Hey! Heey sana diyorum! Nasıl uyuyorsun sen böyle! Kalkacak mısın artık! Saat 12.45!
Gece boyunca uyuyamama sebebim olan horultunun sahibi şimdi başıma gelmiş uyanmam için bağırıyordu.. Bütün gece senin yüzünden uyuyamadım ben yahu! Yastıkla kulağımı tıkadığım zaman nefes alamadım tıkamadığım zaman ise bir insanı sağır edebilecek horultu yüzünden uyuyamadım. Ölmektense sağır olmayı tercih ettiğim için tüm gece yastık sırtımda kitap okudum. Horlama sesi kesildiğinde ise saat 6 falandı. Belki ölmüştür gidip baksam mı diye düşünsem de yorgun olduğum için yataktan kalkacak gücüm yoktu. 6da kitap okumaktan ağrıyan gözlerimi dinlendirmek için kendimi uykuya teslim ettim. Ta ki...
UFAKLIKKK!!
Pekala bu kez sesi fazla sinirli gelmişti.
Lütfen sadece 5 dakika dahaaa.. diye mırıldanıp arkamı döndüğüm an beni kendine çekerek yan odamdaki banyoya sürüklemeye başladı.
Aradaki kapıya kafamı çarptırdığında uykum zaten açılmıştı. Buna rağmen beni zorla banyonun içine fırlattı.
Uykun açılana kadar aşağı inme ve sakın uyuma. Eğer uyursan bir dahaki sefere bu kadar sakin olmam!
Bu gerçekten onun sakin hâli miydi?!
Birçok insanın iç sesine göre benimki genelde mantıklı konuşuyordu.
Sakin halini gördükten sonra sinirlisine rastlamamak için kapıyı kilitleyip duş almak için alelacele kabine girdim.
Ilık suyla 5 dakikalık bir duş alıp pembe bornozumu giydim.
Kıyafetleri yerleştirme işini sonraya bırakıp sadece lazım olan sarı elbisemi ve siyah çorabımı aldım.
Pembe kapıdan yataklı odaya geçip sifonyerin üstüne koyduğum maşayı zayıf saçlarıma biraz şekil vermek için fişe taktım.
Külotlu çorabımın arka kısmını ayırt etmeye çalışırken...
Hala uykun açılmadı mı seniii....hass...
Kapımın açılması ile kapanması bir oldu. Luke odama girmişti. Hem de ben çıplakkennn! Üstümde bornozum olabilirdi ama çıplaktımmmm! Yaşadığım kısa süreli şoktan çıkıp kendime lanet ederek kilitlemeyi unuttuğum kapımın anahtarını iki kere çevirdim.
Kapım kilitli bile olsa ikinci bir baskına uğramamak için hızlıca giyindim ve saçlarımı şekillendirdim. Odamdan çıkıp bir ses var mı diye evi dinledim ancak galiba Luke çıkmıştı. Dışarıda olup olmadığına bakmak için merdivenlere yöneldim.
Gözlüğüm hala ortada yoktu. Bu nedenle merdivenlerden yavaşça indim. Tabii bu düşmemi engellemedi.
Sondan 4. basamakta takılıp bir balerin edasıyla havaya uçup bir kurbağa duruşuyla yere indim.
Evde kimsenin olmaması işime gelmişti. Çünkü bu düşüşüm internette milyonlarca tıklama alabilirdi. Ve eğer ünlü olmak istersem kesinlikle bu şekilde olmaması gerekirdi.
Dış kapıya doğru ahşap zeminde yürürken ne yazık ki burktuğum ayağım acıyordu. Kapının arkasına doğru bırakılmış ayakkabı kutularımdan içinde siyah topuklu olanı aldım. Ayağım acıyor olabilirdi ancak bu topuklu giymeme engel olamaz.
En sonunda kapıyı açıp dışarıya çıktığımda evin duvarına yaslanmış bir Luke gördüğüm için şaşırdım. Elinde havada değişik şekiller çizen dumanın çıktığı sigara vardı. Ne buluyorlardı şu iğrenç şeyde!
Neden beni acele ettirdin??
Gözlerini kaçırıp sigarasını yere attı ve siyah spor ayakkabısı ile ezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık ve Playboy
Teen FictionBir playboy ve onun ufaklığının aynı evde geçirmesi gereken 9 ayı var. Chloe bu duruma ne kadar dayanabilecek? Yoksa ilk pes eden Luke mu olacak? Kim bilir belki de olaylar ikisinin de beklediğinden farklı gelişir. Megan ve Shane'e olduğu gibi... **...