0.2

760 54 5
                                    


Selamün aleyküm,

Desteklerinizi bekliyorum.

Desteklerinizi bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

0.2 - BÖLÜM

.

Kırmızı parlak elmayı önümdeki masanın üzerine bıraktım, Savcı'nın gözlerine bakamıyor ve geriliyorum.

"Savcı, şu an bu konuları konuşmazsak."diyorum.

Savcı önündeki mavi belgeyi karıştırıyor, "Yaşadıklarını bana anlatmalısın, Zeliha."diyor, gülüyorum, sanki anlatsam bir şey değişebilecekmiş gibi.

"O adam, şu an yoğum bakımda ve eğer ölürse, büyük ihtimalle de ölecek, yani benim buradan çıkma olasılığım yok denecek kadar az."diyorum, içimde bastıramadığım öfke ile.

"Yanlış düşünüyorsunuz. Hem öleceğine nereden kanı vardınız, belki yaşar."diyor, verdiği ihtimal ile içim sıkılıyor, yaşamasını istemiyorum ki.

"Yaşamaması için dua ediyorum," diyorum, şaşırıyor. İfadesiz yüzünde ilk defa bir ifadesini yakalıyorum.

"Neden yaşamasını istemiyorsun, Zeliha?"diye soru soruyor, kaşlarımı çatıyorum. Burnumu kıvırıyorum, "İfademi biliyorsun, Savcı ve üstüne gidiyorsun. Söylesene, o anlattıklarımı yapmış bir adamın yaşamasını istemem mi gerekir?"diye soru soruyorum. Önündeki mavi belgeden bir sayfayı önüme uzatıyor, gözlerim sayfaya kayınca önceden verdiğim ifade olduğunu anlıyorum.

"İstememeni anlıyorum ama dışarıya çıkmak istemez misin?"diye tekrardan bir soru soruyor, omuz silkiyorum.

"İstemem, Savcı Bey. Buradan çıksam, ne ailem var ne de bir evim, yine de burada önüme yemek konuluyor mesela yatacak yerim var. Dışarıya çıksam kim bakar ki bana?"diye soru soruyorum.

"Ayaklarının üstünde durabilirsin, Zeliha. Ne kadar çekingen, özgüvensiz gözüksen de içinde çok güçlü bir kadının yattığını görebiliyorum, buradan çıktığında seni çok güzel bir hayat bekliyordur belki."diye anlatıyor bana ballandıra ballandıra, gülümsüyorum, o da yüzüme uzun uzun bakıveriyor.

"Savcı, önündeki belgelere mi baksan, artık yüzümü ezberlediğini düşünüyorum, "diyorum ukala bir tavırla. O da bu tavrımı sezmiş bir durumda boynundaki kravatı çekeliyor ve yerinde düzeliyor, boynundaki hafif kızarıklığı görsem de yanında gülmemek için etrafa bakıyorum.

"Oldukça ukalasınız, Zeliha Hanım."diyor, gülüyorum.

"O gece olanları anlatmıştım, tekrar anlatmam neyi değiştirecek?"diye soruyorum, "Görevimde yardımcı olmalısınız fakat önce ki ifadeniz gibi değil. O ifade olaydan birkaç saat sonra verilmiş, olayın kargaşasında belki aklınıza bazı detaylar gelmemiştir, şimdi aklınızda oturmuş sahneyi bana anlatmanızı istiyorum."diyor, başımı sallıyorum.

"O gün, evde tek başımaydım. O günden birkaç gün önce eniştem rahatsızlanmış hastaneye kaldırılmıştı ve kimse ile görüşülmesine izin verilmemişti, işte bize haber geldi. Annemler de erkek kardeşimi alıp apar topar hastaneye gittiler, "diyerek anlatıyorum ve anlattığım sürece elindeki siyah kalem sürekli oynuyor, anlattıklarımı önündeki kağıda geçiriyor, "Annemler gittikten bir saat sonra amcam geldi, bende içeriye aldım. Amcam çayı pek severdi, bende çay demlemek için mutfağa gittim, bir süre sonra o geldi. "dedim. Sanki o günü anlattıkça içim sıkılıyordu, gözlerim doluyor ve bedenimde yersiz bir utanç kol geziyordu.

"İsterseniz su verebilirim?"dedi, başımı olumsuzca salladım.

"Mutfak masasına oturdu, rahatsız olsam da dile getirmedim. Bu arada rahatsızlığım sadece amcama özel değildi, mutfakta bir iş yaparken birinin arkamda beni izlemesi hoşuma gitmiyor. Önce bana okul ile alakalı sorular sordu, sonra mutfak tezgahına yaklaşırmış gibi yaparak bedenime yaslandı. Yine ses çıkarmadım, en azından kötüye yormadım, "diyorum, sesim kısılıyor, "Sonra bedenime dokundu. Önce sırtıma, sonra aşağılara doğru kaydı. Tam kolunu belime dolayarak göğüslerime doğru yol alırken, tezgahın üzerinde gördüğüm bıçağı yavaşça elime aldım, ona dönerek bıçakladım. "dedim, anlattıklarımı sindirmem zamanımı aldı, o da sessiz kaldığım sürece sesini çıkarmadı.

"Neresini bıçakladın? "diye soruyor bana, gözlerimi kısıyorum ve hatırlamaya çalışıyorum, "Bilemiyorum tam olarak, çünkü o anki korku ile bunu düşünmedim. Bıçakladıktan sonra annemler geldi, benim elimdeki bıçağı gördükleri gibi mutfaktan çıkardılar bana. Onu bıçakladıktan sonra yere bakamadım zaten, "diyerek açıklıyorum.

"Neden bakmadın? "diye soruyor, omuz silkiyorum. "Korktum, onu unutamam diye korktum. "diyorum, gözlerini kısıyor, " Zeliş, diye hitap etmeleri amcandan kaynaklı mı hoşuna gitmiyor? "diye soruyor, gülüyorum.

"Savcı Bey, sizin aklınızı bir porsiyon fazla mı koymuşlar, zekanız şaşırtıcı. "diyorum, Savcı'nın ufak kıkırtısı kulaklarıma doluyor.

"Sorumu cevaplamadınız?"diyerek sorusunu tekrarlıyor, bu adam fiyakalı.

"Cevaplamak istemiyorum mu demeliyim, anlamınız için, "diyorum, başını sallıyor. "Anladım, amcanızdan dolayı. "diyor ukalaca.

"Peki o halde. Zeliş Hanım, yarın tekrardan geleceğim, haberiniz olsun. Bazı iltifatlarınızı da yarına bırakmanızı rica ediyorum, "diyor, gereksiz bir özgüven ile. Gözlerimi deviriyorum, "Merak etmeyin, Savcı bey. Kulaklarınızı bu gece oldukça çınlatacağım, "diyorum, gülüyor. Rahatsız bu adam, kesin rahatsız.

"Elmanızı almayı unutmayın. "diyor, başımı sallıyorum. Sandalyeden kalkıyorum, "Hayırlı akşamlar, Savcı Bey. "diyorum, başını sallıyor.

"Size de, Zeliş Hanım."diyor.

"Zeliha, Zeliha!. "diyorum, ismimi bastırarak, umursamıyor.

 "diyorum, ismimi bastırarak, umursamıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

03

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

03.02.2021

Desteklerinizi bekliyorum,

Allah'a emanet olun.

Selam ve dua ile :)

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin