Bölüm 18 - Düşünceler

198 11 0
                                    

Mutlu olmak mı? Karşımda oturmuş ve bana çok uzak olan bir kavramdan bahsediyordu. En son ne zaman mutlu olmuştum? Hatırlamıyordum bile… Belki, anlamını bilmediğim kavramları önümde sıralaya kişiyle geçirdiğim üç gün mutluydum; belki de değildim.

Ben mutluluğu hiçbir  zaman bir erkekte aramamıştım. Mutluluk benim için anneydi, annemdi. Onu doğru düzgün hatırlamıyordum bile, ben küçükken hayatını kaybetmişti ama ne olursa olsun onun yokluğunu tüm hücrelerimde hissediyordum.

Anne, anne olmak, bir anneye sahip olmak… Bunları düşünmek bile tarif edilemez bir duyguydu. Sokakta bir çocuğu görüyordum, annesi elinden tutmuş ve birlikte yürüyorlar. Bu sefer başka bir sokakta annesi genç kızı öpmek istiyor fakat kız arkadaşlarının yanında bu durumdan utanıyor, annesine bağırıyor ve uzaklaşıyor. Aklıma acaba bir gün annesi yanında olduğu için şükreder mi, kelimeleri düşüyor. Cevabım hazır, hayır. Eğer bir gün annesini kaybederse ancak o zaman onun değerini anlayacak çünkü insanoğlu nankör. Kötü bir şey olmadan, birini kaybetmeden elindekilerin değerini anlamaz.

Peki ya herkes öyle mi? Herkes bu kadar nankör mü? En azından benim gibi küçük yaşlarda ‘o benim her şeyim’ diyebileceğiniz kişileri kaybedenler,  hayatın kötü yüzünü görmüş insanlar azda olsa nankörlükten kurtulabilmiştir.

Karşımda oturan ve mutluluk kavramının az da olsa ışığını bana doğrultan insan cevabımı bekliyordu. Evet, mutlu olalım dersem her şey daha iyi olacaktı; en azından bugün için ama böyle bir şey söyleyemezdim. Aklıma hücum eden Cem’in görüntülerini, onunla yaşadıklarımızı bir kenara atamazdım. Eğer bunu yaparsam her aynaya baktığım zaman kendimden nefret edecektim. Belki şu ana kadar yaptıklarım doğru değildi çünkü düzenli bir ilişkim vardı ve ben bir başkasıyla öpüşmüş, öpüştüğüm kişiye güçlü duygular hissetmiştim. Ama bundan sonra bunu yapamazdım. Birini tercih etmeliydim peki ya hangisini?

Tercih sadece benim isteklerim üzerine mi olacaktı? Ya ikisi de onlara yalan söylediğimi düşünür ve beni istemezse? Böyle bir şeyi düşünmek bile onur kırıcıydı. Şu an Sarp ile iyi vakit geçiriyordum fakat Cem de ayağım için endişeleniyorsa, beni düşünüyorsa? Bu yaptığım ona büyük bir haksızlıktı. Eğer o bana aynı şeyi yapsa ben berbat hissederdim. Ama onun gönül bağlarıyla harcayacak zamanı yoktu. İlk sevgili olduğumuzda bunu kendisi söylemişti. Aynen şöyle: Serra sen şirketimde çalışan insanlardan herhangi birisin, seni özel yapan hiçbir şey yok. Onlarla yatmıyorum ama seninle yatıyorum hepsi bu.

O zamanlar Cem’e karşı sevgi olmasa da büyük bir hayranlık duyuyordum. Babası öldüğünde daha yeni mezun olmasına rağmen tüm işi eline almıştı ve gayet de iyi idare ediyordu. Başlarda tökezlemeler yaşadığını anlatmıştı fakat sonra babasından daha iyi bir iş çıkartınca bütün ihaleler bizim firmaya verilmişti. Bir süre ona olan hayranlığımın işinden, başarısından kaynaklandığını düşündüm fakat başarısı aynı oranda devam etmesine rağmen ona olan hayranlığım sadece yatakta devam etti. Onun gözlerini değil de dudaklarını görünce heyecanlanıyordum.

Sarp endişeli bir yüz ifadesiyle bana bakıp “Serra iyi misin?” diyene kadar düşüncelerimin bana yoldaş olmasına izin verdim. Bu sefer sağ ve sol omzumdaki iki melek de aynı fikirdeydi, Sarp’a gerçeği söylemeliydim. İlk defa ikisi de aynı kararı verdiğine göre doğru olan buydu.

“Sarp konuşmamız gereken önemli bir konu var.” Sesimin titreyerek çıkmasına engel olamamıştım. Her ne kadar Cem’i düşünüyor olsam da Sarp da bunu hak etmiyordu. Benden gerçekten hoşlanıyordu, her ikisi de.

“Evet seni dinliyorum.” Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamıştı. Yüzünden üzüntü ve endişe okunuyordu. Dudakları ince bir çizgi halini almıştı. Göz torbaları uzun süredir uykusuz olduğunu haykırırcasına morluklarıyla belli ediyordu kendini. Kendimden iğrenmiştim, onu bu hale getiren bendim. Ondan hoşlanıyordum, sadece dudaklarından değil; gözleri ruha açılan bir kapıydı ve bu kapıdan giriş izni olan sadece ben vardım. Dudaklarının tadı tarif edilemez güzellikteydi. Yüzümü avuçlayan ellerinin bedenimde gezinmesini istiyordum, ben onu istiyordum.

...TESADÜFLER...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin