Bölüm 2- Seferler İptal

459 31 6
                                    

Şu an hiç olmadığım kadar sinirliyim. Aklımda şu bana çarpan adamı öldürme planları bile yapıyorum. Acaba şu kırılan topuklu ayakkabımı kafasına mı geçirsem? Yoksa şu denize mi atsam? Of bacağım da çok acıyor. Ben bunları düşünürken vapurun kalkış sesi kulaklarıma doldu. Nasıl aklımdan çıkmıştı? Ayağa kalkmaya çalıştım ama ayağımı yerinden oynatamadım bile. Bana sinirli bir şekilde bakan adama 

''Hepsi senin suçun. Neden önüne bakmazsın ki?''  

''Ben mi? Asıl sen önüne bakmıyordun. Yolda nasıl yürüyeceğini bilmiyorsun daha. Zaten senin yüzünden vapuru da kaçırdım. Of neden bu kadar kötü bugün.''

''Bana çarpmasaydın düşmeyecektim seni aptal.'' 

''Ben mi sana çarptım. Ah gerçekten uğraşılmaz varlıklarsınız siz kadınlar'' 

diyerek biraz önce çıktığım cafeye doğru yürümeye başladı. 

Gerçekten kötü bir gündü. Ama onun suçuydu ve kabul etmiyordu. Yağmur damlaları düşmeye başladı ama ben yerimden kalkamıyordum bacağımın ağrısından. Oturduğum yerde ağlamaya başladım. Akşam oluyordu ve ben burada kalmıştım. Gökyüzü biraz kararmaya başladı ve yağmur damlaları daha hızlı yere düşerken birinin beni kucağına aldığını ve rahat bir yere yatırdığını hatırlıyorum. Sonra da büyük ihtimalle uyuyakaldım. Sabah uyandığımda dün geldiğim o cafede buldum kendimi. Beni buraya kim getirdi diye düşünmeden edemedim. Etrafa baktım ama kimse görünürde yoktu. Mutfak olduğunu düşündüğüm yerden tabak sesleri geliyordu ve sanki biri şarkı mırıldanıyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek oraya doğru ilerledim. Beklentim o yaşlı amcanın mutfakta olduğu yönündeydi ama mırıldanan ses daha genç geliyordu kulağa. Mutfakla salonu ayıran perdeyi açtığımda gördüğüm kişi karşısında donup kaldım. Bu adamın burada ne işi vardı? Dün bana o kadar laf ettikten sonra onunla aynı yerde kalamazdım. Beni görmeden dönüp gitmek istiyordum ama gözlerim adamın bedenine sabitlenmişti. Bu kadar iyi vücuda nasıl sahip olabiliyordu. Yeşil gömleği tüm bedenini sarıyordu adeta. Kasları belli oluyordu. Giydiği pantolon ne dardı ne de çok boldu. Birden bana döndü ve 

''Vapuru kaçırmama sebep olan bayan işte bu.'' dedi  yanda oturan restoranın sahibine. 

''Hayır sen benim o vapuru kaçırmama sebep oldun.'' 

''Çocuk gibi başlama istersen tekrar. Kahvaltı hazırladım.  Yemek istersen senin tabağın burada.'' 

Yavaşça masaya doğru gözlerimi kaydırdım. Ne kadar çok şey vardı ve bunları kendi yaptığını mı iddia ediyordu? Yok daha neler. Yani ben bile hazırlayamazdım ki. Gerçi ben daha makarna yapmasını beceremeyen biriyim. Bunları düşünürken yaşlı amca 

''Kızım acıkmışsındır. Gel otur.'' 

Tek sandalye kalmıştı o da bu daha ismini bile bilmediğim. Tek bir sözüyle beni çok sinirlendiren adamın karşısıydı. Ama acıkmıştım da. Ne olursa olsun ona boyun eğemezdim. Suçlu olmadığım halde beni suçlu yerine koyamazdı. Hadi Serra başını dik tut ve otur şuraya diyerek sandalyeye oturdum. Hazırlanan yiyeceklerin tadına bakmaya başladım. İnsanların önünde çok kibar  yemek yiyen, tabağını o kibarlıktan en son bitiren ben beş dakikada tüm tabaktakileri bitirdim. Herkesin o sırada bana bakacağını düşündüğümden yanaklarım kızardı. Bana çarpan ve yemekleri tarif edilemez güzellikte olan adama dönerek

''Elinize sağlık.'' 

''Afiyet olsun. Çok beğendiniz galiba. Hemen bitirdiniz. Eee normalde de bu kadar yiyorsanız şu fiziğinize çok şaşırdım.''

Bir şey söyleyemeden mutfaktan çıktım. Ki buranın mutfak olduğundan bile hala emin değildim ama neyse. Bana ne demişti o adam? Fiziğimi güzel mi bulmuştu? Benim fiziğimi? Ama üstü kapalı bir biçimde yine yapacağını yaparak çok yediğimi söylemişti. Of bu adam beni sinir etmek için mi geldi bu dünyaya? 

Aklıma birden bire beni buraya kimin taşıdığı geldi. Ne yani o mu beni taşımıştı? Neden yapsın ki. 

Hala fırtına vardı. Rüzgar küçük ağaçları yerinden çıkarmış ve etrafa savurmuştu. Bu havada yine vapur hiçbir yere gitmezdi. Gerçi gitse de ben binmezdim. Ne olursa olsun hayatımı riske atamam. Aklımda bunlar varken dışarıdan bir anons sesi yükseldi.

''TÜM SEFERLER 3 GÜNLÜĞÜNE İPTAL OLMUŞTUR. LÜTFEN EVLERİNİZDEN DIŞARIYA ÇIKMAYINIZ.'' 

...TESADÜFLER...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin