o n b i r

1.2K 177 73
                                    

Peter Parker: Sorumun cevabını alamadım.

Bilinmeyen numara: Bunu da nereden çıkardın?

Peter Parker: Numarayı kes.

Peter Parker: Masken düştü.

Bilinmeyen numara: Peter.

Peter Parker: Sadece kabul et gitsin.

Peter Parker: Sen Valerie'sin değil mi? Valerie Astrid Stark?

Bilinmeyen numara: Bütün büyüyü bozuyorsun Parker!

Bilinmeyen numara: Dur bir dakika!

Bilinmeyen numara: Ne olduysa ben Örümcek Adam'dan bahsettikten sonra sana bir aydınlanma geldi.

(Görüldü)

Bilinmeyen numara: Biliyordum!

(Görüldü)

Bilinmeyen numara: 3 yıldır babamla bir şeyler çevirdiğinizi biliyordum!

(Görüldü)

Bilinmeyen numara: Sen osun!

Bilinmeyen numara: Örümcek Çocuk!

Peter Parker: Örümcek Adam!

Bilinmeyen numara: Her ne haltsa!

***

Genç kız tırnaklarını kemirirken odada bir o tarafa bir diğer tarafa ilerliyor, ne yapacağını bilemiyordu. Peter'ın da dediği gibi maskesi düşmüştü. Utançtan yerin dibine girmişti.

Telefonunu yatağının üzerinden alarak cebine atmış, üzerine ceketini geçirmiş koşturarak odasından, hemen ardından evden çıkmıştı. Babası evde olmadığı için şanslıydı. Eğer olsaydı kesinlikle gecenin bir saatinde dışarı çıkmasına izin vermezdi.

Sokaklarda aylak aylak dolaşırken ayağının dibindeki taşı da kendisi ile birlikte sürüklüyor, ne yapacağını düşünüyordu. Peter sürekli kuleye geliyordu. Bir daha onun yüzüne nasıl bakardı, hiçbir fikri yoktu.

Hafiften yağmaya başlayan yağmurla kapüşonunu başına geçirmiş, fermuarını neredeyse boğazına kadar çekmişti. Klişelerin aksine yağmurdan nefret ederdi.

Çöp konteynerına bir şey çarpması ve solunda kalan ara sokaktan korkarak fırlayan kediyle yerinde sıçramış, karanlık sokağa gözlerini dikmişti. Acı bir inleme sesi, hemen ardından bir şeyin devrilmesi ile merakına yenik düşerek ağır adımlarla o tarafa yönelmişti.

"Orada biri mi var?"

Çöp konteynerının olduğu yere vardığında çığlık atmamak için ellerini dudaklarına bastırmış, gözleri çoktan dolmaya başlamıştı.

"P-Peter?"

Kendisini artık zor taşıyan titreyen ayaklarını yere bir patates çuvalı gibi yatmış maskeli çocuğun yanına gitmeye zorlamış, yanına diz çökerek maskesini bir çırpıda çekip çıkarmıştı. Dudaklarından minik bir hıçkırık firar ederken yüzündeki morluklara ve yumduğu gözlerine baktı. Onu bu halde görmek hiç olmadığı kadar canını acıtıyordu. Şuan bir ölüden farksız görünüyordu.

Kendini toparlayarak derin bir nefes almış, saçını geriye atarak kulağını göğsüne dayamıştı. Kalbi hala atıyordu. Tanrıya şükürler ederek herhangi bir kırığı, açık bir yarası olup olmadığına baktı. Okulda ilk yardım derslerini iyi dinlediği için şanslıydı.

Kostümün karın kısmından sızıp, eline gelen kanla göz yaşları hızlandı. Onun yerinde olmak, çektiği acıyı çekmek için her şeyini verirdi.

"Peter beni duyuyor musun? Lütfen aç gözlerini. B-Beni bu şekilde bırakıp gidemezsin!"

Genç çocuğun kirpikleri yavaşça aralanmış, acıyla inlerken kendisine korkuyla bakan yaşlı gözleri zar zor seçebilmişti.

"A-Astrid?"

Genç kızın dudaklarından minik bir hıçkırık daha kaçmış, başını sallayarak onaylamıştı. Yağmur şiddetlenmişti ve sırılsıklam olmuştu fakat şimdi yağmuru dert edemeyecek kadar korkuyordu.

"Evet benim. Ama diğer ismimi tercih ediyorum." Gözlerini tekrardan karın kısmına çevirmiş, hemen ardından üzerindeki ceketi çıkararak kanayan yerin üzerine koyarak baskı uygulamaya başlamıştı.

"Bu hale nasıl geldin, Pete? Bunu sana kim yaptı?"

"Soygun vardı."

Genç kız tebessüm etmeden edememişti. O harika bir kahramandı.

"Hastaneye gitmemiz-"

"Hastane olmaz." Diye sözünü kesmişti.

"Ama Peter. Yara ciddi olabilir."

Peter doğrulmaya çalışırken başını iki yana sallamıştı.

"Sadece bir kesik. Fazla derin değil. Eve gitsem yeter."

"Pekala. Kolunu omzuma at. Üç dediğimde kalkıyoruz... Bir, iki, üç."

Genç kız zorlukla Peter'ı yerden kaldırdığında sendelemiş, fakat hemen toparlamıştı.

İki genç ağır adımlarla ilerlerken Valerie yolu sorma gereği bile duymuyordu. Üç yıl içerisinde bu yolu ezberlemişti.

Sonunda geldiklerinde kapıya ilerlemiş, Peter paspasın altından anahtarı alarak ninja gibi bir sessizlikle kapıyı açmış, odasına çıkan merdivenlere ilerlerken salonda halasının uyuyakaldığını görmesiyle rahat bir nefes almıştı.

Peter'ın odasına geldiklerinde genç kız uzunca bir süre odaya bakmış, aklına kazımıştı. Aşık olduğu çocuğun odasındaydı sonuçta!

Genç kız, kostümü dikkatle çıkarmasına yardım ettikten sonra yaraya tekrardan bakmıştı. Dediği gibi fazla derin değildi.

"Yatağımın altında ilk yardım çantası var."

Valerie vakit kaybetmeden yatağın altına elini uzatmış, kırmızı çantayı çekip almıştı.

"Beni nasıl buldun?"

Genç kız yarayı temizlerken kısaca çocuğa bakmıştı.

"Oradan geçerken sesini duydum. Buna ister tesadüf, istersen kaderin bir cilvesi de."

Peter'ın gülümsemesini işitmesiyle başını kaldırmış, bir süre öylece birbirlerinin gözlerine bakmış, Valerie utanarak önüne dönmüştü.

"Tamamdır. Pansuman bitti."

Peter üzerine rastgele bir tişört ve eşofman altı geçirirken yanıtlamıştı.

"Teşekkür ederim Ast-yani Valerie."

Genç kız fazla yakın durduklarını hissettiğinde bir domates kadar kızarmıştı. Öyle ki çocuğun sıcak nefesi yüzüne çarpıyor, heyecanlanmasına sebep oluyordu. Ayağa kalkarak kitaplıktan rastgele bir kitap alarak ilgileniyormuş gibi yapmış, kitapla yüzünü gizlemişti.

"Kitap çok ilginç duruyor. Ödünç alabilir miyim?" Demişti sayfaları rastgele çevirirken.

O sırada Peter'ın kahkahasını işitmişti. "Kitabı ters tutuyorsun."

Accident✴Peter ParkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin