Yıllar sonra...
"Hasta olacaksınız! Girin içeri!"
Genç kadın bahçede koşturan ikiliye her ne kadar öfkeyle bağırsa da gülmeden edememişti. Baba kız bahçede yağmurun altında koşturuyor, çamurların arasında yuvarlanıyordu.
"Hey! Kime diyorum ben? Şimdi içeri girmezseniz ikinize de tatlı yok!"
Genç adam eşinin tehdidi ile koşturarak kızını kucaklamış, omzuna aldığında ikisi de kahkahalara boğulmuştu.
"Üşütmeden üzerinizi değiştirin hemen."
"Ben değiştirmek istemiyorum!" Minik kız kıvırcık saçlarını savura savura salonda koştururken genç kadın öfkeyle kaşlarını çatmış, onun aksine eşi kahkaha atarak seslenmişti.
"Odaya son çıkan Parlay'in kumunu temizler!"
Minik kız merdivenleri çabucak tırmanırken genç kadın memnuniyetle gülümsemiş, eşinin dudaklarına minik bir öpücük bırakmıştı.
"Sen üzerini değiştirmesine yardım eder misin, bebeğim? Yemeğe bakmam gerek."
Genç adam minik kızının peşinden yukarıya çıkmış, oyuncaklar ile dolu odasına girdiğinde neşeyle gülmüştü.
"Ben kazandım, baba! Kumu sen temizleyeceksin!"
"Pekala, küçük hanım. Buraya gel de üzerini değiştirelim."
Genç adam kızının üzerindeki ıslak kıyafetleri temiz pijamaları ile değiştirmiş, havlu ile buklelerini kurularken aşağıdan ses gelmişti.
"Peter! Valerie! Yemek hazır!"
Peter kızının elinden tutarak odadan çıkmış, aşağı inerken minik kızın anlattıklarını dinlemeye koyulmuştu.
"Annemle yeni oyuncaklar aldık, baba! Biliyor musun biri Demir Adam ve konuşuyor! Ellerinden ışıklar bile çıkıyor!"
"Çok havalı! Yemekten sonra oynarız, prenses."
Kıvırcık saçlı esmer kadın tabaklara yemek koyarken tek kaşını kaldırarak yerlerine kurulan ikiliye bakmıştı.
"Oyun oynanmayacak beyler ve bayanlar. Saat zaten geç oldu. Yemek yedikten sonra doğru yatağa, Valerie. Yarın okulun var."
Peter ve Valerie aynı anda isyan etmişti.
"Ama MJ! Bu haksızlık!"
"Ama anne! Bu haksızlık!"
MJ de masadaki yerini alırken yanıt vermişti. "Konu kapandı."
Ne Peter ne de Valerie genç kadına karşı gelemiyordu. Eh, çünkü gelince sonu pek de iyi bitmiyordu.
Yemeklerini sohbet edip, gülüşerek yiyor, baba kız şakalaşıp duruyordu. Peter Benjamin Parker ilk aşkına verdiği sözü tutmuş, tıpkı onu sevdiği gibi başkasını da sevmişti. Mutlu bir ailesi olmuş, canından çok sevdiği kızına onun ismini vermişti. Onu asla unutmamıştı. Her daim yanındaydı. Bunu biliyor, hissediyordu. İzlediği filmlerde, okuduğu kitaplarda aklına geliyordu. Kulenin önünden geçerken onun gülümsemesi canlanıyordu zihninde. O ve onun ile geçirdiği güzel günler. Kendisine attığı mesajlar. Hepsini dünmüş gibi hatırlıyordu. Hepsi için bu savaşçı ruhlu kıza minnettar idi. Her ne kadar son savaşında mağlup gelmiş olsa da.
Civciv onu unutmamıştı. O her gün onunlaydı...ne kadar göremese de. Tıpkı genç kızın söylediği gibi. Valerie Astrid Stark bitmiş, rafta duran güzel bir kitaptı. Ve Peter onu anımsadıkça gülümsemeden edemiyordu. O anda da olduğu gibi...
Veee Accident'a veda zamanı.
Kitabı yazarken bana destek olan dostlarıma, kitabımı okuyup oy ve yorumlarını eksik etmeyen herkese sonsuz teşekkür ederim. Umarım severek okumuşsunuzdur. Başka kitaplarda görüşmek üzere. Sizi seviyorum.
Hoşçakalın!
-Selin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Accident✴Peter Parker
Fiksi PenggemarPeter Parker: Danger is my middle name. Unknown Number: No, U re middle name is Benjamin. Peter Parker: ... Peter Parker: Damn!