Kırmızı

55 5 0
                                    

Dudaklarımdan salınan dumana biraz daha baktıktan sonra bitmek üzere olan sigaramı söndürdüm. Alonza kısa bir şort ve üstüne beyaz bir badi geçirdikten sonra sandaletlerini giydi. Önümde giyinmesini özleyecektim. Soyunmasını izlemek kadar olmasa da...

"Ben hazırım. Nereye gideceğiz?" Gözlerinin içi gülerek bana baktığında yayıldığım koltuktan kalkıp elini tuttum.

"Biraz orman havası alalım diyorum. Uzun süredir evdeyiz." Tuttuğum elini daha da bastırdı. 

"Bende hiç beni dışarıya çıkartmayacağını düşünmeye başlamıştım." Cümlesine karşılık vermeden onu da peşime takarak dışarıya çıktım. Garajın dışında ki siyah jipime yöneldiğimde elini bıraktım. Sürücü kapısını açıp bindiğimde o da hemen yanıma oturmuş heyecanla elleriyle oynuyordu. Anahtarı kontağa takıp çalıştırdım. Kalkış sırasında canavar gibi kükreyen araç olmayan vicdanımı susturmuştu.


Alonza yol boyunca müzik dinleyip ezberlediği bir kaç şarkıya denk geldikçe eşlik etmişti. Sesi ne çok kötü ne de çok iyiydi. Ana yoldan çıkıp patikaya girdiğimde müziği kapatıp yola odaklandı. Heyecanını çok fazla belli ediyordu. İstemeden de olsa gülümsemeye başlamıştım. Patika yol bittiğinde aracı durdurdum. Bir şey dememe izin bile vermeden dışarı çıktı. Peşinden bende çıkarak elimi uzattım. Hızla elimi tuttu. Ona bir sürpriz falan hazırladığımı düşünüyor olmalıydı. Yazık.

Sık ağaçları ve çalılıkları aşıp ortaya çıkan küçük açıklığa geldiğimizde gözleri aradığı şeyi bulamayınca hüzünlenmişti. Onu kendime çevirip sağ elimle yüzünü kavradım.

"Sevgilim." Bedenimden bedenine akan akımla gözleri donuklaştığın da devam ettim.  Alonza'yı etkilemek çok kolaydı. Güç odaklı fazla düşünmeyen beyinler çok çabuk ele geçirilebilirdi.

"Gitmen gerekiyor. Sen ve bebeğimiz tehlikede. Eğer burada kalırsan ikinizde öleceksiniz." Bana itiraz etmek için ağzını açtığında üstünde ki hakimiyetimi arttırdım. Başını yavaşça yukarı aşağıya salladığında. Yanağında olan elimi ensesine kaydırdım. 

"Beni unutacaksın. Yaşadıklarımızı, dokunuşlarımı, sesimi, yüzümü, bedenimi, her şeyi unutacaksın. Ama aşkımız kalbinde kalacak, beni unutmuşken bile aşkımı yaşayacaksın. Unutma. Sen bir görev için dünyaya indin. Görevini mahvetmiş olsan dahi dünyaya ayak bastığın gibi gerekli her şeyi yaptın. Başarıyla sonuca ulaştın. Şimdide görevin bittiği için daha fazla burada durmayacak ve meleklere yerini belli ederek tekrar cennete gideceksin. Senin için ben bir hiçim. Hiç var olmamış. Karnında ki bebeği güvenle doğuracak ve büyüteceksin." Ensesinde ki elim karıncalanmaya başlamıştı. Alonza'nın ince bir bariyerden ibaret zihnini saran duvarı aşarak kendi söylediklerimi zihnine kaydettim. Gerekli her şeyi temizlediğim de ise aşkımla parlayan gözleri normale dönmüş gibiydi. Hala kalbindeydim. Ama bu kadar bariz değildi. 

"Beni anladın mı?" Başıyla yine beni onayladığında gülümsedim.

"Şimdi gideceğim. Ben gittikten sonra meleklerle irtibat sağlayacak ve aksi bir durum olmadıkça cennetten dışarıya çıkmayacaksın." Kısa bir onayın ardından gözlerini bir kaç kez kırpıştırdı. Elini anlına götürüp ovduğunda hızlı adımlarla yanından uzaklaştım. Beni görmeden açısından çıktığımda derin bir nefes aldım. İçinde bana karşı olan duygularını gizlemiştim. Fakat beni gördüğü andan itibaren her şeyi hatırlayacaktı. Bir süre onun şaşkın hareketlerini gizlenerek izledikten sonra her hangi bir sorun olmadığını fark ettiğimde geldiğimiz yolan geri döndüm.

Yazın son güneş ışınlarının çarptığı aracıma ilerleyip bindim. Patika yoldan çıkarken yüzümde o alışık olduğum sırıtış vardı. Diğer bebeğe merhaba deme vakti geldi de geçiyordu bile.

Yanlış TarafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin