NOT : Bu ve bunun gibi bazı düşüncelerim geçmişte kalan şeyler. Geçmişteki hiçbir şeyi silmek istemediğim için bunu da silmiyorum. Ama şimdiki halimin önceki sadist halimle alakası bile yok. Bilmenizi isterim. Bu bölümden sonraki bölümlerde bu tarz şeyler yok yani, merak etmeyin. Bunu taa 2014'te yazmıştım. Hala aynı durumda değilim. İyi ki de değilim. Bunun gibi bölümler benim için bir utanç kaynağı aslında ama dediğim gibi, silmeyeceğim. Teşekkürler.
---
Daha önce hiç bir psikopatla konuşmayı denediniz mi? Her gün karşılaşacağınız bir durum değil tabi. Ama şuan onun bir yazısını okuyrsunuz. Şuan bu yazdıklarımın bir amacı, bir konusu veya teması - işte her neyse hiçbir şeyi yok. Öyle saçmalayacağım.
Psikopatlık derken bahsettiğim şey her yerine dövme ve piercing yaptırmış milleti korkutan cinsten bir psikopat değil. Aslında bu daha çok zihinsel psikopat olma olayıyla ilgili bir şey. Ama ne yapabilirim ki? Bunu seviyorum. Size şöyle açıklayayım bu durumu; hangi aklı sağlığı yerinde bir insan, değer verdiği kişileri bile zihninde onlarca kez öldürebilir?
Bilerek yapmadım tabi ki de. Suç bende değil. Suç gücümde, bilerek olmadı cidden. Onlara sadece daha fazla acı vermek istiyordum. Onlar dayanamadıysa suç neden bende olsun? Gelin sizi hayal gücüme davet edeyim.
Sandalyeye bağladığım kişi aslında ölümüne koruyabileceğim bir insan. "Onun için mermiye kafa atarım!" derler ya hani onun gibi bir şey. Ama mermiye kafa atmak ne işe yarar ki, silahı olan insanın birden fazla mermisi yok mudur zat... Aman her neyse lafı dolandırdım iyice. Her neyse, bu bahsettiğim kişiyi sandalyeye bağlamıştım değil mi en son? Hah, devam edelim.
Bu kurduğum hayalde yanımda birlikte dünyayı ele geçirmeyi planladığım bir insan daha var. O an kurduğum hayale göre, ben 5 yıldızlı aranan bir mastermind suçluyum. O da öyle tabi. Ama ben artık sıkıldığımı ve emekli olmak istediğimi söylüyorum. Polise teslim olacağım, ancak o girmek istemiyor. O yüzden bir ortağımın olduğunu onlara söylemeyeceğim. Neyse ben böyle anlatarak zor anlarsınız siz. Hikaye şeklinde anlatayım en iyisi.
...
Ortağımın yanına geliyorum, o bana "Yakaladım, işkence etme sırası sende." diyor. Ben de kafamı sallayıp odaya yöneliyorum. Ama sonra söylemek istediklerim beni durduruyor. Arkama dönüp "Bir şey söylemek istiyorum." diyorum.
"Uzun süredir nice insanlara işkence ettik, yüzü bulmuştur belki de. Bundan zerre pişman değilim tabi. Ama artık ben sıkıldım. Emekli olmak istiyorum. Bu sonuncu olacak, jübile yapacağım."
"Peki sonra ne olacak?" diyor ortağım da.
"Polisi arayıp onlara kayıp kızın elimde olduğunu, buraya gelmelerini söyleceğim. Buraya gelip işkence görmüş kızı bulacaklar. Sonra beni tutuklayacaklar. Sonra birbirimize bahsettiğimiz 'Dead Silence' olayı var ya hani? Onu uygulayacağım."
"Ama ben..." demesine bile izin vermeden konuşmaya devam ediyorum.
"Senin sıkılmadığını biliyorum. Belki kendine yapacak düzgün bir şeyler bulabilirsin. Ya da devam edersin bilmiyorum. Onlara sadece bu işte tek olduğumu söyleyeceğim, sonra da 'Dead Silence' olacak."
Kafasını yere eğip "Bir daha görüşemeyecek miyiz?" diye sormasına karşılık ona sarılıyorum.
"Zihnimde işkencelere devam edeceğim, belki orada buluşuruz."
İçeri giriyorum. Kız benim yüzümü gördüğü gibi "Sen... Ama sen..." diye kekeleyip duruyor.
"Benim olacağımı tahmin edemezdin değil mi?" diyerek bir 'kehkehkeh' gülüşü atıyorum ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaçlama Düşünceler
Spiritual"Saçmalama" derler ya hani? Belki de ona bir tepki olarak doğmuşumdur. Kim bilir? Ama sizi temin ederim ki, mantık çerçeveleri içinde saçmalıyorum.