Akşam evimizin sokağını dönerken sendelememe engel olamamıştım. Pınar olanları anlattıktan sonra gün boyu bana manidar gözlerle bakıp durmuş, okul çıkışı beni kolumdan tutup bara sürüklemişti. Her zamanki gibi bir kez barın kapısından adım atınca şişeleri devirmeden duramamıştık. Kendisi oturduğumuz süre boyunca bakışıp durduğu barmenle sohbet ederken ben kalkmam gerektiğini söyleyip kalktığımda saat akşam yediydi.
Yorgun bir ruh haliyle eve girip, anahtarlarımı vestiyere fırlattım. İçeriden gelen konuşma seslerinin televizyon olmadığını fark edince bir an duraksadım. Bir misafirimiz vardı. Kelvin'in eve arkadaşlarını çok sık getirmediğini düşününce gelen kişiyi - bir kadındı- merak etmiştim.
Fularımı vestiyere asıp salona girdim. Gözleri benimle buluşan Kelvin konuşmayı kesti.
- Hoşgeldin kardeşim.
Kanepede otururken biraz önce arkası dönük olan kadın şimdi bana dönmüştü. Siyah uzun saçları, kahverengi makyajlı gözleri ve ince dudaklarıyla çekici bir kadındı. Benden büyük dursa da en fazla yirmi altılarında olduğundan emindim. Kadınla birbirimizi incelediğimizi gören Kelvin merakımı giderdi.
- Bu İrina. Amerika'dan arkadaşım. Bir süre İzmir'de kalacak.
Şaşkınlığımı gizleyememiştim.
- Meraba. Memnun oldum.
- Ben de öyle, derken sesindeki yabancı aksan kulağa batıyordu.
Yanlarında oturup nereli olduğu, nasıl tanıştıkları gibi şeyleri sormam gerekirdi belki ama içimden gelmiyordu. Salona girmeden kapıdan yeterince yorgun göründüğümü umarak ekledim:
- O kadar yorgunum ki, duşa girsem beni mağzur görürsünüz değil mi?
Kelvin başını sallarken, İrina onu daha da çekici yapmaktan başka bir şeye yaramayan aksanıyla cevap verdi:
- Tabi ki, ben bir süre buradayım zaten.
Gülümseyip banyoya yöneldim. Sıcak su tenimi yakarken Kelvin'in bu kadınla aralarında ne olduğunu merak etmekten kendimi alıkoyamıyordum. Arkadaş gibi durduklarını düşününce rahatlamıştım ama kadının üzerine oturan kısa, açık kırmızı elbiseyi düşünmek tekrar sinirlerimi bozdu. Belki de tarzımı biraz değiştirmem gerekiyordu.
Duştan çıkıp giyinince salona yanlarına geçtim. Konusunun bile ne olduğunu anlamadığım eski anılarından birinden bahsederken gülüyorlardı. İrina'nın tavırları o kadar yakındı ki Kelvin'le resmen flört ettiğini düşündüm. Kelvin ise yalnızca çoğu arkadaşına yaptığı gibi sıcak bir ilgi gösteriyordu. Pekala... Çoğu arkadaşına böyle yapmıyordu ama hemen önyargılı olmamalıydım değil mi?
İrina bana sıcak kanlı yaklaşmaya çalışsa da benim ona olan tahammülsüzlüğümün aslında karşılıklı olduğunu anladım. Tabi ki de bunu belli etmedik. Bu kadınlar arasında bir şeydi, hemen belli etmezdiniz ama zamanı gelince en bariz şekilde kendini gösterirdi. Bu günün ne zaman geleceğini merak ettim.
Yanlarında biraz oturdum ancak gerçekten yorgundum ve gülünecek bu kadar neyin komik olduğunu anlamadığım anıları sinirimi bozuyordu. Orada konunun dışında kalıp boş boş onlara ya da tavana bakıp duruyordum. Uyuyacağımı söyleyip kalktığımda İrina'nın gözlerinde memnuniyet, Kelvin'inkinde ise pişmanlığa dair bir şeyler gördüğümü sandım. Ama konu o olunca Kelvin'i ne zaman tam olarak anlayabilmiştim ki? Her zaman benim için bir muamma olarak kalacaktı.
Yatağımda oturup gülüşlerini duymamak için kulaklığımı taktım. Müziği kapattığımda karşı duvardaki saat gece 12'yi gösteriyordu. Konuşmalar durmuştu, dış kapının çarpılma sesiyle yatağımdan kalktım. Sonunda İrina gitmiş olmalıydı. Salona girdiğimde odayı boş görmek beni hayal kırıklığına uğrattı. Kelvin'de onunla gitmişti. İrina'yı bırakmıştı muhtemelen ama bir ihtimal... kaldığı otel odasına kadar ona eşlik edecek olması fikri kalbimi öfkeden sıkışmasına neden olmuştu.
Salonun, alırken benim seçtiğim soluk mor koltuklarında oturup onu beklemeye karar verdim. Saat 1'i vurduğunda sonunda kapının deliğinde çevrilen anahtarın sesini duydum, ardından kapı sessizce kapatılmıştı. Uyanmamam için sessiz olduğunu biliyordum fakat Kelvin uyuduğumu düşünüyorsa fazlasıyla yanılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Abimin Kalbinde
RomanceKendi kendini imha etmeden, göreceli bir huzurla sürdürdüğüm hayatım annemin evlenme kararıyla karışmıştı. Daha büyük bir ev, fazladan bir havuz, cehennem kadar yakışıklı bir kardeş... Bense huzurun minimalizmde yattığına inananlardandım. Henüz lis...