10.Bölüm " Hiçbir şey "

347 54 25
                                    

Selam :) Sizleri beklettiğim icin çok çok özür dilerim :-\

Telefonum ve abim birbirlerine kafa atınca ortaya çatlak ekranlı bir telefon çıktı. O yüzden biraz geciktirdim. Ama abimi sorarsanız sapa saglam bir it kafası var onda :-D

Cok konusmak istemiyorum ve sizleri cok cok öpüyorum :-*

Bolüm sınır 27 vote + 16 yorum. Umarım hızlıca dolar sınır.

Bu arada eger hikayemden gerçekten memnun kalmışsanız, lütfen arkadaşlarınıza tavsiye etmekten çekinmeyin :-)

İskelede başım Eymen'in omuzunda ayaklarımı sallayarak oturmak kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi ? Ama öyle değil, yavaş yavaş ayılmam biraz önce düşündüklerimi hatırlamama o kadar yardımcı oluyor ki.

Tek tesellim onları içimden düşünmek olduğuydu.O cümleleri Eymen'e sarhoşluğun etkisiyle söyleseydim, utançtan kızarıklığımı gidermek icin başımı toprağın altına sokardım heralde.

Kendi kendime kahkaha atmak istiyordum ama Eymen'in deli olduğumu düşünmesini istemiyordum.

Ona inanmak istediğimi düşündüğüme hala inanamıyordum. Lanet olsun ki ben resmen aptaldım ve beni kullanmasına izin vermemeliydim.

Kafamı yavaşça omuzundan kaldırdım. Hissettigi boşlukla kafasını denizden çevirip bana bakmaya başladı. Onun yerinde olsam arkama bakmadan kaçardım. Neden mi ? Ağladığım için rimelimin aktığını hissedebiliyordum ve yüzümün korkunç bir şekilde siyaha buründüğünü de.

Hiç birşey söylemeden ayakkabılarımı ve çantamı alarak ayağa kalktım. Hala ne yaptığımı inceliyor, o da konuşmayı reddediyordu. Elbisemde kalan kumları silkeledikten sonra yürümeye başladım.

İskelenin ortalarına gelmiştim ama hala arkamdan gelmeyi reddediyordu. Lanet olsun ki bu hareketi yüzünden pisman oldugunu düşünmekten başka birsey yapamıyordum.

"Ilgın ! "

Koştuğunu gösteren şiddetli ayak sesleri ve adımı onun ağzından duymam yüzüme kocaman bir sırıtışın yayılmasını sağlamıştı.

Bana yetişip kolumdan tuttuğunda biraz öncekinin aksine ifadesizce bakmaya başladım.

"Nereye gidiyosun?"

"Kulübeye gidiyorum Eymen ?" derken bir yandan da soran gözlerle inceliyordum onu.

"Hiçbir yere gidemezsin hanımefendi."

Vücuduma yayılan şaşkınlığın etkisiyle ağzımdan "Pardon?" kelimesi çıkmıştı. Durumu kurtarmak amacıyla ağzımdan çıkan cümleleri sıralamaya başladım.

"Birşey konuşmak zorunda değiliz," deyip bir adım attıktan sonra aklıma gelen şeyle tekrar arkamı döndüm.

" Ayrıca sakın bir daha iyilik borcunu benden bu şekilde almaya kalkışma!" dediğimde bana inanamayan saşkın ve sinirli gözlerle bakmaya başlamıştı.

"Konu o mu zannediyorsun sen !" dedikten sonra sinirle sol elini saçlarının arasından geçirdi.

"Sana şarkı söylemeni söyluyorum, sonra bi bakıyorum karaoke kullanılamıyor diyorlar, ardından gözümü bir çeviriyorum sana , sahilde haykırarak hem gülüp ağlıyorsun. O yüzden kapa çeneni. Konuşmamız gerek."

Beni izlemişti. Benim peşimden gelmiş ve ben kendi kendime sinir krizi geçirirken beni izlemişti. Bu hem bir filin altında kalmışçasına kemiklerimi sızlatırken hemde kalbime igne batırılmışcasına bir acı veriyordu.

Kendim İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin