Çalan saatimin alarmıyla uyanmıştım. Aslında hala uykum vardı ama ben buna rağmen yataktan zıplamıştım. Çünkü bugün hayatımın en önemli, en özel günlerindendi. 4 yıldır beklediğim gün, evlenme teklifi alacağım gündü. Henüz 20 yaşındaydım ve üniversitede işletme okuyordum. İşletme okumamın sebebi ailemden kaynaklansada ve aslında hiç istemesemde okudukça sevmiş, bölümümü sevmeye başlamıştım. Bunda tabiki lisede beraber okuduğum ve okulun taa ilk gününden arkadaş olduğum sevgili arkadaşım Pınar'ın da büyük etkisi vardı. Liseyi beraber geride bıraktıktan sonra şimdi de aynı üniversitede aynı zamanda, aynı amfide, aynı sıralarda ders görüyorduk.
Babam beni holdinginin varisi olarak gördüğünden dolayı benim ısrarla işletme okumamı istemişti. Bilgili ve teknik olarak işini bilen bir varis.. Koskoca Asya Holding bilgisiz birini nasıl baş koltuğuna oturtabilirdi.. Asla kabul görmezdim. Varis olmak hayalim bile değilken itildiğim şey tabiki buydu. Bende kaderime sadece göz yumuyordum..
Ahmetle de babamın işi sayesinde tanışmıştık. Aslında holdingin başına geçme isteğim zaten bundan sonra başlamıştı. Hayalim değildi belki ama hevesimdi. Güzel bir heves.. Fakat onunla tanıştıktan sonra herşey değişmişti. Ben değişmiştim, hayallerim, düşlerim değişmişti bir anda. Ben bile farkına varmadan üstelik. Evet artık holdingi istiyordum. Ahmet'le sonuçta bu holding sayesinde tanışmıştık ve bu holdingi yönetmek artık seve seve yapabileceğim birşeydi. Üstelik Ahmet bu işe deli olurken..
Ahmet'le hikayemiz ise şöyle başlamıştı. İkimizin babası bir vakıf yemeğinde tanışmış ve bu arkadaşlık ilişkilerini daha da ilerletmek isteyerek iş arkadaşlığına dönüştürmüşlerdi. Böylelikle ortak bir otel kurmaya karar verdiler ve yaptılarda. İkiside bunun hem şirketlerine hem de arkadaşlıklarına kar olacağını düşünmüşlerdi ve öyle de oldu zaten. Şirketler daha da büyüdü ve aynı zamanda otelde.. Asya Holding ve Akın Holding'in ortaklığı artık tüm gazetelerde ve neredeyse tüm kanallardaydı.
Oteldeki hissedarlarla bir Yunanistan gezisi düzenlenmişti. Yaklaşık 2 haftalık bir gezi. Şansa bakın ki ben Asya'nın ve Ahmet'te Akın'ın varisi olarak bu geziye katılmıştık. Babam ve Ahmetin babası bir kaç güne gitmişlerdi ve herşeyle bizim ilgilenmemizi istemişlerdi. Sözde gezideyse işten başka bir şey yapamamıştık. Ahmetle her bir ara geldiğimizde işten başka bir şey konuşmuyorduk. Zaten sadece iş konuşmak için bir araya geliyorduk. Dosyalar, imzalar, etkinlik planlamaları, toplantılar, sunumlar derken 2 haftanın sonuna gelmiştik ve artık geri dönme vakti hepimiz için gelmişti.
İstanbula döndükten sonra ise planlanan etkinlikler ve toplantılar için daha sık bir araya gelmeye başlamıştık. Yavaş yavaş yakınlaşmış birer arkadaş gibi olmuştuk sanırım. Ve hislerimiz arttıkça herşey daha güzel olmuştu. O heyecanın güzel tadı hiçbir şeyde yoktu. Artık her buluşmaya gitmeden kuaföre gidiyor, saçlarımı yaptırıyor, sürekli alışverişe çıkıyordum. Zaten kendine özen gösteren ben artık çok daha fazlasını yapıyordum. Şimdiyse hala o buluşmadan önceyi iple çekip mutlu olurken bir o kadar da korktuğumu hatırlıyorum. Yada çok daha farklı bir şey. Kelimelerle nasıl ifade edilir inanın bende bilmiyorum. Karnıma giren o kramp.. Belki de hiçbir şeye değişmeyeceğim duygu oluvermişti.
Zamanla ilerleyen bu arkadaşlık ilişkisi çok değil, 1 yıl kadar sonra yerini aşka bırakmıştı. Arkadaşlık aşk için yer açmıştı. Yada aşkın içine girmişti. Zaten aslında aşkın içinde de arkadaşlık yok muydu?
O günden beri bana sadece 4 yıl beklememi söylemişti. Evet her kızın hayaliydi evlenmek. Belkide çoğunun. Benimse aklımdan bile geçmeyen bu düşünce Ahmet'in tek kelimesiyle hayallerimin arasındaki 1. sırayı kapmıştı bile. Evet artık Ahmet'le evlenmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçırıldım
RomanceMeyra için yine mutlu günlerden biriydi. Sevgilisiyle akşam yemeğine çıkacaktı. Meyra kendini evlenme teklifine hazırlamıştı. Çünkü bu yıl onların 4. yıldönümüydü. Ahmet ona öyle demişti çünkü. Peki gerçekten ona evlenme teklifi edecek miydi, yoksa...