Bölüm 15 - Öpüşme

259 16 8
                                    

Sinirli olmasaydım sarılmasına karşılık verebilirdim. Ama kabul edemeyeceğim bir şeyi yapmıştı. Yapmış mıydı? Of lanet olsun neden bu kadar katı olmak zorundaydım. O benim için gelmişti ve ben hala saçma düşünceler içinde boğuluyordum.

Endişeli gözlerle bana bakıyordu ve bir cevap vermemi bekliyordu fakat cevabımı gözlerimden okumuş olacak ki “Özür dilerim ben bilmiyordum. Eğer bilseydim böyle bir şey yapmayacağımı biliyorsun Serra. Seni, yani kimseyi bilerek kırmam.”

Tabi benim özel bir yanım yoktu. Neden sadece beni kastetsin ki. O iyi biriydi bu yüzden insanları kırmak istemiyordu. Söylediklerini sürekli süzgeçten geçirip durmamalıydım gayet açık şeyler söylüyordu ve ben kendime göre yorumlayıp benden hoşlanabileceğini düşünüyordum. Dünyadaki kimse benim kadar çirkin bir insandan hoşlanamazdı. Çillerim vardı ve son zamanlarda yediklerime dikkat etmediğimden dolayı göbeğim yerinden fırlamıştı. Pırasa gibi saçlarım vardı, şekle bile girmiyordu. Bu yüzden sürekli açık bırakıyordum ya da topluyordum. Farklı bir şekil yapamıyordum. Gerçekten de Serra kendini kandırmaktan vazgeç. Sarp senden hoşlanmıyor.

Arkamızdaki arabalar korno çalmaya başlamıştı ve bir adam da arabanın camından sarkmış ve bize bağırıyordu. Sarp bir süre arabalara baktıktan sonra bakışları beni buldu. “Bence bu kadar insanı sinirlendirmemeliyiz. Arabaya binelim ve bir kahve içmeye gidelim mi?”

“Sarp ben gerçekten yorgunum ve tek istediğim dinlenmek eve gidebilir miyiz?”

“Hayır benimle gelmek zorundasın ve kendimi ifade etmemi sağlamalısın. Serra düşün ya ben birini bilerek üzebilecek biri miyim?” Gözlerinde ne sinir ne de endişe vardı. Farklı bir duyguydu ve bunu ilk defa görüyordum. Sanırım ilk defa.

“Neden gelmek zorundayım? Ayrıca Sarp nereden bilebilirim senin nasıl biri olduğunu? Sadece üç günü birlikte geçirdik ve bu insanları tanıyabilecek kadar fazla bir süre değil. Bizim çocuklar kadar saf bir kalbimiz yok çünkü çocuk olmaktan çok uzağız ve kalbimizde sevgi, mutluluk veya buna benzer şeyler artık yok. Varsa bile bu çok az. Kin ve nefret bu duyguları kapatacak kadar güçlü. Bunu her ikimizde biliyoruz.” Sözlerimin bir kısmı doğruydu fakat Sarp’ı yeterince tanıdığımı düşünüyordum ve bu sözlerin onun için geçerli olmamasını diliyordum.

Sözlerim onu kırmışa benziyordu. Dudakları sarkmıştı ve ona hakaret etmişim gibi bakıyordu. Gerçi bir hakaret etmediğim kalmıştı ama bunları belirtmeseydim aklımdaki gerçek olmayan düşünceler tekrardan baş göstereceği için bunları söylemek zorunda kalmıştım.

“Tamam nasıl istersen ama beni yine de dinlemelisin. Benim öyle biri olmadığımı görmeni istiyorum.”

Neden benim onun hakkındaki düşüncelerimi bu kadar önemsiyordu? Bunu düşünmek yerine ona sormak en iyisiydi. “Neden benim düşüncelerimi önemsiyorsun Sarp?”

Sanki yanakları kızarmıştı ve gözlerini kaçırır gibi olmuştu. Kekeleyerek bir şeyler söylemeye çalıştı fakat söyledikleriyle bir kelime oluşturamıyordu. Sonunda kendini toparladı. “Ben herkesin düşüncelerini önemserim. Sana özel bir şey değil bu Serra.”

Yüzündeki soğuk ifade beni şaşırttı. İlk defa biri bana böyle bakıyordu. Yo hayır ilk defa değildi. Cem de bana böyle bakardı emirler yağdırırken. Tabi onunkiler umrumda olmazdı fakat konu Sarp’tı.

“Düşüncelerimi önemsemiyorsan gidebilirim. Seninle konuşmak istemiyorum Sarp.” Onun da sözleri benim canımı acıtmıştı. Kimseden bir farkım olmadığını söylemişti. O zaman onun da benim hayatımda yeri yoktu. Aslında kimsenin yoktu ben sadece kendi dünyamda yaşıyordum ve bu dünya bana aitti. İstediğimi alırdım ve ben sadece kendimin olmasını istiyordum. Sarp’ı bir parça da olsa hayatıma almıştım ve sonuç olarak ne olmuştu yine ben kırılmıştım. Kendi krallığımı oluşturup orada kendim bulunmalıydım. Çünkü en sevdiklerim bile canımı yakacağını bildiği sözleri çekinmeden bana söyleyebiliyordu.

Kendi dünyamın kraliçesi olmuştum ve gereksiz bir krala ihtiyacım yoktu. Ya prensler ve prensesler? Umrumda değillerdi. Küçük bebeklerden doğduğumdan beri nefret etmişimdir. Her dileklerinin olmasını isterler ve olmayınca da insanı deli eden bir ağlamadan başka bir şey ortaya çıkmaz. Tabi krallara değinmeden geçmemeliyim. Tek istedikleri kadınların vücutları olmuştur şimdiye kadar ve hala da öyle olmaya devam edecektir. Duygusuz ve işe yaramayan kafalarının içinde küçük bir beyinleri olan ve bu beyinlerinin de yaptığı tek işlev seks olan varlıklar.

Bir kadınla beraber olduktan sonra onu bir eşya gibi kenara atanlarda onlar. Oysaki biz olmadan sırf bir çocuğun suratını yumruk attığı için övünerek etrafta bahsettikleri çocukları asla olamaz. Ayrıca gelişmiş teknolojiyle kadınlar kendi başlarına hamile kalabiliyor ve bu da erkeklerin gereksiz olduğunu ortaya koyuyor. 

Bunları düşünürken suratım sinirli bir hal almış olacak ki Sarp farklı bir biçimde suratıma bakıyordu. Kaşları çatılmıştı ve dudaklarını büzmüştü. Çenesinde birden fazla gamze olduğunu fark ettim. Suratında hoş duruyordu fakat bunları düşünmek yerine kırgınlığımı ve üzüntümü yaşamalıydım.

Arkamı dönüp birkaç adım attığımda kolumda bir el hissettim. Sarp kolumu tutmuştu ve beni kendine döndürmüştü. Dudakları dudaklarıma çok yakındı, gözlerinden hem sinir hem de mutluluk okunuyordu. Dudakları yavaşça bana yaklaştı, nefesini hissedebiliyordum. Bakışları yüzümün her santimetrekaresini inceliyordu. Kaşlarımdan gözlerime doğru indirdi bakışlarını. Gözlerimde kızgınlık olmadığını biliyordum çünkü şu anda düşündüğüm tek şey dudaklarımın onunkilerle buluşmasıydı. Gözlerimden cesaret almış olacak ki daha da yaklaştı ve iki elini belime koyarak beni kendine çekti. Bakışları dudaklarım ve gözlerim arasında mekik dokuyordu. Tek hareketimle dudaklarım onunkilerle buluşacaktı fakat ben yerimde sabit bir şekilde duruyordum. Utanıyor muydum? Belki. Ama hiç hareket etmesem bunu istemediğimi düşünebilirdi fakat hareket edecek cesaretim de yoktu. Bundan dolayı gözlerine cesaretle bakmakla yetindim. Bu yeterli olmuşa benziyordu.

Dudaklarını hissettiğimde bulutların üzerinde uçuyormuşçasına özgür ve mutluydum. Acemi değildim, defalarca öpüşmüştüm Cem veya diğer sevgililerimle fakat şu anda yaptığım tek şey dudaklarımı beceriksizce oynatmaktı. Lanet olsun Sarp bana ne yapıyorsun böyle? Bunu ona sorma cesaretim olsa sorardım ama ben kim cesaret kim. Çok uzağız birbirimize.

Dudaklarımız ayrıldığında yanakları pembeleşmişti ve kesik kesik nefes alıyordu, aynı benim gibi. Kafamda ‘mmmm bir daha lütfen’ cümlesi geçmesine rağmen bu düşünceyi uzaklaştırdım ve o an ki olağanüstü büyüye odaklandım. Bundan onun da zevk aldığı belli oluyordu. Dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve burnuma yaklaşarak küçük bir öpücük bıraktı. Bu hareketi üzerine tebessümden kesinlikle daha büyük olan bir gülümsemeye engel olamadım.

Sonsuza dek bu durumda kalabilirdim fakat arkadaki sabırsız korna sesleri ve bağırışlar hiç de romantik bir hava yaratmıyordu. Sarp arabalara doğru baktı ve bana dönerek “Buradan gitmezsek sanırım biraz sonra öleceğiz.” dedi. Bunu yüzündeki kocaman gülümsemesiyle söylemesi onun varolan çekiciliğine daha da fazlasını katıyordu.

Onun kadar olamasa da iyi bir gülümsemem vardı ve bunu kullanmanın vakti gelmişti. Gerçi vakti olmasa bile yüzümdeki silinmeyen gülümsemeye karşı koyamıyordum. “Öpüştükten sonra ölmek pek cazip bir fikir değil.”

Gülümsemesi daha da genişlemişti. Kolunu omzuma batarak beni kendine çekti. Arabaya geldiğimizde kapıyı açtı ve bir elimden tutup koltuğa oturmamı sağladı. Diğer koltuğa kendi geçtiğinde bir saniye yüzüme baktı ve sonra yola odaklandı. Ben arabanın camından yüzümdeki sırıtma ile etrafa bakmaya başladım. 

Beni öpmüştü ve bu rüya değildi bundan emindim. Ayağımdaki acıyı hissettiğime göre ve rüyada da bedenimdeki sinirler çalışmadığına göre ah evet bu gerçekti. Biz öpüşmüştük ve o da bundan zevk almış, memnun olmuş duruyordu. En azından öpüştükten sonra yanaklarında ki belli belirsiz pembelik ve gülümsemesi bunu kanıtlıyordu. Böyle bir şeyi ilk defa yaşamıştım. İlk öpüştüğüm zamankinden bile daha deneyimsiz bir şekilde sadece dudaklarımı kıpırdatmıştım fakat bu açık ara en iyi öpüşmemdi. O da sevmiş olmalıydı. Belki de bu deneyimsizliğimi gerçek bir şeymiş gibi anlayabilirdi. Ama nereden bilebilirdi ki onunla olduğundan dolayı nefes nefese kalıp ne yapacağımı bilemediğimi. 

...TESADÜFLER...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin