya başladım.
"Bu görmüş olduğun şey Armonie'nin hala olan yanının bir eseri. Bedeni kendini korumak için senden yayılan acı veren enerjiyi hapseden bir kalkan oluşturdu. Bu Armonie ve senin için iyi haber. Artık oynaşabilirsiniz." Son cümlemle Armonie omzuma sert bir yumruk geçirdiğinde hafifçe sendelemiştim.
"Ya da her ne yapıyorsanız." Tekrar bir yumruk yediğim de acımıştı. Gualtier gerçekten her dokunuşunda bu kızı güçlendiriyordu.
"Konumuza dönelim. Tek sıkıntı bu kürenin depolayabileceği enerjinin bir sınırı var. İyi haber her temasınızda Armonie acı çekmeyecek. Sizin için olan kötü haber de küre her sınıra geldiğinde bana getirmeniz gerekiyor. İçinde ki enerjiyi kendi bedenime aktarmalı ve dengeyi sağlamalıyım. Sürekli yanınızda olmama gerek kalmayacak. Fakat küreyi sıklıkla kontrol etmeniz gerekiyor." Armonie burnundan soluyor gibi duruyordu.
"Hepsi bu mu?" Öfkeli çıkan sesiyle kaşlarımı çattım. Başımla onayladığım anda ise az önce sandalyeye devrilmiş adamı ayağa kaldırmıştı. İkimiz de ne yapacağını merakla izlerken bir süre kendinin iki katı olan adamı süzmüştü. Gualtier tam ona doğru bir adım atacakken herifin boğazına yapışmıştı. İki eliyle adamın boynunu sıkarken herif nefes alamayarak Armonie'yi savurmak istemişti. Armonie ise daha çevikti. Kendini savurarak sıçramış ve ayaklarını adamın omzuna sabitlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Taraf
FantasíaMasumdur melek. Yol gösteren en doğru varlıktır. Temizlik, saflıktır onun kaderi. Bir şeytan ve onun cehenneminden çıkma bir kahin. Ne kadar da uzaktır bir melekten. Bir cümle içerisinde bile bir araya gelemeyecek kadar zıttır. Bilinmeyen geçmişler...