18

11 2 0
                                    

Yuse,ani atak biri olduğu için hemen bağırmaya,çığlık atmaya başladı.

Buna karşın sarışın oldukça sakindi."Buradaki kamerayı,Fostaigo'nun buraya yatacağını öğrendiğim an bozdum.Kapıda kilitli.Bağırarak sadece kendine zarar veriyorsun."

Yuse durdu."Aptal!Ne yaptığını sanıyorsun sen?Bizi mi öldüreceksin?Hadi dene,hadi!"dedi bu seferde.

Sarışın dayanamadı"Aa,yeter lan!"dedi ve elindeki bıçağı Yuse'ye fırlattı.

Yuse mükemmel bir refleksle eğilince bıçak,duvara saplandı.

Bıçağın duvara saplandığında çıkan ses o kadar yüksek sesteydi ki yan odadan "Ne oluyor?" gibisinden sesler gelmeye başladı.

Sarışın telaş yaptı.Kapıya koştu,açamadı tabii.Kilitlediğini hatırladı ve anahtarla açıp koşar adımlarla hastaneden ayrıldı.

Yuse hâlâ şoku atlatamamış,güvende olmadığımızı düşünüyordu.Onun için güven kavramı,sarışın hastaneden çıktığında başladı.

İçeriye daha sonra polisler,doktorlar doluştu.Hepsi de duvara saplanmış bıçağın peşindeydiler.

Bir anda tüm gözler perişan olan Yuse'ye dönüverdi.

Doktorlardan biri parmağıyla Yuse'yi işaret edip "Hastanın yanında sadece o vardı!O yapmıştır yapsa yapsa!"dedi.

Polisler bir hamlede Yuse'yi kavradı.Ne kadar bağırsamda kimse Yuse'nin yapmadığına inanmadı.

Yuse saatler sonra yanında bir polisle geri döndü.

Polis elindeki bilgisayarı açıp odamızı gözetleyen kameranın görüş alanına girdi.

Polis,Yuse ve ben kayıtları izlemeye başladık.

Evet,sarışın dediği gibi kamerayı bozuyordu.Fakat zekiydi,suçunun ortaya çıkacağını bildiğinden kafasına,Yuse'nin saç renginden olan bir peruk geçirip,yüzüne maske takarak bozmuştu.

Ve diğer polisler gibi yanımızdaki polisde onun Yuse olmadığına inanmadı.

Polis açıklama gereği duydu."Eğer arkadaşının içeri girmesini istemiyorsan,karakoldan polislerin gelip seni sorguya çekmesine kadar bekle.O zaman şikayetçi değilim dersin."dedi ve Yuse'yi de alıp gitti odadan.

Yuse'nin ve polisin odadan ayrılmasından saniyeler sonra telefonum titredi.

Telefonum gibi elimde titrediği için zorlana zorlana elime aldım telefonumu.

Hızla ekran kilidini de geçip mesaj kutuma geldim.

Yine o bilinmeyen numaradan bir mesajdı.

O durumda,o mesaja bakamazdım.

Telefonumun sesini en aza indirip kapayacaktım telefonumu.

Ama yapamadım.

Tekrardan mesaj kutuma geldim ve bilinmeyen numaradan gelen mesajın üstüne bastım.

Önce içimden,sonra sessizce dışımdan okudum birkaç defa.

"Şu an seni görmüyorum ama..Olsun...Merhaba ben katil!"

Gözlerim bir fırıldak gibi yerlerinden fırlamış,öylece kalakalmıştım.

İşte o zaman anlamıştım geç de olsa.

Dayımı,ablamı belkide Rang'i kaçıran,bana not yollayan,mesaj atan oydu.Kısacası katil oydu.Bu sefer gerçekten oydu.Sarışındı...

Katilse o,o kimdi?

Buna benzer bir notta aldığım için,mesaj beni yormuştu.Çileden çıkarmıştı hatta.

Olduğum yerde tiz çığlıklar atmaya başladım.Birazdan doluşacak olan hemşireleride düşünerek.

                                           Katil'den
Rang sayesimde Parte'ye sahip oldum.Nasıl mı?

Rang'i kaçırıp,Bay Rogel ile Bayan George'un olduğu yere tıkadım.Rang'i de kaçırdım yani.

Onu 'Sana katili söyleyeceğim' diyerek kandırdım ve sonucunda Parte'nin nerelere gittiğini sordum.

Zavallı...Zavallı Rang de söyleyiverdi.Ama ben katili söylemedim.

Pişman olsada söylediğine artık iş işten geçmişti.

Tarif ettiği yere gittim ve Aptal Parte'yi bir kızla yakaladım!

Sözde Fostaigo'ya aşıktı.

Onu kıskıvrak yakalayarak diğerlerini tıkadığım yere onu da tıkadım.

Sırf Fostaigo'nun elinde ona yardımcı olacak biri kalmasın diye.

                                   Fostaigo'dan
Ben daha bulunduğum şoku atlamamışken yeni bir mesaj geldi.

"Rang'in de elimde.Hani haberin olsun."

O an iki şeye yeni kanıtlar buldum.

Rang kesinlikle kaçırılmıştı.

Sarışın o mesajcıysa eğer,kesinlikle aynı zamanda katildi.

Ve o sırada bir şey daha oldu.Kapı aralandı ve içeri biri girdi.

Parte...

Olaya Tanık Olanlar (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin