Zil sesini kapatmak için bir elimi komidinin üstünde gezdirmeye başladım. Bulamayacağımı anladığımda oflayarak gözlerimi açtım ve etrafa bakındım. Sonunda yanıp sönen ışığı farkedip elimi telefona doğru uzattım ve aldım. Çalar saati kapattım ve gerinerek yataktan kalktım.
Bugün okulun ilk günü. 11. Sınıfa geçtim. Gelecek seneden sonra beni üniversite bekliyor. Ama kendimi hiç de hazır hissetmiyorum. İçimde, kalbimin ortasında bir acı var. Ne yaparsam yapayım kurtulamıyorum bu şeyden.
İnsanların benim hakkımdakı düşünceleri aklıma geldikçe mideme garip bir ağrı saplanıyor.Elimi karnıma bastırıp ağrıyla birlikte yaşadığım iğrenç şeylerin de yok olup gitmesini diliyorum.
Ben banyodan çıktığımda Annemde kapıyı açarak odama girdi.
"Ilgın üstünü giyin ve aşagı kahvaltıya gel kızım, bugün okulun oldugunu biliyorsun oyalanma "
"Peki anne, 5 dakikaya ordayım."
Annem kapıyı kapattığında kıyafet odama girdim ve sade bir kıyafet giyip aşağıya indim. Saçlarım konusunda şanslıyim pek bozulan bir tip değil. O yüzden sadece tarayıp açık bıraktım.
Evimiz iki katlı ve kocaman. Tipik o zengin ailelerden biri gibi görünüyoruz dışarıdan. Ama öyle değil. Dertlerimi ve sevinçlerimi bu zamana kadar sadece annemle paylaştım. Benim üzülmemi önleyen tek bir kişi var o da annem.
Beni motive eden ve gülümseten konuşmalarına herzaman hayran kalmışımdır. Kendisi psikolog , belkide o konuşmalarının kaynağı bu ama ses tonu psikolog gibi değil, bi anne kadar şefkatli.
Aşağıya indiğimde herkesin kahvaltıya başladığını farkettim. Masaya oturmadan önce babamın boynuna arkadan kollarımı doladım ve sulu bir öpücük verdim. "Günaydın babaların bir tanesi" Gülümseyerek kafasını salladı."Sanada prenses".
"Aşk olsun ılgın ben senin annenim. Bana günaydın öpücüğü yok mu ?" Güldüm ve yanına gidip önce kollarımı boynuna dolayıp onu da öptüm ardında yanaklarını sıkarak " Sana da günaydın annelerin en kıskançı" dedim.
Oda gülerek kafasını salladı ve " Sanada benim biricik kızım." Gülümseyerek yerime geçtim ve tabağıma kahvaltılıklardan koymaya başladım. Beni mutlu etmek bu kadardı işte. Bunu bile başaramayanlar vardı benim etrafımda.
Okulum özeldi. Babam eğitimime önem verdiği için ortak olduğu Seraz kolejine yazdırmıştı. Okulun eğitim sistemi gerçekten mükemmel. Babamın ismi Serhat Akaz. Akaz Holdingin sahibi. Kendisi çok belli etmez genelde ama yinede beni çok sever.
Okula geldiğimizde şoföre teşekkür edip arabadan çıktım. Yaklaşık üç aydır görmediğim okuluma göz gezdirdim. Burası benim sadece rol yaptığım bir yerden ibaretti.
Rana ve Mina 'nın ayağa kalkıp bana bağırarak el sallamalarıyla başımı onlara doğru çevirip sahte gülümsemelerimden birini gönderdim. Yerde çimenlikte oturan kızların yanına vardığımda "Selam kızlar" diyerek bende yanlarına oturdum.
İkisi birden ciyaklarak "selaam" dediler. Çoğu zaman siyam ikizi gibi davranıyorlardı. Bu hallerine gözlerimi devirmek istesemde, isteğimi yuttum ve Rana'nın anlattıklarını dinliyormuş gibi yapmaya çalıştım.
Eğer gerçekten mutlu olmak , bir kerecik de olsa gerçekten gülmek istiyorsam Onlara aptal olmadığımı , değiştiğimi hissettirmemem lazımdı.
Mina ve Rana yeni gördükleri bir erkek hakkında konuşurlarken ben herzamanki gibi yerdeki çimenlerle ilgilenmekle meşguldum.
Yanımıza Ayan'ın gelmesiyle Mina ve Rana konuşmayı bıraktı. Mina ağzını yayarak "Sevgilim " dedi ve Ayan ' ın dudağına iğrenç bir öpücük kondurdu. Aslında benim öpücük dediğime bakmayın çocuğun dudaklarını sömürdü resmen. O sürtükten nefret ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendim İçin
RomanceEtrafımda dost dediğim insanlara bakamıyorum artık. Bana aptal olduğumu hissettiren gülüşleri midemi bulandırıyor. Maskeye ihtiyacım var. Onlardan tiksindiğimi farkettirmeyecek bir maskeye. Büyük bir nefrete ihtiyacım var. Onlara karşı merhamet duyg...