Görselde Armonie.
"Armonie!" Kulağıma dolan tiz sesle kafamı kitaptan kaldırdım. Alonza bir elinde yere kadar değen kılıcıyla koşarak yanıma geliyordu. Oturduğum yerde doğruldum. Yanıma geldiğinde nefes nefese kalmıştı. Kılıcını yere atarak ellerini dizlerine dayayıp nefesini düzenlemeye çalışmasını seyrettim. En sonunda derin bir nefes alarak doğrulup yanıma oturdu.
"Sen hala burada mı oturuyorsun? Sınav bir kaç saat sonra başlayacak!" Kulağımın dibinde öten sesiyle biraz yana kaydım.
"Sakinleş Alonza. Sadece bir sınav." Alonza uzun saçlarını savrulmasına sebep olacak kadar hızlı bir şekilde bana döndü.
"Sadece bir sınav mı? Senin zeki olduğunu sanırdım Armonie. Bu hayatımızı değiştirecek!" Ağzımdan alaycı bir hıh çıkmıştı. Ayağa kalkıp tamamı beyaz olan odaya sırf renk versin diye siyaha boyadığım kitaplığıma doğru ilerledim. Sınav. Sınavlardan hiç bir zaman korkmamıştım. Kitabı alfabetik düzenime göre yerleştirdikten sonra dolabıma yöneldim. Uzun bedeni saran beyaz bir elbise çıkarttım. Sadeydi. Göğüs kısmında ve sırtında ki derin dekolte şıklık katıyordu. Alonza yanıma gelip üstümde ki kıyafetleri çıkartmama ve elbisemi giymeme yardım ettikten sonra beni süzdü.
"Cidden bu şekilde mi geleceksin?" Sağımda kalan boy aynasının karşısına geçtim. Bir sınavdan çok davete gider gibiydim. Uzun sarı saçlarım belime dökülüyor, hiç sevmediğim beyaz rengine inat açık renkli tenimle elbise birbirine karışıyordu. Alonza'yla ikiz gibiydik. Aynı buz mavisi gözler, dolgun dudaklar, kıvrımlı bir beden ve yüz tipimiz vardı.
Aramızda ki tek fark benim saçlarım sarıyken onunkiler açık kahverengiydi. Boyu da benden beş santim kadar kısaydı. Benden önce hayat bulmasına rağmen hep onun ablası gibi hissetmiştim. Alonza'yla sadece görünüşlerimiz benziyordu. Dönüp ona baktım.
Bir savaş eteği, bağcıklı sandaletler ve sırtı açıkta bırakan zırhlı bir üst giymişi.
"Sende savaşa gider gibi giyinmişsin." Boy aynasının yanında bulunan makyaj masasından iki küçük toka çıkardım. Saçlarımın sadece önlerini örerek uçlarını bağladım ve bir taç gibi sararak akadan birleştirdim. Alonza yere bıraktığı kabzası altın renkli kılıcını aldı.
"Çünkü bir savaşa gidiyorum. Seninde bu şekilde düşünmen lazım. Gerçekten savaşacağız." Ayakkabılarımı giyerek kapıya yöneldiğimde peşimden geldi.
"Sen savaşa gidiyor olabilirsin ama ben savaşmayacağım." Alonza koluma girerek kılıcını kınına soktu.
"Nasıl kazanmayı düşünüyorsun peki?" Dışarı çıktığımızda koşuşturan meleklere baktım. Hepsi sınav için acele ediyorduk. Bıraksam Alonza'da koşacaktı eminim.
-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-
Alonza arenada öyle bir çarpışıyordu ki karşısında ki kıdemli melek artık kılıcını taşıyamaz hale gelmişti. O hep böyleydi. Güçlü ve öngörülemez. Bir çok kişi bizi görüntümüz yüzünden hafife alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Taraf
FantasíaMasumdur melek. Yol gösteren en doğru varlıktır. Temizlik, saflıktır onun kaderi. Bir şeytan ve onun cehenneminden çıkma bir kahin. Ne kadar da uzaktır bir melekten. Bir cümle içerisinde bile bir araya gelemeyecek kadar zıttır. Bilinmeyen geçmişler...