16 (Ölüyorum)

5.2K 175 2
                                    

Hastaneden çıktığımız da eve gitmiştik. Savaş işe gitmek zorunda olduğu için Esma anneler beni yalnız bırakmamak için bize gelmişti. Sabahtan beri beni odadan çıkartmaya çalışan Yaren'e ve ablama kulak asmıyordum. Kapıyı kilitleyip yatağa çekilmiştim, hiçbir şey yapmak gelmiyordu içimden. Uyumak istiyordum sadece... Uyumak ve uyanmamak. Bir, iki saat sonra uyanıyordum ne yazık ki. Gözlerim artık ağlamaktan yanmaya başlamıştı. Göz yaşlarım tükenmişti sanki, akmıyordular artık.

Uyuduğum zaman rüyalarım da bebek sesi duyuyordum, hiç dinmeyen bir bebek sesi... Ağlıyordu sadece annesinden ayrılmışcasına ağlıyordu. Bazen de beni çağıran bir çocuk sesi duyuyordum, arıyordum arıyordum fakat bulamıyordum. Kan ter içinde uyanıyordum sonrasın da.

Derin bir nefes alıp gözlerimi diktiğim duvardan çektim ve yataktan kalkıp kapıya ilerledim. Kapıyı açıp odadan çıkmam ile kapının önünde bekleyen Yaren bana meraklı gözlerle bakmaya başladı. Bir şey demeden yanından geçip banyoya gittim, çeşmeyi açıp soğuk suyu yüzüme çarptım. Bu gözlerimin daha fazla sızlamasına sebep olsa da iyi gelmişti sanırım. Suyu kapatıp havlu ile yüzümü kurulayarak banyodan çıktım.

Ev de derin bir sessizlik hakimdi. Kimseden çıt çıkmıyordu, ölüm sessizliği vardı adeta. Bu durum beni gerilmeme sebep olsada, bozmak gelmiyordu içimden. Ağzımı açıp tek kelime edecek halim dahi yoktu. Odama geçip tekrardan yatağa çekildim fakat bu sefer kapıyı kilitlememiştim. Odaya annemin girmesi ile gözlerimi ona çevirdim, yatağın kenarına oturup saçları mı sevmeye başladı.

"Güzel kızım benim..."

Yattığım pozisyonu değiştirerek başımı annemin dizlerine koydum.

"İyi niyetli, merhametli kızım. Bilirim kıyamazsın sen kimseye. Söz konusu evlat olunca daha farklı oluyor biliyorum."

Anneme bakarak cevap verdim;

"Anne, neden bu kadar çok acıyor?"

"Çünkü o senin canından kanından bir parçaydı, senin çocuğundu. Çok acıyor biliyorum ama elimizden gelen bir şey yok güzel kızım."

"Anne benim içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Ölmek is-"

"Duymayayım o sözü senden sakın. Sen de benim canımsın, kızımsın, bebeğimsin. Canımdan çok sevdiğimsin, ölmek ne demek annem. Hiç yakışmıyor senin güzel ağzına öyle konuşmak. Bir daha duymayayım sakın senden bunu."

Üzgünce anneme bakıp sarıldım. Üzmüştüm onu da... Ben dayanamazdım ki onun üzülmesine annem di o benim canımdı.

"Özür dilerim anne öyle demek istemedim ben sadece..."

Sözümü tamamlayamamıştım. Ne denirdi ki? Ölmek istiyorum demiştim resmen anneme...

"Tamam güzelim sıkma sen canını ama çık artık odandan annem, yok çıkmam diyorsan da bir iki lokma bir şeyler ye."

Başımı tamam anlamın da sallayıp geleceği mi söyledim. Annemin odadan çıkmasının ardından üzeri mi değişip salona geçtim. Gözüm duvar saatine takıldı saat akşam sekiz olmuştu bile. Normal de bu saatte sofrayı kurup Savaş'ı beklerdim ama bu sefer ben değil annemler hazırlamıştı herşeyi. Koltuklardan birine geçip oturduğum da telefonumun bildirim sesi geldi kulaklarıma. Kalkıp telefonu mu aldım ve mesajın kimden geldiğini kontrol ettim; Savaş'tandı. Mesajı açıp okudum "Kapının önündeyim dışarı gelebilir misin?" Neden içeri girmemişti ki? Ayakkabıları mı giyip kapının önüne çıktım, cidden kapının önündeydi.

"Neden içeri gelmedin?"

"Yalnız konuşmak istedim seninle."

Anladım dercesine başımı salladım ve yürümeye başladık.

Birbirine ÇaresizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin